lan şunu çocuklara isim olarak vermeyin ya. yazık valla, arkadaşımın martta mahkemesi var adını değiştirecek.
kezban sıfatını, ki artık bir sıfat oldu bu, kullanmayı bırakamıyoruz bari ismen yok edelim.
son olarak; sıfat olan tüm kezbanların ponçik kalplerine üzgün emojiler yağsın, oha filan olsunlar, aşkitoşkoları terk etsin, ezberlerindeki markalar silinsin ve atarların efendisi filminde figüran olsunlar inşallah. amin*
kezban kadar taş düşsün başınıza. sanırsın türkiye’de değil ingiltere’de yaşıyoruz. köylülük ve kentliliğin bu kadar iç içe olduğu bir ülkede, neden “al kezban’ı vur peline” oynuyorsunuz acaba?
ayrıca er kişi sözüm sana:
sevda sahrasında mecnun değilsen
ne pelin’i çağır ne kezban’ı incit
mealen saf, kıro ve keko kız.
zaten kelime olarak kezbanın bir köylü ismi olmasından yani direkt zihinde yarattığı çağrışımdan türemiştir..
ipek'lerden, selin'lerden olmayandır yani..
bugüne kadar tam anlamıyla kezban olana rastlamadığım için, benim için bayağı mitolojik varlıklardı. almanya'ya gelmeden önce, niyetlerimden biri de, burada hafiften kilo vermekti. o zamanlarda arkadaşım olan kıza, muhabbet esnasında bunu çıtlatmıştım. bu, geçtiğimiz günlerde bana açıldı falan, ben de "kaybedecek neyim var aq?" diye kabul ettim. muhabbet romantiklikten yana. vay efendim şöyle tatlışım muhabbeti. roleplaye göre hasta bu, benim davranışlarım konu. "üstünde yastık, battaniye atar çorba yaparım artık, napim?" dedim. sonra işte düzgünce yerleştirmediğim için trip attı. "yürüyen camışım ben" dedim. buradaki yürüyen camıştan sonra, kilo vermekten vazgeçmişim, vay efendim sözümde durmuyormuşum falan başladı.
o andan sonra, bir kezbanın kelimeleri ne kadar farklı okuyabileceği ve anlayabileceğini anladım. yemin ederim, bizim ülkemizde yaşayan kezbanlar, tam anlamıyla birer yetenek. benim de aklımı sikeyim, burada ilik gibi almanlar varken bizim türk kezbanıyla ne işim var amk?
beynini bütüncül gelişimden ziyade koca avcılığı tekniklerine ayıran, birlikte olduğu adamlara geçmişinin vebalini yükleyip, saf onurlu ruhuna halel* gelmesini engelleyen, özgüvenini toplumsal payelerden ve açlıktan alan, halihazırda aramızda sayıları oldukça yüksek olan yaşam formu. genel itibarı ile tek hücreli olmalarıyla tanınmakla beraber, istisnai çok hücreli formları da, hakeza mevcuttur. sürü halinde takıldıkları vakit genel olarak bu yaşam formlarının her bir adeti, kendi endoktrinasyonlarını diğer formlara zerk etme çabası içine girerler (fekaloid kusma) sürü halinde dolaşan yaşam formlarının doktrinlerini aşılama babında gösterdikleri yüksek mücadeleden sadece bir galip tezahür eder. akabinde, diğer formlar domine kezbana koşulsuz itikat ve biat eder. genç yaşlarından itibaren verilen eğitime ehemmiyet gösterilmediği takdirde, bahsi geçen form, bu niteliklerini ömrü boyunca bünyesinde barındırır. aidiyet duyguları yüksektir. zira, bahsi geçen nefer, kendi başına yaşamını sürdürmekte oldukça güçlük çeker. insanların gıyabında konuşmaya teşne oldukları gözlemlenir.
genel anlamda; kalitesiz, zevksiz, ve vizyonsuz olan ama; hülasa; ne ironik ki; kendini büyük, önemli, çok sevilen ve çokça elit gören kızlara verilen ad.
Yılların geride bıraktığı tanımlama sözcüğü. insanlar hiçbir şekilde birbirleriyle görünüşlerini kullanarak dalga geçmemelidirler ama diğer yandan kendini hiç geliştirememiş ve düşük sınıfta kalmayı tercih eden bir kanser kitlesinin parçasıysa, lafı yemeyi hakediyor demektir.
biz her kıza kezban demiyoruz. okumayan,kendini geliştirmeyen, bir hayat felsefesi olmayan,bütün erkeklerin kendisine aşık olduğunu zanneden, gereksiz ve şişirilmiş bir özgüveni olan (ama bunun altı boş olan), sosyal paylaşım sitelerinde saçma sapan atarlı giderli yazılar notlar paylaşan kızlar kezbandır diyebiliriz.ha bunların erkek versiyonu yok mu var elbette biz onlara da karşıyız.
bizim ülkedeki müslümanların dini de arapça yı da bilmediklerinin kanıtı olan kız ismi. kim kızına yalancı ismini koyar ki? dinini kulaktan dolma yaşayan müslüman tabiki.
Az önce ergen bir tanesi, sitenin içindeki parkta yanındaki erkek arkadaşına (sevgilisi değil) bağıra çağıra ve dahi bastıra bastıra "senin ananı sikerim orrospu çocuğu" diye bağırdı.
zengin-fakir, güzel-çirkin, cahil-diplomalı farketmeksizin "herkes bana saygı duyacak ama ben kimseye saygı duymak zorunda değilim" mealinde yaşayan türk kızı ekolü.
Cebi biraz para görünce alışveriş hastası olmazlar, zahirin ötesinde 'alışveriş hastası gibi görünmek' isterler.
Kafalarında güneş gözlüğü olmazsa çalgısız yaşayamaz ölürler...