bulgarca kıllı kız demektir. yemin ederim ki böyle. yani sözlük açıp baksanız çıkmaz ama argoda böyle işte, birine gidin kezban diyin anlarsınız. duyduğumda 10 dakika gülmeme yol açmıştı, allahtan yerdeydim de sandalyeden düşmedim.
1953 yapımı siyah beyaz türk filmi. yönetmen ve senaryo hicri akbaşlı , oyuncu kadrosu bülent oran , gönül beyhan , muzaffer nebioğlu , muhterem nur , cahit irgat , ayten çakar bulunmaktdaır.
ne yalan söyleyim şu interaktif sözlük camiasında kullananlara ayrı bi deli oluyorum, hak edenlere apayrı. yani bilmiyorum nasıl olacak gençler, kafamı duvara vura vura öldüresim var kendimi. kana susadım ulan!
ahah öyle değil. yalnız size bir sır vereyim mi; genelde bu "kezban" yakıştırması yapanların alayı, en az bir adet kezban sıfatına nail olmuş kişi tarafından siktir edilmiştir.
Kızlarımıza verilen "Kezban" ismi vardır ki, zannederiz yanlış anlaşılan isimlerden biri de budur. Kezban'ı hep yalancı manasına anlayanlar, Kur'an'daki "tükezziban" ile karıştırmışlardır.
Çoğu kimseler Farsçada ki "ev hanımı" manasına gelen "Kedban"'an alınma "Kezban"ı, Arapçadaki 'yalanlayan' manasına gelen tükezziban'dan alınma sanarak bu isimden hep ürkmüşlerdir. Halbuki "keziban" ismi "ev hanımı" manasına gelmektedir. Bu ismin konulması caizdir, değiştirmeye de gerek yoktur.
böyle bir tür varmış gerçekten. author sayesinde öğrendik. anladığım kadarıyla, kezbanlık illa evlilik veya para peşinde koşmak değildir. kezbanlık starbucks'ta takılmakta değilmiş. kezbanlık sanırım karşısındakini parmağında oynatmak isteyen ve geneli kendilerine ait tasmalı köpek arayan hatunlara verilen lakap olabilir. bu tür genel olarak içten pazarlıklıdır ve iyi niyet sömürücüsüdür. sevdiğinizi belli etseniz, size küserler filan. bütün erkekleri, kendileri için deli divane zannederler.
önemli olan insan olabilmektir ama çevrenizdeki kezbanlar sizi statüleriyle aşağılar ve sizi üzdüğünü bile bile bazı hareketlerine devam eder. yani bir taraf sizi üzdüğünü bile bile gitmenizi istemez, gitmek isteyen tarafta olumlu bir şeyler görmek ister ki gitmesin. sevgi karşılıklı fedakarlıktır. karşı tarafa aşk verdiğinizde, ne istediğiniz çok önemlidir. kendine kölemi istiyorsun yoksa sevginin arkasından durup, kralmı yapmak istiyorsun? kendisine köle isteyen hatun kesinlikle kezbandır. ufacık sorunlar aranızda, kocaman sorunlara dönüşür ve bu kaçınılmazdır.
tamam bazı kararlara saygı duyulur. hayatında hep iki yüzlü insanlara denk gelmiştir filan, karşısında düzgün biri olunca ne yapacağını şaşırmıştır, bağlanmaktan korkar filan bunlara saygı duyarsın. işin saygı duyulmayan tarafı, kesinlikle bencil olmalarıdır. kendilerini olduklarından farklı göstermeye uğraşma çabalarıdır, yani o tasmayı takmazsanız eğer aranızdaki sorunlar durmadan büyümeye devam edecektir. çünkü bir kezban asla özverili olamaz, dünya onun çevresinde döner ve gece gündüz onun sayesinde olur. bütün şiirler onun için yazılmıştır. onun için ölmeyi göze alırsın aslında ama o yaptıklarını göremez, gider ufacık şeyleri büyütür ve sana bulaşıkları niye yıkamıyorsun der?
acilen tanımı yapılması gereken bir kavram.
şimdi herkesin dilinde bir kezbandır tutturmuş gidiyor ama o kadar farklı uçtaki dişilere bu yakıştırma yapılıyor ki kafalar karışık.
kimi her önüne gelen beğenmediği türk kızına kezban diyor, kimisi için kezban kukusuna karşılık ev araba isteyen kendisini prenses gibi gösteren hatun modeli, kimisine göre biz satılık değiliz bedenlerimizi reklam yapmayın diyen feministler de kezban tanımına dahil gerçekten çok çelişkili bir kavram.
şimdi nasıl hem toplum hayatında aktif rol almak isteyen insan kezban oluyor hem de evinin kadını olmak beslenip şımartılmak isteyen pasif kadın kezban oluyor?
bunları çözebilmiş değiliz.
yetkili osmanlardan acil bir açıklama bekl,yoruz.