Bursa’ya gidince nerede lan bu kafkas deyip Ulucaminin karşısındakine kendimi atmıştım. Çocukluğumu ve iznir fuarını hatırlatır. Benim için mutluluk sebebidir.
Biz bunu evde yapıyoruz. Kestaneyi haşlıyoruz. Sonra haşlanmış kestanelerden minik topaklar yapıyoruz. O topakları da benmari erittiğimiz kuvertür çikolataya batırıyoruz. Onu da iç fındık, fıstık içi veya hindistan cöözüne( he Hindistan cöözü) buluyoruz.
Elimiz ayağımız boşanıyor, o damaktaki kestane rayihası, bak ben ki kelimelerle tablo yapabilen bi insanım, bu lezzeti tarif edemedim!
aslen yugoslavya göçmenidir. bügun kuzey makedonya'da bulunan manastır'dan (bitola) göçen bir pastacı tarafından (ki kafkas pastanesi'nin kurucusudur) bursa'ya getirilmiş ve bursa'nın tatlarından biri olmuştur. benim bir tarafım manastır'a dayanmasına rağmen (ki o tarafım bu tatlıya bayılır) ben tadını küçüklüğümden beri çok benimseyemedim. zaten kestane ile de aram pek iyi değil. sanırım bursa'nın pek de severek yemediğim tek tadıdır kestane şekeri. bu arada haliyle en iyi kestane şekeri bu tadı bursa'ya yugoslavya'dan getiren kafkas pastanesi'nindir.
son yıllarda herşey iki üç katına çıkarken,yol kenarlarında çikolatali kestane şekeri eski fiyatlarından satılıyor (10 TL)bunda bir gariplik var ama neyse..
Tüm her şey bir kestane şekerinin tadının benzersiz oluşu gibi.
temmuzda buz gibi bir yaylada pencere dibinde yatiyorum. Dışarısı tüm ağaçların boyun eğdiği dev rüzgarlarla dolu. Adana'da üşüyeceksin deseler, 31 yaşında bile bir sabah kalbini tutamayacaksın deseler, inanmazdım. Her sey zıttıyla vaki şimdi.
Az evvel bir şarkı öğrendim, 20.tekrardayım.
Ne zamanlar aklmdasın, mesela
Göz çapaklarımı atarken sen ordasın,
Yastığımı ilk çukurladıgımda
Ve ikisinin arasinda güneş tepede golgem ayagimin altindayken.
Gece ve gunduz
Kesinlikle senin ikliminde her sey eşsiz ve her sey kestane şekeri.