bir de kerrat cetvelini daha ilkokul 2 deyken ezberletmeye çalışan babalar vardır.daha 2*4 e gelmişken okulda o, 9*9 sormaktadır. bilmessen kızar, kızarsa döver, döverse bir tarafların yamulur, sonra üzülür sever, sen patlak dudak şişmiş suratla kalırsın...
ha ama iyi yanları yokmudur? tabiki de vardır. Mesela o yaşta hava atabilirsin arkadaşlarına biliyom lan hepsini diye. müfettiş gelince öğretmenin seni kaldırır çarpım tablosu için. sonra kafadan hesap yaparkenede hızlı davranabilirsin. ama en verim aldığın gelişme acıya karşı bağışıklık kazanır hem vücudun, hem ruhun...
benim suçum yok!
bir çocuktan bir çocuğa geçen
su çiçeği gibi bula$tın bana!
kalbimi kucağıma aldım,
kalbim, kapanmayan bir ah$ap çekmece sanki
yarısı içerde, yarısı dışarda
bo$lukta asılı kaldı dudaklarına!
bir marangoz ustasıydım adeta
bir ayağı mutlaka kısa masa yapan!
bir elimde çekiç, bir elimde çivi
kendimi bir resim gibi çakacağım insanı aradım yıllarca!
kim bilir, belki de
denize indirilen gemiye çarpacak $ampanya $i$esiydim hayatında!
gemi indirildi, $ampanya $i$esi çarptı
sadece gözya$larının köpükleri bula$tı ağır ağır dalgalara!
hadi diyelim ki, ilkokul üç talebesinin zorlandığı matematik i$lemiydim
yedi kere sekiz'in hiçbir boka yaramadığı bir hesap gibi hatırlandım aslında!
altı kere altı, otuzaltı. altı kere sekiz, kırksekiz gibi kafiyeli bölümlerin sorulmasının arzu edildiği çocukluk korkusu. zira sorulduğunda en küçük bir tereddüt 'oğlanın kafa basmıyor herhal' damgasını yemenize yetecektir..