nasıl oluyorsa (!) kendisine yat alıp gezen, köşk yaptırıp sefasını süren cumhurbaşkanıdır.
söz konusu kişi hayatta değildir. ülkeye binlerce heykelini diktirmiş olması da sanata ve sanatçıya verdiği desteği kanıtlar niteliktedir. ak parti döneminde cumhurbaşkanlığını sürdüren ahmet necdet sezer ve abdullah gül benzer davranışları sergilese yer yerinden oynar, hükümet istifaya davet edilirdi... neyseki değil. bahsettiğim barbados cumhurbaşkanı... yersen... at gözlüğünü çıkarmamaya yemin etmişlere selam olsun.
zorunlu edit: mirasçısı olmadığı için malvarlığı devletine kalmış olabilir.
alıp çoluğunu çocuğunu yandaşını zengin de etmemiş üstelik. fakirlikten başlayıp dünyanın en zengin 5. lideri falan da olmamış. ölürken de neyi var neyi yok devlete bırakmış.
zorunlu edit sonrası edit: isteyen kendine öyle bir mirasçı bulur ki. bakalım feto öldükten sonra ne bahaneler bulacaksınız. para mal mülk kime gidecek.
aç gözlü olmadığının kanıtıdır. istese padişahlığı getirip kendisi bile geçerdi başına. sen ülkeyi sömürmediğin için suçlusun paşam. o adam o gün kendi egosunu değil ülkesini düşündüğü için burda bu yazıyorsun. önce bunun farkına varılması gerekir. istediği her şeyi elde edebilecek bir adam için, bir cumhurbaşkanı için, köşkte yatta normaldir. o adam ki türkiye cumhuriyetini kurmuş, kurmakla kalmamış kalkındırmıştır. arkasından gelen liderlerden tek farkı ise kendisini değil devleti düşünmüş olmasıdır.
bu kansızlar, hayatı pahasına yokluk ve imkansızlıklar içinde vatanını koruyan insana vefasızlık ederler de alıştıkları yolsuzlukları yapanların kıçını yalamaktan imtina etmezler. bir de dinden imandan sözedip insanı dinden imandan ederler.
acaba 15 yaşında bir çocuğun, sadece cumbabanın oğlu olma vasfından dolayı ticarete başlamasına ne buyururlar?
adil olmak insani melekelerin başındadır. bunu unutmayın... http://www.ensonhaber.com...ulun-oglu-mudur-oldu.html
1- Bahsi geçen Savarona yatını Atatürk kendisine almamıştır.Uzun bir dönem devletin yatı olarak hizmet gören Ertuğrul yatının artık kullanılamayacak duruma gelmesi nedeni ile Savarona yatı imalat fiyatının çok altında bir değere Türkiye Cumhuriyeti devletine satılmıştır.Mustafa Kemal Atatürk'ün şahsi malı değildir,bu nedenle mirasçısı olsaydı bile ölümünden sonra o yat,mirasçılara kalamazdı.Kıssadan hisse;Gazi Paşa hiçbir zaman Arap şeyhleri misali yaşamamış,maaşı dışında hiçbir unvan ve imkanı kullanmamış ve iktidarda olduğu dönem içinde mülküne mülk malına mal katmamıştır.
2-Adı geçen köşkün hangisi olduğunu merak ettim,çünkü, Mustafa Kemal Atatürk'ün adına yaptırdığı köşk yoktur,adı verilmiş bir bina olabilir.Ha Çankaya Köşkü ise adı geçen,diyecek söz bulamıyorum.Cumhurbaşkanı çadırda mı otursaydı.
Tarih, biraz tarih...Eleştirebilirsiniz,her icraatını beğenmeyedebilirsiniz,ancak saldırmak tuhaf.Dönemle karşılaştırmak itici.Bakınız dönem iktidar sahiplerinin bu uzun yola çıkmadan önceki kaytan bıyıklı,şeyh dibinde oturan delik çoraplı görüntülerine,sonra yine dönüp bakınız bugün üzerinde asgari ücretli bir işçinin maaşı kadar çanta,eşarp,ayakkabı taşıyan eşlerinin haline,konaklarına,villalarına,yakın arkadaş desteği(!) ile çocuklarının okudukları,oturdukları yerlere.işinize gelince 'koca başbakanın oğlu nerde oturacaktı'diyorsunuz.Bu devlet,çalıştığı bankanın yemekhanesinde tabldot kuyruğuna girip öğle yemeği sırası bekleyen Cumhurbaşkanı oğlu(Levent Sezer) da gördü,mal varlığındaki artış olarak oğluna düğünde takılan altınları gösteren başbakanlar da(!)...Okumak iyidir,adamı hazım sahibi yapar,okumak iyidir cehaletten uzak tutar.
O yatı ve köşkü devlet yaptırmıştır ve almıştır ki onları tekrar geri iade etmiştir. Heykelini diktirtmemiştir, kişiler gönüllü dikmiştir ki yaptıkları için az bile. Anca toplumdaki andavallar aksini söyler. Çıkanı geri sokamıyorusunuz ki efendim.
asil onemlisi soykirima ugratilan bir ermeninin topraklarini ve evini gasp ederek cumurbaskanligi kosku ve makami yapmistir.
bu ulkenin en onemli mevkisini temsil eden kisi talan uzerine oturmakdadir.
cankaya kosku ve arazisi bir ermeniye aitdir.
bu utanc turkiyeye yeter.
madem geçmiş tarihi kurcalıyoruz, osmanlının duraklama zamanlarına da bakmak gerekir. sonuçta mevzu edilen konunun geçmişte daha büyük bir örneğinin olduğu gerçeğini görebiliriz. duraklama zamanında alınan dış borçla saray, han , hamam vb. mimari eserler yapılmıştır. ee nolmuş diyebilirsiniz nolmuşuda o dönemde alınan borçla onları yapmak yerine orduya harcama yapılsaydı şuan belkide ülke olarak daha çok toprak sahibi olabilirdik.