kaç sayıda olursa olsun boşvermeyip mücadele etmek ve her seferinde daha güçlü.
bugün yaşadığım kaçıncı tacizdi bilmiyorum mesela. neden hayatında ilk defa gördüğün bir kadının vücuduna dokunursun? onu sürükleye sürükleye güvenliklerin önüne attım. kaçıncı kötü insanı şikayet edişimdi. yine ederim işte. her seferinde daha güçlü.
bir yandan da en hüzünlü yanım. ağlayacaksam hep buna ağlarım. neden bir insan, insan olmayan bir şeymiş gibi görünür bazı gözlerde. en güçlü yanlarımdan kırgınım. bir yandan da bu kadar kırgın olduğum için bu kadar güçlüyüm.
alkollü olunca bilinç altımdaki gerçekleri dışarı vuruyorum. normalde de hiç yalan söylemesemde gereksiz bilgileri durduk yere ifşa etmem, alkol bunu sağlıyor. umrumda mı? hiçbir şekilde hayır umrumda değil, banane.
yaşadığım tecrübeleri hafife aldığımı fark ettim ben. seneler önce bu sözlükte bir şeyler karalamışım kendimce. hatta bi gireyim lan neler saçmalamışım diye bir baktım, çıkamıyorum. *
ama yazdıklarıma bakıyorum da aslında o seneler boşuna boşuna yaşanmamış. insan yaşadığı an farkında olmasa da hareket edip duruyor sürekli. sürekli bir sonraki aşama, bir sonraki sınav, bir sonraki ders, bir sonraki bıkkınlık, bir sonraki rahatlama, bir sonraki tembellik, rehavet sonra sıçış sonra aynı şeyler tekrar baştan... falan filan.
bir şeyden işkillenmeme kalmasın; illa yalan söylenildiği hissine kapılıyorum.
önemli veya önemsiz.
ama insanın ömründen ömür alıyor bu his. çevremdekilere de.
bazen hiç geçmiyor.
somut belirli saçma bir temelden kafamda doğan soru işaretimle ilgili tahmini giderdim misal. o soru işaretiyle ilgili yeni senaryolar geliyor.
tabi bu sürekli değil.
tetikleyici somut bir olay veya söz olmalı.
eskiden sadece aşk işlerimde böyleyim bilirdim.
çoğu yerde böyleymişim, önemsemediğimden fark etmezmişim.
bok gibi param olduğunu hissettirdiğimde etrafımda fır dönen gerzekler. renk vermeyince iplemeyen kendini adam sanan vasıfsız ezikler. hayat çok garip.
tahammülüm kalmamış. eskiden güleryüzle geçiştirdiğim aman insanları kırmayayım diye sineme çektiğim şeyler karşısında şimdi direkt olarak siktiri çekiyorum.
Yaş ilerledikçe taktik ve strateji yapmayı öğreniyorum hayata karşı. Nerde o eski ben, fırtına gibi dalar, toz duman çıkardım herkesin herşeyin içinden.
Baya sabırlı biri sanıyordum kendimi, aşırı tahammülsüzmüşüm. Geçen gün yemekhanede kızın biri televizyonun sesini yükseltince kesin şunun sesini diye bağırınca fark ettim. Özür diledim tabii sonradan hayvan değiliz bağırıyoruz.
geleceği düşünüyorum, iyi bir hayat, zenginlik, rahat yaşam...
her şey paraya bakıyor artık. paran varsa varsın, yaşarsın. yoksa vay haline..
istediğim mesleği elime alıp, iyi yerlere gelmem lazım; dilediğimi yapıp eğlenmek, hayatı yaşamak, aileme, çocuklarıma da konforlu bir hayat sunabilmek için.
iyi yerlere gelebilecek imkan, kapasitem var ama ben fazla ağırdan alıyorum. şu olunca yaparım, bu olunca hallederim, şu vakit geçsin de bi... vs.
bir gün başıma bişey gelirse sırf bu üşengeçlikten ve rahatlıktan gelecek.