--spoiler--
sartre, insanın kendini yaratma sürecini bir heykeltıraşın eserini yaratma sürecine benzetir. Tanrı'nın elindeki hammaddeden insanı yarattığı resim yerini insanın aynı şekilde kendini yarattığı resme bırakmıştır artık. Heykeltıraşın önünde şekilsiz bir hammadde, diyelim mermer, olsun ve bu maddeyi kullanarak bir Hermes heykeli yapmaya karar versin. Heykelin boyuna, kanatlı sandaletlerini nasıl yapacağına, ona pelerin giydirip giydirmeyeceğine kendisi karar verecektir. Heykel bittiğinde ise tamamen onun eseri olacaktır. Ondan yalnızca heykeltıraşın kendisi sorumlu olacaktır. Övülecek ya da eleştirilecek olan da odur.
Aynı şekilde insan da her yaptığından tamamen kendisi sorumludur. Suçu insan doğasına ya da ilk günaha atamaz. Bundan anlıyoruz ki varoluşçu ahlâkın benimsenmesiyle insanın omuzlarındaki sorumluluk artmıştır. Eğer tetiği çekmeyi seçerse kendinden başka suçlu aranmayacaktır. Eğer hayatını tehlikeye atarak boğulmakta olan bir adamı kurtarırsa da takdir edilecek olan ; hepimizin içinde bulunan iyilik; türünden bir şey değil, yine kendisidir.
Bu nedenle insan ne olduğunun farkında olmalıdır. Varoluşunun bütün sorumluluğunu taşıdığını görmelidir. Artık bu sorumluluğu dinî bir cemaatle ya da içinde yaşadığı toplumla paylaşamayacağından kendi başına hareket etmelidir. Tamamen özgürdür ve özgürlüğün yükünü taşımakta zorlanmaktadır.
--spoiler--