insanları tanıdıkça daha da yakınlaşırız, daha tanıdık hissederiz. Bir insanın iyi ve kötü yanlarını, duygularını, deneyimlerini gördüğümüzde onunla daha iyi bir ilişki kurabiliriz. Bu süreç kendimizle olan ilişkimiz için de geçerlidir. Kim olduğumuzu ve ne istediğimizi öğrendikçe kendimizle olan ilişkimiz güçlenir. Hayatta yaptığımız birçok şey, sahip olmadığımızı hissettiğimiz veya bize fayda sağlayacağını düşündüğümüz şeylerdir. Ama kendimizi tanımıyorsak, bize fayda sağlayacağını düşündüğümüz şeyin bize zarar verebileceğini anlamamıza izin vermez. Kendimizi tanımak uzun bir yoldur ve bu yolda bize yardım edebilecek tek kişi yine kendimiziz.
Bilmeniz gereken şey, bunu tek başına kalarak kendi kendinize yapabileceğiniz -ki çevremde gözlemlediğim kadarıyla bilinçli olarak kendini tanıyan tek bir insan bile yok-. Gidip saçma sapan kitapların yöntemlerini uygulamayın. Bakın ben gene insaflıyım gençken direkt bu kağıt israflarını hiç okumayın derdim, okuyun tamam ama okumuş olmak için sadece. insan yoklukta okumak zorunda kalabiliyor.
bir kedinin, kendi g*tünü görüp yara sanmasıyla eşdeğerdir.
maalesef şuan da bir çok insan kendini tanıyamamaktadır ve tanımamaya devam etmektedir. bunun en büyük sebebi ise, ailelerin çocuklarını tamamen kendilerine göre şekillendirmeye çalışmasındandır. aynı zamanda, erkeğe ve kadına ayrı biçilmiş, 21.yüzyılın medeniyetinden oldukça uzaklaşmış bazı damgalanmış rolleri de yüklemeye çalışmalarındandır.
şimdi soruyorum, tamamen ailesi tarafından şekillenen bir insan, nasıl kendinin farkında olsun? nasıl sorgulasın, kişisel gelişimini nasıl yükseltsin? şuan da çocukların ve insanların bir çoğunun, bu tip saçmalıklara fazlaca maruz kaldığından, maalesef ki kendilerini net bir şekilde tanıyamıyorlar. haa tabi, bunda tek etki eden etken sadece aile değil, aşırı seviyesiz ve düşük eğitimlerin sağlandığı okullara da maruz kalmak.
çok derin bir konudur. deşip deşmemek konusunda biraz fazla düşünsem de, deşmeyi tercih ettim. çünkü insanları eleştirmeye, sorgulamaya teşvik edip, son derece yararlı bilgiler vermeyi seviyorum.
Her gün sil baştan yeni düşüncelere dalan, bugün ak dediğine ertesi gün bok diyen; o ahmak, o şaşkın, o maymun iştahlı bünyenizi nasıl tanıyabilirsiniz ki, hı?!.. karakteristik olan yanlarınız dahi sürekli değişim içindeyken hem de?..
en önemli avantajı, hayatında, önemli konularda, tecrübe sahibi olma işini daha kolay ve çabuk yaşamaktır. çünkü insan kendini tanırsa, neyi yapıp neyi yapamayacağını en baştan bilir böylelikle.
Kalbinin içinde kaybolmaktır karanlıkta,
Sonra umutlara dolanmaktır yalnızlığında..
ilerlerken kaçmaktır dünyadan..
Yorgun düşünce üşümektir yalandan..
Ama Anlamaktır sonunda,
Aranan cevapların icinde bulunduğunu..
Daha kendisini tanımayan, keşfetmeyen insanların başkalarını tanımaya çalışmasının doğru olduğunu düşünmüyorum.
Ne kadar zor da olsa herkes kendini tanımalı.
bir insan aynaya bakarak kendini ne kadar görürse, kendine bakarak da o kadar tanıyabilir.
bizi, bize tanıtacak insanlara mahkumuz, onun için birey tek değildir. yaşam denen seyahat, aslında kendini tanıma yolculuğudur ve bir çok rehber yol gösterir.
ben bi insanın kendini iyi tanıyabileceği fikrine pek katılmıyorum. çünkü zaman geçiyor ve sürekli değişiyoruz tüm çevremizle birlikte. sürekli yeni fikirler ediniyoruz, yeni alışkanlıklar ediniyoruz. demeyin öyle, evet sürekli değişiyor gelişiyoruz, ancak ben yine aynı benim, kendi inancımla kendi karakterimle yaşıyorum. öyle olsa hiç bi adaptasyonumuz olmaz, yapayalnız kalır, kendimizi sorgulardık 'ben nerde hata yaptım' diye. hem insan diyoruz bir nesne değil ki! geçmişimize bakıp 'a nolmuşuz biz hacı' demiyo muyuz? bazen. elbette öz diye bir şey var. hani emin olduğumuz şeyler; 'ben katil olamam' 'merhametsiz olamam' 'ben sabırlıyımdır' vs. öyle anlar gelir tanıyamazsınız kendinizi. o halde durumlar hiç bir koşulda değiştirmemeli tavrımızı asla. bu ne kadar mümkündür? ama kötü bir şey değil bu kanımca. gayet olağan. böyle söylerken radikal değişimleri kastetmiyorum. sadece hayatta her şey olabilir diyorum. kötü olan şu bence; insanın kendini mutlak bir inançla tanımlaması, tereddüt etmeden inanması. ne dürüsttür ne de akıllıdır bu çeşitleri. bu yüzden kimse kendini tanıma ve tanımlama mecburiyeti ve gayreti içinde olmamalı. bu beyhude bir çabadır. üstelik önemli ve gerekli değil. kendini tanımlayamayanlar olarak hiç bir eksiğimiz yok. hani o erdem dedikleri belki de budur. bir de götünden haberi olmayan tipler vardır. ama o konuya şimdilik hiç girmiyorum. had bilmek ise tamamen farklı bi konudur.
bir insanın ne olduğunun farkında olmasıdır. insan kendini tanımadan başkasını tanıyamaz hayatını kuramaz. (bkz: sen seni bil sen seni, sen seni bilmezsen patlatırlar enseni) şeklindeki atasözünde olduğu gibi bir insan kendini bilmezse başkaları haddini bildirir ki bu durumda pek hoş değildir.