ülkemizde çok yaşanan bir kompleks çeşitidir.
insanımız, başta kendi olmak üzere bize ait hiç bir şeyi beğenmez.
hatta bir şey alırken sorar, yerli mi yabancı mı diye? yerliyse bırakır büyük ihtimalle.
kendimize, insanımıza güvenmezsek ve ürettiklerimize, bu ülke nasıl yükselir, istenilen düzeye.
bir tv programında izlediğim bir kesiti hatırladığım kadarıyla aktarmaya çalışayım.
konuğun iddiası türkler dünyada ki en zeki insanlardır diyor neden diyor sunucu? adam kendinden çok emin bir şekilde başlıyor sıralamaya:
-dünyada yediği yarım ekmek arası dönerle içtiği ayranın son fırtıyla dönerin son lokmasını aynı ana denk getirebilen başka bir millet yok
-kornayla anlaşabilen başka bir millet yok
-kontör kullanmadan konuşabilen başka bir millet yok. çaldırdığım zaman aşşağı in diyerek bir teknik oluşturmuş.
konuk kendi yaşadığı bir olayı anlatmıştı sonra galiba almanya'da yaşıyor bu olayı isviçre'de olabilir ülke önemli değil zaten. konuğun ağzından aktarıyorum.
bir mağazaya girdim gömlek satılan bir mağaza ve 2 alana bir bedava o zaman 4 tane gömlek alana 2 tane bedava olması lazım. gömlekleri beğendikten sonra kasaya geldim.
-afedersiniz ben 4 gömlek aldım ve bunlarda 2 tane bedava gömleğim.
kasiyer: olmaz beyefendi 2 gömlek alana bir tane bedava
-ya 4 tane aldım işte 2 tane bedava
kasiyer:olmaz!! 2 alana bir bedava
-peki hanımefendi vazgeçtim 2 tane almak istiyorum. (konuk 2 tane gömleği alıp parasını ödedikten sonra hediye gömleğini alır sonra tekrar aynı işlem için 2 gömlek daha alır ve 1 bedava gömlek daha alır)
bu işlemi yaptıktan sonra konuk kasiyere bakın siz biraz önce olmaz dediniz ama 4 gömlek aldım ve 2 tanede bedavası işte burada.
-kasiyer çok şaşırarak akrabalarını haberdar etmiş burda 4 gömlek alana 2 bedava diye
(konuk bunu yaşadığını söylüyor ve ekliyor bunu bende başka birinden duysam bende inanmazdım ancak ben bunu yaşadım)
konuğun en güzel anlattığı ve bizim insanlarımızın bu kadar cevherli olmasına rağmen neden başarılı olamadığımızı şöyle anlatıyor lokal çalışamadığımız için başarılı olamıyoruz diyor. örnek veriyor bir sekreter alındığında bir iş yerine bu sekreter çay yapar fotokopi çeker yerleri siler bilgisayar kullanır. bir kişi bu kadar işi yapınca tek işte uzmanlaşamıyor bu yüzden. daha pek çok şey anlatmıştı ama aklımda kalan bunlar. aktarmak istedim.
son olarak aklıma gelen bir konuyu daha aktarayım konuğun verdiği çok güzel bir örnek daha:
5 yaşındaki kızıma dedim ki kızım hadi savaşları durduralım kızım hadi baba dedi.
25 yaşındaki yiğenime hadi savaşları durduralım dedim dedi nasıl?
35 yaşındaki arkadaşıma hadi savaşları durduralım dedim dedi ki lan olum gel akıllı birşey söyle
60 yaşındaki anneme anne hadi savaşları durduralım dedim annem dedi ki bırak bu işleri sigortalı bir işe gir çalış.
5 yaşından 60 yaşına kadar bizlere sadece imkansız öğretilmiş bu yüzden beğenmiyoruz kendimizi. kendimize hiç güvenmediğimiz için oluyor bu.
Tehlikelidir. Ayna karşısına geçer kusur ararlar sürekli , sosyal ortamlara girmekten kaçınırlar hatta iyi bir iş olanağı karşısına çıkmış olsa bile topluma iyice girme korkusundan daha düşük çok fazla bilinmeyen az kişili ortamlarda çalışmayı tercih etcek dereceye gelirler hatta gündüzleri eve kapanıp işlerini aksamdan sonra dısarı cıkıp halletmeye çalışırlar.Tabi bunlar eger bu kompleks hastalığa dönüşürse olacak şeyler. Aynalara bakıp kusur aramayın çabucak geçiverin önünden.
Ufak yada büyük bi şekilde her insanda ortaya çıkar kendini beğenöeme durumu.kendini akışına bırakacaksın yataktan kalkdığın gibi dışarı çıksan bile çok yadırganmazsın aslında. Seni seven olduğun gibi sevsin eğer sen biri yada birileri seni beğensin diye ekstra bir çaba harcıyosan boşunadır.
beğenmemek denilebilir mi bilmiyorum ama bir dönem kendimi hep kilolu görme alışkanlığım vardı. ergenliğimden kalan bir şey olsa gerek. malum çoğu ergen gibi vaktiyle ben de bolca yağ ve sivilce depolamıştım. ikisinden de kurtulması epeyce zor olmuştu.
aynaya bakmak istemiyordum hiç. insanlar ne kadar değilsin dese de beni teselli etmek için yahut, moralim bozulmasın diye söylüyorlarmış gibi geliyordu. aslında haksız da sayılmazdım ama durum benim taktığım veya abarttığım kadar kötü değildi. sonra insanın başka dertleri olunca unutuyor tabi tüm bu saçmalıkları.
ama anladım ki; bir şeye takınca o şey, hakikaten insanın gerçeklik algısını bozabiliyor.
haa bir de şunu anladım, güzelliğinizin veya beğenilerinizin onaylanmasına ihtiyaç duyuyorsanız, aslında ona hiçbir zaman sahip olamıyorsunuz.