yanlış zamanda yanlış kararlar alınıp verildiği için, bazen duvara çarpıp, çuvalladığımız için, kendimizi zaman zaman değersiz hissettiğimiz için... yüreğimize, ruhumuza ve bedenimize hissettirdiğimiz acı ve ağrılardan dolayı zaman zaman böyle bir erdemde bulunulmalı.
hiçbir şekilde değer verilmeyecek insanlara değer verdiğim için, terkettiğimde kendimi haksız bulup yataklara düştüğüm, hüngür hüngür ağladığım için, çok çabuk unutulacak biri olduğu halde hala aklımın bi köşesinde olduğu için, kendimi sevmediğim ve üzdüğüm için özür dilerim.
birine bu kadar aşık olup da beni terk ettiği halde 7 ay geçmesine rağmen hala kendime acı çektirdiğim için kendimden özür diliyorum. artık kendime eziyet edip kendimi rahat bırakmam lazım.
Görevim neyse en iyisini yapmalıydım ki vicdanım rahat etmeliydi. Birilerinin de bana karşı görevleri olduğunu hiçe saymışım oysa. Ne yazık ki; bana verilen rolleri en iyi şekilde oynarken onların rollerini iyi oynayıp oynamadığına hiç bakmadım. Karşımdakilerin eksiklerini tamamlamaya çalışırken, onların hatalarını görmeye vaktim kalmamış sanki. Beni üzmelerine bakmadan, karşılığında ne aldığıma ne hissettiğime aldırış etmeden hep verdim.
Kendimi nasılda unutmuşum. Unutturmuşlar aslında. Paramparça olmuş kalbime, cayır cayır yanan içime doğruları söylemeye çalışan beynime, mutsuz yüzüme hep sus dedim. Sen sus. Kendime haksızlık ettim, kimseye etmediğim kadar. Herkesi dinledim kendimi dinlemediğim kadar. Kimse benim yüzümden mutsuz olmasın diye, hiç bir şeyin sebebi ben olmayayım diye mutluluk oyunlarımı oynadım. Yetmedi yeni oyunlar buldum. Ama bir gün bir bakmışım ki paramparça olmuşum. Tutunacak tek duygu bırakmamışım kendime. Kendimi teselli edecek tek şey yokmuş hayatımda. Allak bullak olmuşum.
Kendimi aramaya çıktığımda yorgun, yılgın, bitkin bir köşede saklanıp ağlayan bir kız çocuğu olarak buldum. Ve ona elimi uzattım. Diyebildiğim tek şey geçti, bir daha seni kimse üzemeyecek. Şimdi senden özür diliyorum. Seni bu kadar hiçe saydığım için, insanların seni bu kadar üzmelerine müsaade ettiğim için, seni hiç bir zaman dinlemediğim için, üzerine bu kadar sorumluluk yüklediğim için, hakkın olan bütün duyguları sana yaşatmadığım için.
Şimdi tekrar söylüyorum. insanlığından, kalbinden, duygularından, çocukluğundan, hislerinden çok özür diliyorum.
Kendimden özür dilerim. Kırmamak için, kırıldığım için. Küçük olayları "dev" yapıp boş yere kendimi üzdüğüm için. "Bir dakika" düşünmemi haketmeyen şeyleri, "aylarca" düşündüğüm için. Güçlü olmak uğruna güçsüzlüğü yaşamayı unuttuğum için. Değişmeyecek insanları değiştirmeye çalışıp kendimi yorduğum için. Bittiğini kabullenmediğim şeyleri tekrar başlatmaya çalıştığım için. Kötü olan insanları, inatla iyi sanmaya devam ettiğim için;
Özür dilerim.
Hemde çok.
Kendimden özür diyorum. Çünkü; bana yaptıkları hatalar nedeniyle özür dilemeyen insanlar anısına böyle bir kutlama yapıyorum. Görüyorum ki her insan gibi bende kendi benliğimin farkında olmayarak ve bunun farkında olmaya çalışmayarak en büyük zararı kendime ben veriyorum. Onlarca karakterim arasından esas karakterimi ve benliğimi Bile kendime göstermeyerek kendime tiyatral varlıklar sunuyorum. Bir konçerto olmak isterdim şimdi ve bu konçertoyu da tanrıya sunma gereği duymak isterdim. Tanrı benim enstrümantal melodilerime kulak verirse sanki...
Çoğu kişiye hayır diyemediğim için, affetmeye çalıştığım kötülükler için, kendimi salak yerine koydurduğum zamanlar için, yaptığım boş fedekarlıklar için, kendimi 2. Plana atıp hiçe saydığım zamanlar ve daha niceleri için kendimden özür diliyorum.
Özür dilerim sevgili kendim ben çok insanı sevdim, güvendim ama bir senin kıymetini bilemedim. En çok seni düşünmem gerekirken ben seni hep üzdüm. Seni hep yanlış insanlara emanet ettim. Hep daha güzel günleri bekledim sanki daha güzel günlerin garantisi varmış gibi. Hayatı iki oda bir salon bir araba bir iş sandım. Kendi kendime kimden neyin özrünü dileyebilirim ki... Özetlemiş işte : "Kendim ettim kendim buldum. "