dış dünyanın anlamsızlığını, boşluğunu, hiçliğini kavrayıp, dış dünyadan bağımsız kendi dünyanızı kurmaktır. dış dünyanın tüm değerlerini , tüm önemsediklerini, tüm tabularını yıkıp, kendi değerlerinizi kendi
içinizde yaratmaktır. başkasıyla paylaşmak mı ? neden yarattınız ki ?
abartılmaması durumunda hoş, güzel bir şeydir.bu tip kimseler hayatın darbesini yemiş kendi içlerine dönük olmayı seçmiş kimselerdir. genellikle olgundurlar , bu aşamadan sonra kolay kolay canları acımaz. kendi kendilerine yetecek olan takdir edilesi bünyelerdir.
gerçek hayatın iğrençliklerin tiksinip bir adım geriye çekilmek; yalnızlığa sarılmaktır... zira hayat pisletmiştir herşeyi ve herkesi; saf ve temiz hiçbir şey bırakmamıştır...
ölemeyecek kadar korkak, yaşayammıyacak kadar da güçsüzse insan tek kaçış yolu kendi dünyasını yaratıp o dünyanın içinde boğuşmaktır zamanla. bazen kendi yarattığı dünyanın penceresinden dışarı bakar ve izler boğazına kadar pisliğe batmış insanları midesi bulana bulana. aynı anda dışarıdakilerde kıs kıs gülmektedir pencerenin başındaki bu silik silüete. kazanan kimdir orası bilinmez. zaten bu hayatta zamandan başka bir kazananın daha olup olmadığı da şüphelidir...
Cocuk yasta yaptıgım eylem. Oyle guzel yapmısım ki, oyle guzel yaratmısım ki hala icinde yasıyorum. Sukurler olsun.
Gecenin tam on ikisinde arkadasımdan gelen su yazı ustune ;
"Bazı şeyler öyle işlemişki içimize, kıramıyoruz. Misal, kendimize ait bir dünyamız olsun demek bile ayıp geliyor bize. Sanki orda züppelik yapacağız. Ama lazım. Bir dakika yalnız kalabilmek, bir dakika...."
Ben de sunu yazdım, paylasmak geldi icimden sozluk :
ben ayaktayım.. uyumuyorum mesela.. cunku butun gun uyumusum.. ders calısamıyorum, cunku kendime ait dunyamda takılyıorum saatlerdir.. simdi o unyadan yeni ciktim.. ve evet sevmedigim seyi yapmak zorundayım; oturarak bir sey ogrenmek.. Ogrenmeyi seviyorum ama oturarak degil, gezerek gorerek yasayarak ogrenme.. Benimkisi boyle olmalı.. Her neyse.. simdi doldur kardes cay doldur diyerekten..
Ve agzımda karamel ve cikolata tadı versede aslında daima sarı tutun olan Gülyaz ( gercek adını telafuz etme noktasındaki sıkıntımı biliyorsun.. ) yakacagım.. Kardesimin doldurdugu caydan icecegim... Cok sekerli olmayacak.. Cok tatlı olmayacak.. Yalancı tadlardan bıktım cunku artık ..
Yalancı mutluluklardan da ...
Yalancılardan da ...
Yalakalardan da..
Yalaka olmayanlardan da..
Yanı kısacası, Cem Karaca'nın dedigi gibi... Hep Kahır, Hep Kahır, Hep Kahır.. Bıktım beeeea....
entellektüelin "fildişi kule" si, basit kişiliklerin saçma sapan ördüğü bir duvar;bazı şahsiyetli kişilerde ise varoluşan tarzda kimliğini bulmasına doğru yol açan acaib fanus.
paralel evren teorisine paralel bir evrenin insanın içinde oluşması ve akabinde içinde oluşan evrenin galaksilerinden birindeki bir güneş sisteminde uygun bir güneşten uzaktalık sayesinde oluşabilecek bir dünyanın insanın içinde bitivermesi. big bang baz alındığında içindekinin beyaz cüce veya kara deliğe dönüşme olasılığı vardır oluşumu sırasında.bu ise içinde oluşan evrenin kütlesinin 3m den büyük veya küçük olmasına bağlıdır. ikisinin de içimimizde olması iyi değildir.
bu benim için çok duygusal bir olay, benim duygularım yok diye ezik büzük triplere giren sıradan insanlar anlayamaz bunu.
kendi içimde bir dünya yarattım. dünyam bir deniz kıyısından ibaret benim. kumsaldaki her kum tanesi, kıyıya vuran her dalga bana ait. suyun altından görünen binbir çeşit renkteki kaygan taşlar bana ait. devasa ağacın altındaki gölge, yanındaki kocaman ev de bana ait. odanın bir ucundan bir ucuna uzanan sofradaki kadehlerden yansıyan ışıklar var, onlar bile bana ait. denize giriyorum, kimsenin vücudunu temas halinde bulundurmadığı ve gözümün alabildiği bütün deniz benim, her su damlasıyla birlikte. başımı kaldırdığımda gördüğüm güneş benim. hiçbir zaman da bir başkası görünmüyor kumsalın öteki ucundan, bir tek ben varım ve herşey benim. tek başıma uyuyorum devasa ağacımın altında.
ve her seferinde dışımdaki dünyaya uyanıp ağlıyorum içimden.
dışarıya tamamen kendini kapatma boyutuna geldiyse tehlikeli olandır. bazen kafamın içinde konuşmaktan çevremde olup biteni algılamakta güçlük çekiyorum; bir arabanın fren sesi, birinin bana seslenmesi...
Bir süre sonra sıkıcı olandır. Insan açılmak ister, farklılığını herkes bilsin ister. Tüm içe kapanmalar, yalnızlıklar geride insanların olduğu bilinciyle güzel olur. Yani dönüş yapabilme şansınız vardır istediğinizde. Dünyada kimse olmasa yalnızlık zorunlulaşır, kendine yarattığın dünya sana yetmeyiverir.