i daniel blake filminde de döktüren yönetmen. "yaşlı bir adamın hayatından basit kesitler " gibi görünen bir hikayeden yine derin toplumsal mesajlar ve izlenesi bir dram çıkarmayı başarmış.
ingiliz toplumundan basit, ilk bakışta dikkat çekmeyen insanları alıp birer anti kahramana dönüştürme işini başarıyla gerçekleştiren, nüktedan/ eleştirel güzel filmler üreten yönetmen.
"Sinemada taraf olmak, bir görüşü savunmak hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu Amerikalıların her zaman yaptığı bir şey değil mi? Amerikalılar, her yaptıkları filmde en fazla eziyeti Amerikalılar çekmiş gibi göstermiyor mu? Ya da gördüğümüz her film Amerikanın zenginliklerini, Amerikan ideallerinin üstünlüklerini anlatmıyor mu? Ben bunlara karşı olduğum için özür dilemeyeceğim. Hollywood sinemasının bize hep empoze ettiği bir bakış açısı var; bu bakış açısında CIA desteklenir, dünyayı Amerikalılar kurtarır, Amerikalılar hep iyi adamlardır. işte bu taraf tutmaktır. Bence bu durumda geriye kalanlar, yani bizler de diğer tarafı tutmalıyız. Bunda hiç bir sorun görmüyorum."
Ken Loach, ihaleyle insan çalıştıran Torino Film Festivalinin düzenleyici kurumunu protesto ederek kendisine verilen büyük ödülü reddetti
işçi filmleriyle tanınan, bir çok uluslararası ödülü olan Britanyalı film yönetmeni Ken Loach, italyanın prestijli festivallerinden Torino Film Festivali tarafından verilen yaşam boyu onur ödülünü reddetti. Ken Loach, festivali düzenleyen Ulusal Sinema Müzesinde, işçilerin taşeron şirket aracılığıyla çalıştırılmasını ve güvencesiz-düşük ücretle çalışmaya direnen işçilerin işten çıkartılmasını görmezden gelemeyeceğini açıkladı.
Ken Loachun resmi basın açıklaması şu şekilde
Büyük bir üzüntü ile bana Torino Film Festivali tarafından layık görülen ödülü red etmek zorundayım, bu ödülü kendim ve filmlerimiz için çalışanlar adına almaktan onur duyardım.
Festivaller Avrupa ve dünya sinemasını yaymak adına büyük bir rol oynuyorlar ve Torino sinemaya olan tutkusu ve aşkı ile bunun belirgin ve iyi bir örneği olarak kendini göstermektedir.
Ancak şu anda ciddi bir sorun söz konusu, konu bazı hizmetlerin şirketlerce dışarıya ihale
yoluyla verilmesi ve düşük ücretli işçilerin çalıştırılması ile ilgili.
Her zamanki gibi bunun sebebi daha az ücret ödemek. Bazı hizmetleri karşılamak için ihaleyi alan şirket çalışanların maaşlarını düşürüyor ve çalışan adedinde kesintiye gidiyor olmasıyla alakalı.
Bu toplum içinde çatışma yaratan bir reçetedir. Bu durumun bütün Avrupada mevcut olması kendisinin kabul edilebilir bir hareket olması anlamına gelmez.
Torinoda Ulusal Sinema Müzesi*nin temizlik ve güvenlik hizmetleri Rear adlı kooperatife verilmiş durumda. ilk olarak maaşlarda kesinti yapıldı ardından çalışanlar bundan şikayetçi oldular ve böylelikle kötü davranmaya ve korkutulmaya maaruz kaldılar. Bir çok kişi işten atıldı.
Düşük maaş alanlar, zor durumda olanlar, işlerinden oldular, sebebi ise maaşlarında yapılan kesintiye karşı çıkmalarıydı.
Pek tabii ki bizim için başka bir ülkede neler olduğunu anlayabilmek pek de kolay değil, kendi ülkemizden farklı çalışma şartlarının olduğunu da hesaba katarsak, ancak bu temel etkenlerin açık olmadığı anlamına gelmiyor.
Bu noktada hizmetleri ihaleye vermiş olan yapı bu duruma göz kapayamaz, her ne kadar bu kişiler bu hizmeti bir dış kooperatif aracılığı ile gerçekleştiriyor olasalar bile kendisi için çalışan kişilere karşı sorumlu olmalı.
Müzenin bu durumda çalışanlar ve onların bağlı oldukları sendika ile iletişime geçmesini, işten çıkarılan çalışanların tekrar işe alınışını güvence altına almasını ve hizmetleri dış kooperatiflere verme fikrini bir daha düşünmesini bekliyorum.
Toplumun zayıf olan bireylerinin sorumlu olmadıkları bir iktisadi buhranın faturasını ödemesini doğru bulmuyorum.
Bu konuyla ilgili Bread and Roses adlı bir film gerçekleştirdik. Nasıl olur da kendi hakları için mücadele eden ve bu sebepten dolayı işlerinden olan çalışanların dayanışma çağrısını duymazlıktan gelirim?
Bu ödülü kabul etmek ve bir kaç küçük eleştiri ile durumu geçiştirmek zayıf ve iki yüzlü bir davranış olurdu.
Beyaz perdede belirli bir duruşa sahip olup öte yandan diğer ortamlarda faklı tutumlarla bu duruşa ihanet edemeyiz.
Bu sebeple her ne kadar derin bir şekilde üzgün olsam da bu ödülü red etmek zorundayım.
Ken Loach
21 Kasım 2012
*Ulusal Sinema Müzesi aynı zamanda Torino Film Festivali'ni organize eden kurumdur.
Ken Loach, ihaleyle insan çalıştıran Torino Film Festivalinin düzenleyici kurumunu protesto ederek kendisine verilen büyük ödülü reddetti
işçi filmleriyle tanınan, bir çok uluslararası ödülü olan Britanyalı film yönetmeni Ken Loach, italyanın prestijli festivallerinden Torino Film Festivali tarafından verilen yaşam boyu onur ödülünü reddetti. Ken Loach, festivali düzenleyen Ulusal Sinema Müzesinde, işçilerin taşeron şirket aracılığıyla çalıştırılmasını ve güvencesiz-düşük ücretle çalışmaya direnen işçilerin işten çıkartılmasını görmezden gelemeyeceğini açıkladı.
üstattır. dünyanın görülmek istenmeyen pis yönünü berrak ve açık bir dille gözler önüne serer. solcuysanız ** yapılan haksızlıkları, sömürüyü görüp daha bi küfredersiniz ve salondan sinirli çıkarsınız. huzursuz edicidir. ustanın en belirgin özelliği ise durumu çok net ortaya koymaktır.
özel efektlere, milyon dolarlık bütçelere, ünlü oyunculara, aksiyon sahnelerine, seksi kadınlara sığınmadan, alabildiğine basit sinema diliyle, ağdalı kamera hareketleri ya da olağanüstü kurgulamaya başvurmadan, toplumun en sıradan, en basit görünen sorunlarını, en komplike biçimiyle anlatan, sinemanın sadece eğlenmek için kullanılmaması gerektiğini haykıran evrensel filmlerin sahibi ingiliz yönetmen.
ispanyol iç savaşında bir ingiliz'i anlattığı 95 yapımı land and freedom filmi ile de gönüllerde taht kurmuştur.
Kenneth "Ken" Loach, 17 Temmuz 1936'da doğmuş bir film yönetmeni ve televizyon yapımcısıdır. Loach naturalist, sosyal realist film çekim tarzı ve sosyalist görüşleri ile bilinen bir yönetmen olup, kendine özgü sinemasında da evsizlik (Cathy Come Home), işçi ve kadın hakları (Riff-Raff) gibi meseleleri işlediği görülür. Çağdaşlarının tersine Hollywood'un sihirli dünyasına kendisini kaptırmaz ve onun ingiliz sosyalist anlayışını o bağlamda düşünmek zaten imkansızdır.
Gizli Gündem filmi ile 1990 senesinde Cannes Özel Jüri Ödülü'nü, Ayaktakımı ile 1991 senesinde Cannes Felix En iyi Avrupa Filmi Ödülü'nü, Taş Yağmurları ile de 1993 senesinde yine Cannes'da Jüri Özel Ödülü'nü kazanmıştır. 1995 senesinde çektiği Ülke ve Özgürlük; ise FIPRESCI Uluslar arası Eleştirmenler Ödülü ile Cannes'daki Ekümenik Jüri Ödülünü kazanmıştır.