keman çalan kimsedir. ama o kimse asla oda arkadaşım değildir. bahsettiğim kişi üniversitenin ilk yılında yurtta kalırken aynı odaya düştüğüm şahıs, sağolsun keman kursuna başlamış, bütün gün sabahtan akşama kadar odanın içinde gıygıygıy kafamızı ütülemişti. kendisini hala çok güzel anıyorum, ki kendisi şu an en yakın dostum olur.
zeki ateş in hayatını kaybettiğini bundan bir iki saat önce ekşi sözlük e giri girerken öğrendim. kendisiyle bir 2 kalem muhabbetimiz olmuştu eskiden, yalan dünya dan biri daha göçtü ne diyelim. allah yakınlarına sabır versin.
kemancı , çok başkadır.. benim için değil sadece.. şebnem ferah sevenler için , teoman dinleyenler için ,erkin koraya baba diyenler için..
kemancı bi dönemin belki de en kozmopolit mekanıydı.. lisede okurken reşit olmuş 5 senelik anadolu lisesi ve kolej mezunları , ergen heyecanları barmen ya da garson sevgilileri , tırt aşk hikayeleri ve olanca asilikleriyle ayrı bi dünyalardı.. itiraf ediyim ben de onlardandım.. bize o zamanlar çok büyülü gelirdi.. çok kuul..
bi tarafta burjuva olmayı kendine yedirememiş ama tüm hayatı boyunca da bunun için götünü yırtmış araftakiler vardı.. büyük abiler.. saçları uzun demir demirkan abiler.. şimdinin bar piçlerine benzemezlerdi.. siyah tshirt giyer rock dinlerlerdi.. birbirlerine kanka demezlerdi.. dans etmezler , karı kıza yavşamazlardı..
bi tarafta her barın sahip olduğu diptekiler vardı.. tuvaletlerde kusanlar şimdi görsem ne kullandıklarını şıp diye anlayacağım müptelalar belli ki feneri kemancıda söndürmeyecek olan erkeklere önce karizmatik sonra orospu gelen artist ablalar..
biz kemancıya giden küçük bi gruptuk.. nasıl ki , cuma okul çıkış tophaneye 20 kişi gidilir osmanlıda oturulur , nasıl ki nevizadede akdenize gidilir sadece bira içilir kakara kikiri yapılır kalkılır , nasıl ki taksimde atıştırmalık sadece bambiye ya da kızılkayalara gidilir , biz de kendimizi olmuş hissedince kemancıyaa giderdik..
giderdik dediğim , çekirdek aileden biri o zamanlar alman hastanesinde çalışırdı.. bi diğeri taksim ilk yardımda.. onlara telefon açardık.. biz gidiyoruz diye.. tamam dikkatli olun bişi olursa ben burdayım derlerdi.. hani çok asiyiz amk ?!
ilk gittiğim zaman.. geçen senelerden birinde.. baya baya ilah gibi taptığım bi adamı gördüm.. çok fiyakalı bi hastanenin çok fiyakalı bi bölümünde uzman doktor.. yanımda o zamanlar en iyi arkadaşlarım 3 kişi.. 2 kız bi erkek.. bi ben bi de orda tesadüf gördüğümüz alman liseli bi abi..
biz aval aval milleti köşede izleyip , hangi hatunu kim götürücek ohara nası yapıştı lan dudaklarına muhabbeti yapıyoruz.. bildiğin esra erol rock bar version yani.. işte ruhumuzda yok rocknroll..
adamı gördüm.. hemen anlattım bi çırpıda hiii dediler git selam ver.. eheh mehe koca adam ya al bilmem ki derken gittim dedim , merhaba nasılsınız beni tanıdınız mı bilmem ne beyin yeğeni.. dedi sen ne arıyosun burda yaşın tutuyo mu.. yanında kızıl bi afet.. afet dediysem boyalı bi kaşar değil.. sırtında güneş ışınları gibi ipler olan dekolte bi tshirt altında siyah mini etek kızıl saçlar ve kocaman yemyeşil gözler.. bi bozulduydum tabii.. hatun adamın beline sıkıca sarılmış filan.. zaten midem de yanıyo içkiden.. dedim hoşçakalıno zaman.. el salladı tamam filan dedi..
sonraları biz hepimiz başka yerlere savrulduk.. ben almanyaya çocuklardan biri cerrahpaşa tıpa , kız trakya tıbba , bi diğeri eskişehir tıbba..
aradan kocaman 4 5 sene geçti.. kemancıya bi daha gitmedik.. unuttuk desem yeridir.. bizimkilerin tus derdi benim okulu uzatmam derken , hayat öyle pis yordu ki bizi kafamız kemancıyı götürmedi..
nrvizadede bile ilk bulduğumuz sakin yere oturur olduk.. yan masada , 3 erkek grubunun diğer masadaki kızı elinden tutup eve götürmesine adı konulamayan bi üzüntüyle yaklaşır olduk.. içimizden biri radyoloji asistanı enfes bi çocukla nişanlandı.. bi diğeri cerrahpaşa dermatolojiyi kazandı asistanlığa başladı.. çocuk ingilterede uzmanlığa kabul aldı..
ben ise harıl harıl taksime yetişmeye çalışırken kemancıyı düşündüm.. seneler sonra.. sanki çocukken çok büyük gelen evin büyüyünce bi anda küçülmesi gibi o bar o ortam gözümde küçüldü..
esasında kemancı neydi allasen ? bi kaç it kopuk , en iyi müziği dinlediğini sanan ezberlenmiş laflar müdürleri , ucuz arıza hatunlar , hasbelkader aralara kaynamış sağlam adamlar.. hani o mekanda kendimizi zamanında ezik hissederdik lan biz.. böyle bi acemilik vardı.. bi aa ne çalıyo lan acaba diye utanarak sorma.. sanki herkes anasının karnından taksim kültürüyle doğuyo ! sonra işte , devir değişti..
bi kaç 5 sene sonra belki hepimiz birleşip kemancının alayını alıcak paraya sahip olucaz.. zamanında edirneye giden arkadaşın delice aşık olduğu o mekan çalışanı hala yerinde , o arkadaş gibi yüzlercesini aşık etmekle ve hayatını böyle geçirmekle meşgul..
neyse , işte ben sabahleyin ayağımda mavi topuklu ayakkabılar , çantamda pembe stetoskopum , üstümde siyah bi elbiseyle sıraselvilere kıvrıldım.. bi elimde telefon kardeşin işleriyle meşgulum.. kendi kendime bütün dertlerimi sayıp hepsine ana avrat saydırıyorum.. hayatım çok boktan geliyo bana.. lan dedim keşke de lisede kalsaydım.. nerden girdim şu lanet okula.. ne heyecan kaldı ne bişi.. homhom bi adam oldum çıktım.. bi yanda anılarla dolu istiklal bi yanda kendini aynada görse kim lan bu karı dicek olan ben..
sonra kemancının önünden geçerken bi an düşündüm.. lan dedim , bu muydu istediğin ? uzaktan daha karizma geliyo savruk olmak.. daha dolu yaşıyolarmış gibi geliyo hayatı kemancıdakiler.. daha çok acı ama daha çok olmuşluk daha çok depresyon ama daha çok seks..
yani benim istediğim bu değildi.. ben mesela ne o doktor gibi olmak istiyodum , bilmem ne kaç yaşında ücra bar köşelerinde çoluk çocuksuz ailesiz ama bi afetle , ne hap alıp sikişmek istiyodum bi bar tuvaletinde ne de çok müthiş felsefesi varmış gibi duran ama özünde bi bok anlamadığım bi müzikle tüm hayatımı geçirmek istiyodum..
ben sibeli cahiti tinayı salihi meteyi kaanı filmlerde izleyip kitaplarda okuyup bi an dönüp "lan keşke bizimki de hayat mı amk" diye sızlanıp, gene yoluma devam etmek istiyodum..
isteyen burjuva desin isteyen beyaz yakalı..
kemancı işte bar değil sadece.. kemancıya uğrayanlar var.. nedir ne değildir diye bakan.. bi de kemancıya muhtaç olanlar var.. hayatında başka bişi olmayan.. ordaki barmenleri tanıdığı için kendini daha iyi hisseden.. ait olmayı ve bğalanmayı dibine kadar reddeden ama neticede dandik bi bara bağlanmış olan..
eheh kemancı başımın tacı.
o değil de , şu laf var ya "gitme bu gece bende kal , benim halim çok acı" kemancı ve türevlerinde kız düşüren 1. laftır bu belki de..
eller masada, kıvrılmış gömlek kolları dirsekte , masada bi kaç boş bardak , sigara paketleri , belki sarılmış ot.. gözleri kızarmış sırıtmasını tutamayan bi hatun ve karşıda yalnızlığından ve ihtiyaçlarından dem vuran bar erkeği..
ehehe barlara gitmeyin lan.. ya da bakın ama çıkın..
3 yıl önce arda uskan için 'son mohikan gecesi' düzenleyen, seyyal taner'inden zerrin özer'ine, erkin koray'ından sezen aksu'suna, teoman'ından fuat güner'ine, metin uca'sından izzet öz'üne bir çok arkadaşının performanslarını sergilediği özel bir geceye ev sahipliği yapan mekandır. o gecede en muhteşem performans son mohikan başlığıyla seyyal taner'e aitti.
vaktiyle üniversite gençlerinin büyük çoğunluğunun en az bir kere uğradığı, çok kalabalik olduğunda ter ve sidik kokan, kimi zaman gercekten iyi muzik yapılan, one nigth stand' lere elverisli piyasa yapmaya gidilen beyoğlu mekanlarindan.
katlar arasi geçiş yaparken damgalanılan yer
ex(ler) var diye gidilmeyen,
üstlere dogru muzik tarzinin hafifledigi lightlaştiği mekan .
buraya giden mutlaka içinde bir anı bırakır taksim siraselvilerdeki rockbar