Ömrümde asla sürünmedim
mel'unun önünde ben - sizin
putunuz rahatınız - geberseniz bile
hep katlanırsınız - hiç yaşamadınız tevekkülün gerçeğini
görmüyor musunuz içinizden çoğu
çoktan döndü hamam oğlanına
bedeli - ama az ama çok
mama - düştü yahudi kucağına!
Kemalizm dediğimiz şey, milletin ruh köküne saldıran, islam’ı hayattan kovmayı amaçlayan bir zihniyet darbesidir. Bu darbe, sadece kanunlarla, baskılarla değil, insanın düşünce ve inanış dünyasını sömürgeleştiren bir kültürel işgal hareketidir. Bugün hâlâ bu sistemin enkazıyla yüzleşmeden, hakiki bir diriliş mümkün değildir.
Kemalizm, bizi geçmişimizden koparmış, geleceğimizi de Batı'nın sömürgeci projelerine mahkûm etmiştir. Ama unutulmasın ki, her hastalığın bir şifası vardır. Bizim şifamız da islam’dır, hakiki kurtuluş reçetemiz Kur’an’ın rehberliğindedir. Bediüzzaman Hazretleri’nin dediği gibi, 'Zulüm payidar olmaz!' Bu sistem de tarihin çöplüğünde yerini bulacaktır.
Ey kardeşlerim, Kemalizm’in dayandığı esaslar, bu milletin imanına, maneviyatına ve tarihi şahsiyetine düşman esaslardır. Onlar, Batı’dan gelen yanlış fikirleri, bu aziz millete zorla kabul ettirmek istemişlerdir. Ancak unuttukları bir şey vardır: Bu milletin kalbinde Allah’ın nuru vardır!
Kemalizm, dini ve vicdanı hayattan söküp atmak istedi ama ne oldu? iman, nuruyla kalpleri aydınlatmaya devam ediyor. Allah’ın izniyle, bu zulüm ve gaflet sistemi, yerini adalet ve hürriyete bırakacaktır. Çünkü Kur’an-ı Hakîm, hakikatin ölçüsüdür, onun karşısında hiçbir bâtıl galip gelemez.
Bediüzzaman’ın bu noktada bize hatırlattığı gibi, iman ve fikir mücadelesi, en büyük silahımızdır. Kemalizm, kılıçla gelse bile, ona karşı kalkanımız ve kılıcımız, fikir ve iman olacaktır. Ama bu mücadele sadece teorik bir savunma değildir; aynı zamanda pratik bir aksiyondur. islam’ın şuur ve aksiyonunu, hayatın her alanına hâkim kılmalıyız.
Necip Fazıl’ın dediği gibi, ‘Kim var?’ denildiğinde, sağına ve soluna bakmadan ‘Ben varım!’ diyebilecek bir gençlik yetiştirmek, Kemalizm’i tarihe gömmenin anahtarıdır.
Evet, gençlik bu işin temeli! Ama bu gençlik, öyle kuru bir hiddetle değil; hikmet, sabır ve ihlasla hareket etmelidir. Risale-i Nur, işte bu gençliğin ruhunu inşa etmek için bir mekteptir. iman hakikatlerini öğrenmeden, islam’ı hayatına tatbik etmeden, hiçbir hareketin kalıcı bir neticesi olmaz.
Bu milletin köklerinde Kur’an var, sünnet var. Kemalizm’in getirdiği yozlaşmaya karşı, bu kökleri yeniden yeşertmek bizim vazifemizdir. Çünkü hakikatin rüzgârı, her zaman bâtılın ateşini söndürecektir.
Kemalizm, fikirde yozlaşma, ruhta çoraklaşma demektir. Ama biz bu kurak toprağı, iman ve aksiyonun yağmurlarıyla sulayacak ve yeniden yeşerteceğiz. Başyücelik Devleti dediğimiz ideal, işte bu dirilişin, islam’ın hayatı kuşatan adaletinin ve insanın ruhuna hitap eden medeniyet anlayışının müjdecisidir.
Ve şunu unutmamalıyız: Kemalizm’i yıkmak, yalnızca bir rejimi yıkmak değildir; aynı zamanda islam’ı, fikrî ve sosyal hâkimiyetine yeniden kavuşturmaktır.
Ve unutmayın, kardeşlerim: Hakikat, sabredenlerin olacaktır. Allah’ın izniyle, bu milletin vicdanı, bir gün islam’ın şuuruyla yeniden dirilecek ve bu topraklarda, yeniden Kur’an’ın nuruyla bir medeniyet yükselecektir. Çünkü ‘Allah nurunu tamamlayacaktır!’
Türkiye cumhuriyetinin kurucu ideolojisi ve kurucu felsefesine verilen ad. Çok büyük Türk ideologları ve filozofları tarafından yaratılmış bu görüş Türk milletinin kendi özüne devrimler aracılığı ile dönmesine ve muasır medeniyetler seviyesine yükselmesini amaçlar. Aşırı milliyetçi bir görüştür.
sanılanın aksine kemal ismi üzerine değil, kamal (ibranice: ilah) kelimesinden türemiş hastalıklı bir ideolojidir. aslına bakarsanız mustafa kemal in orijinal kafa kağıdında da mustafa kamal yazar ama bu gizlenmektedir.
hâyat-ı dünyeviyemde hicivkârane biçimde târikat tenkîdi yapmışımdır. Gidenleri de sosyolojik ve içtimâi gözlem dışında etrafıma almam. atalarınıza olan saygınlığınızdan şüphe ederek ced'el mevzûusunda sizi beynehû illallâh'a bırakıyorum.
vehhâbiliğin ne demek olduğunu bilmeyen me'hâzlarımdan, hâşiyelerimden gram faydalanmamış kemâlistlerin, kalıplarla yaşayan kemâlistlerin yine asli delili olmayıp laf yetiştiren kemâlistlerin hicivkârane tenkîdleri son derece mehdek, madâhik.
bir mehdek de bana "nurcu" Demiş.
risâle-i nûr'ları okumadan "said-i kûrdi, risâle eleştirileri" yazarak önüme lem'â koyacaksın belki kendini akl-ı kemâl zanneden arkadaş. ben akâid dışı, ahkâm konularında hicivkârane bir risâle tenkîdi yaparım. hayatında açıp risâle okumamış, seküler ekşici benzeri mehdek ve madâhikler, burada sidik yarışına teşebbüs ediyorlar. gülünç.
vehhâbi diyerek iftirâda bulunan zât için birer meh'âz daha vereyim,
vehhâbiler, sâhih ölçütten başka hâdis-i şerîfin kabûl ve makbûl olmamasını buyururlar.
(bkz: tasavvuf) mesela.
lenin yoldâşın hitâbında "türkiye, sosyâlist olamaz." diyor idi lâkin mustafa subhi devamında şefik hüsnü gibi kahramanlar ile bunun mümkünâtını görmüş bulunduk lâkin mustafa subhi meçhûl biçimde ali şükrü bey gibi cinâyet davâsına karışırken şefik hüsnü tevkifâttan tevkifâta koştu. osmanlı'da dâhi tercemesi yapılan komünist mânifestonun, kemâlist hükûmette lâmeşrû olması, kemâlist sosyalizm çatısı altında türkçülük taslayan hikmet Kıvılcımlı'nın dâhi iktisâdiyyât mes'elesi hakkında teşrif etmiş bulunduğu eserinin yasaklanması.. gibi gibi. osmânlı dâhi saltânât gibi hiciv edilebilecek bir rejim ile ayakta kaldıysa, türkî cûmhuriyet hayli hayli kalır.
kemâlist rejim, bürokrasinin rahatlığıyla dilediği gibi hareket ederken çamur at izi kalsın modeli ile çıkarcı bir yol tercih etmiştir.
sakallı nureddin paşâ'yı hicivkârane tenkîd eden m. kemâl'in türkçülüğünün sorgulandığı koçgiri isyanından hiç bahsedilmez ama. bilhâssa kemâlizm için lâmeşrûdur. türkmen bir ailenin kürdî istiklâli müdâafası sonucu protestosu ve devamında teçhizâtlarını bırakmalarına rağmen hunharca katledilmesi.. ve komite başında olan m. kemâl'in bu mes'elenin bahsine nutuk adlı teşrifinde girmemesi mes'ela..
kâzım karabekir paşâ mesela.. yakılan hâtırat-ı hâkikatleri, istiklâl mâhkemesinin idâmını meşrû kılması.. kurduğu partinin kapatılması..
veyâhut istiklâl harbleri.. önderler dışında kaç asker biliyorsunuz ey kemâlistler? azımsanmayacak kadar az.
işte aslında buradaki hâşiyede cümlelerin özünde saklı. kişinin anlattığı, karşısının anladığı kadardır.
vesselâm.
batılılaşmayı hukuk, demokrasi, özgürlük gibi değerlerle değil yemeyle, içmeyle, giyinmeyle benimseyenlerin ideolojisidir.
ne cumhuriyetçiliği cumhuriyetçiliktir, ne halkçılığı halkçılıktır. karman çorman tuhaf bir şeydir.
şahsımca türkiye'de kemalizmi en iyi anlayan ve anlatan kişi prof. dr. atilla yayla'dır. atilla hoca'nın kemalizmle ilgili yazılarını okumak, ezber bozma noktasında çok faydalı olacaktır.
kesin olarak türkiye cumhuriyeti' nin batı ve doğu yaşantısının harmanlandığı, ülkeyi ayakta tutan ilke ve inkaılapların tutmaya devam etmesinin sağlanması açısından vazgeçilemez olan ideoloji.
insanları kutuplaştırmak yerine bir insanın hem inanıp hem çağdaşlığa açık olabileceği gerçeğini kabullenmek gerekiyor. geleneklerimizden kopmadan çağdaş dünyaya ayak uydurmak en doğru seçenektir.
zaten çağdaş dünyada dinin hakim olduğu bir yönetim biçimi aykırıdır ve eski çağlarda kalmıştır, orada da kalmaya devam etmelidir.
tenkîd edilemeyen yazımın devamında hâlâ daha demagoji yapılarak müdâafa edilen ideoloji.
bir arkadaş, sosyâlizm ve komünizm ile alakası yok diye bir hitâb ve tanım kullanmış.
ey muhterem, cûmhuriyet'in komünizm denilerek ilân edildiğini, sovyet hâriciyeleri ile olan mektûbatlarını ve m. kemâl'in hâkimiyet-i milliye yazılarına hiç mi bakmadın efendi?
kemâlizm, herkesin eğip büktüğü ve şekil verdiği ideolojidir. bir arkadaşta irite edici üslub ile sıkışınca tenkîdini dinî konular üzerinden yapmış. ekşi'de tekfir ettiğim muhterem yazâr zatların, buraya da akın etmeleri ile müteessif oldum.
bir arkadaşımız ile ıtlâk etmiş. evveliyâttan câhil, Arapça chl kökünden gelen cāhil جاهل “bilmeyen, bilgisiz” sözcüğünden alıntıdır.¹
yazmış olduğum eleştirisel makâlenin sonunda me'hâzını vermiş bulunuyor ve okumuş bulunuyorum. sizin gibi kalıplarda yaşayan zât-ı mûhteremlerin tenkîdine mâzhar olan kâdir mısıroğlu'ndab me'hâz değil, mâkale, hâtırat, doktorâ tezilerinden me'hâz verdim.
bir mektep muâllimimin vecizesi ile vesselâm edeyim, kişinin anlattığı, karşısının anladığı kadardır. size bu tasrih dahi kâfi.
o 48 fâbrikada çalışan âmelelerin neler çektiğinden, ekonomik inkılâbların nasıl yapıldıklarından bihâber insansınız zaten. tatil-i eşgâl kanunlarından, sendikâların kapatılışından, işçilerin ırkçılık görmesinden de mevzubâhs yazdım ama hâlbuki kemâlist anlayış, devlet propagandası dışı kaynak okumadığını düşünememişim.
inkılâbın kelime manâsı değişim, dönüşüm, devrim, bir halden başka bir hale dönmedir. bu ilkede halkçılık dediğiniz etiğe aykırıdır bilhassa okuyucu şikâyetlerinde paylaştığım metni de okumadığınız ortada. yargısız infâz yapmayın be. halkın bu duruma râzı ve riâyet göstermemesi, cûmhuriyetçilik ilkesine de, halkçılığa da aykırıdır.
lâiklik bizâtihi din-i mûbin-i islâm'a aykırıdır. burada açıkça halka karşı bir emperyâl gücün olduğu açıktır. bu kelimelerin dâhi hâşiyesinin verilmesi, anlaşılması bakımından icâb eder meselâ.
inkılâbların halk üzerindeki tesirine bir göz atın bakalım:
Vakıt
Vakta Gelen Mektuplar
11 Temmuz 1929
Okumuyoruz Çünkü...
Gençlik hakkındaki iddialar objektif bir görüşün mahsülü olmakla beraber
birçoğu isabetsiz değildir. Gençlerin okumadığı hakkındaki iddia gayet
yerindedir. Bunun sebebini çok gerilere, harbı umuminin tevlit ettiği
buhranlara atfedecek yerde daha yakın ve daha maddi olan sebeplerine bir
çare göstermek daha iyi değil mi?
1) Gençlik Türkçe yazılmış masalları okumakla vaktini sarfedemez.
2) Lisan bilmediğinden garptaki ciddi eserleri okuyamaz.
3) Mekteplerdeki okutma usullerinin köhneliği okumaya meydan
bırakmıyor. Muallim ve müderrislerin çoğu talebenin muayyen bir kitabı
ezberlemesinden ve imtihanda bunları aynen tekrarlamasından başka bir şey
istemez. Çünkü ötesini kendi de bilmiyor. Bu tedrisatın büyük bir serbestlik
olmasına ve talebenin hususi tetkik ve tetebbülerine mani oluyor.
4) Garpta çıkan en mühim eserleri ihtiva etmesi ve herkesin istifade
edebilmesi için gece yarısına kadar açık kalması icap eden
kütüphanelerimizim ne halde olduğunu söylemiye hacet yok.
En son olarak şunu söylemek istiyorum: Genç neslin terbiyesini cahil ve
hantal ellerden alıp inkilabın ruhunu anlıyan okumuş gençlere tevdi
etmelidir.
Yüksek Mühendis Mektebi
hani övgülerinize mâzhar olan mâarif inkılâblarının olumlu tesiri?
ANADOLU
Halkla Başbaşa
7 Teşrinisani 1937
Kitapsızlık Derdi
Sayın Bayım: ilkokul dördüncü sınıfında bir çocuğum okumaktadır.
Tedrisata başlanalı iki ay olduğu halde hala Tabiat Kitabı kütüphanelere
gelmemiştir. Bu hal yalnız bu sene olmuş değildir. Seneler var ki, böylece
devam edip gitmektedir. Tedris zamanına yetiştirilmeyen bu kitapların
gecikmesinden kimse mesul değil midir?
Topaltında
Sayesinde demokrasiyi iliklerimize kadar yaşiyoruz.
Bakiniz bize bu özgurlüğü saglamiştir.
https://x.com/Ajans_kumpir/status/1795915890799653290?t=wEUfQ_1yC6jbNpTm8KvL-w&s=19
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü çok seven ve ana lider gören birisi olarak bir türlü kendimi içerisinde konumlandıramadığım ideoloji.
Sonuna dek Atatürkçüyüm.
Ve Atatürkçülük ile kemalizm'in farklı şeyler olduğunu düşünüyorum.
Kemalizm ismen daha eski olsa da şu anki yapısı ile Mustafa Kemal paşa vefat ettikten sonra oluşturulmuş, daha yapay ve Mustafa Kemal'den bence uzak bir ideoloji.
Mustafa Kemal Paşa'mın 6 ana ilkesine bağlılık demek bizlerce Atatürkçülük demektir.
Atatürkçülük Mustafa Kemal Paşa'yı lider görüp, açtığı yolda yürümek, muhtaç olduğu kudreti damarlarındaki asil kanda bulan, dinamik bir fikir iken; Kemalizm daha çok dinamizmi miras bıraktığı halde Mustafa Kemal Paşa'yı tutucu bir çizgiye indirgemiş, batıcı çizgi ve değerleri kutsallaştırmış bir çizgi gibi geliyor bana.
Atatürkçülük daha bir Türk halkını kapsar iken Kemalizm daha elitist bir çizgidir.
Ekşide şöyle bir şey vardı; doğu perinçek kemalisttir, ümit özdağ atatürkçüdür.
meral akşener atatürkçüdür, önder sav kemalisttir.
Ülkenin milliyetçi Türkçü cephesi daha çok Atatürkçülük altında toplanırken, ulusalcı avrasyacı kesimi Kemalizm altında toplanmaktadır diyebilir miyiz emin değilim. Ama böyle gibi.