2000 li yılların başında trabzon deplasmanına giden fenerbahçelilerin otobüsünden çıkmıştı. Fazla bir yaygara koparmamıştı o zaman. Tabii spor programları bu zamanki gibi reyting kaygısı yoktu filan..
Dünyada ki en keskin kılıçlardan biridir şey pardon en keskinidir. Güzelim ülkemizde bulunması oldukça güçtür.* En azından ben bulamadım, benim için bulan biri olursa onun hakkında çok iyi şeyler düşünebilirim.**
aklıma hemen Gintoki'yi getiren ( katana istemesinden dolayı ) , insanda hayranlık uyandıran ,ileride mutlaka almayı düşündüğüm fakat şuan üçlü dekoratif olanından alarak idare ettiğim , hayallerimi süsleyen mükemmel , samuray kılıcıdır. ( Alınca ne mi yapacağım? Tabii ki odamda duracak öyle ama olsun istiyorum işte ,bütün katana severlerin bir gün katalanalarına kavuşması dileğiyle. )
"her bir katana kılıcı, bir demir fırınının dibinde, ateşler içinde doğar"
katana, yeni bir sanat ve ruhani bir yaşam tarzının çıkmasına neden oldu. teknolojisi mükemmel, yapısı harika bu kılıç, aristokrat bir savaşçı sınıfının doğmasına vesile oldu*. adeta ruhu olan bir silah. hatta, şimdiye kadar insan elinden çıkmış en ikonik silah da diyebiliriz.
bu kılıç, 10. yy'dan önce japon savaşçılar feodal hükümdarlarına hizmet ettikleri zamanda ortaya çıktı. "hizmet edenler" anlamına gelen samurayların, güç ve itibarları bu kılıçla katlandı. sadece aristokrat sınıfından seçilmiş, özel bazı insanlar samuray olabilirdi. bir ömür sürecek öğrenim ve disiplin, onları toplumdan soyutlayan savaşçılara dönüştürüyordu. pek tabii bu onurlu ve gözü pek savaşçıların günümüze kadar gelen namlarının altında, kılıcın keskin tarafının incelebildiği son noktası olan "katana" adlı bu kılıçlar esas etki eden faktör olmuştur. insan vücudunu ikiye ayırabilecek kadar kuvvetli, bir saç telini boydan boya ikiye ayırabilecek kadar da hassas bir silah. kınından çıktığı andan itibaren ölüm saçan bir sanat eseri. harika dengesinin dışında, sanatsal güzelliği de vardır tüm metalurjistleri* kendine hayran bıraktıran.
kılıç, tatara ismi verilen fırınlarda yapılır. bu fırın, 3 metre uzunlukta ve 1 metre genişliğindedir. yüksekliği ise, 1 ila 2 metre arasındadır. kenarında bir sıra havalandırma deliği vardır. dünyadaki son geleneksel tatara ustası ise, akira kihara ismindeki japon bir abimizdir*. ustamız, çok daha saf olan yerel demir kumu kullanır. bu kum, demir ve çeliği kırılgan yapan sülfürü ve fosforu daha az içerir. özel bir çelik oluşması için, odun kömürü içindeki karbon demir kumuyla birleşir ve mucize başlar. japonlar bu özel çeliğe "tamahagane" der. demir kumunun "ateş yatağı" dedikleri yere çökmesi beklenir. kihara, tatara ve tamahagane hakkında şöyle demiş;
"fırın, insan gibidir. demir ve kömürü yemek olarak düşünebiliriz. biz onu yediririz, o da bunu sindirir. böylece bize, güzel tamahagane verir. ateş yatağına çöken erimiş demirin renginden tamahagane olup olmadığı anlaşılır."
ham çelik tam olarak eritilemediği için, katana kılıcı için gerekli kimyasal ve fiziksel özellikler kaybolmaz. ilk olarak, atomik seviyede bir parça karbon tutulur. bu öyle bir orandır ki, efsanevi kılıcı birinci kalite yapar. içeriğindeki karbonun esas olayı ise, muazzam darbelere karşı kılıcın şok emici bir yapıya sahip olabilmesidir. ancak, iyi bir kılıcın esneklikten fazlasına ihtiyacı vardır. bundan mütevellit katanaya saf çelik bir dış uç ilave edilir. az miktarda sülfür, çelik içinde bırakılır.
sonuç: jilet kadar keskin, elmas kadar sert bir yapı.
aslında törensel silahtır. savaşlarda kullanılamayacak kadar narin hatta güçsüz olduğunu söyleyen bir belgesel izlemiştim.
(belgeselin yalancısıyım)
katanalar birbirlerine vurulduğunda dahi eğiliyorlardı.
şimdilerde de zombi kesen katanalar var. zombiler şekerdense demek*
Çelik denilen metal farkli duzeyde ürünlerin bir kompozisyonudur. Hem dayanıklı olsun hem de jilet gibi kessin diye bir şey olmaz. Bu nedenle japon kılıcı 3 kat yapılır ve keskin olması için dayanıklılıktan feragat edilir. Saplamak için kullanacaksak başka kılıçlar var.
Japon kültüründe silahlar boylarina ve işlevlerine göre siniflandirilir.
tanto sınıfı 30 cmden kısa bıçak sınıfıdır.
şoto 30-60 arasi olan kisa kılıctir, samuraylar genellikle bir katana bir wakizashi taşırlar. yakin mesafede en etkili ikilidir ayrica katana ve wakizashiyi yanyana tasimaya ve ayni anda kullanmaya daişo denir miyamoto musashi duellolarda daişo lyu kusursuzca kullanmıştır. (Wakizashi şoto sinifina aittir ve maksimum 50 cm uzunluğunda olur)
daito 60 cmden uzun kılıç sinifidir, katana bu sinifa dahildir ve 60-75 cm arasi kilic ustasina ve onun boyuna göre yada stratejisine göre özel olarak tasarlanir.
no daçi 150 cmden uzun kılıç sınıfıdır. at uzerinden uzun orta mesafeli savaslar için tasarlanmıştır. atsiz samuraylsr bu kiliclarli genellikle rakiplerini at uzerinden düşürmek için kullanmislardir. yakin mesafe mucadeleleri icin kesinlikle uygun degil. duruma göre kullanilan bir silahtır.
katana diyince akla miyamoto musahsi(go rin no şo{beş çember kitabı}ve dokkodo{yalnizlik yada öz güven yolu} isimli iki adet kitabi vardi) ve yamamoto tsunetomo(hagakure{samurayın el kitabi} isimli samurayın yolunu anlatan bir kitabi vardir, ronin{efendisiz samuray} olduktan sonra genç bir samuraya anılarını anlatmis ve o samuray kitap haline getirmiştir) gibi efsanevi kılıç ustaları ve samuraylar gelir.
Ön edit: başka başlığa yazmıştım bilgi içeriği başlıkla tam olarak paralel olmadığı için buraya yazdım.