ATA YALÇIN denilen kişinin medyahayat.com'da ki köşe yazısının başlığı.. bahsettiği yazarlar biz oluyoruz.. ne güzel.. kendisi de karga oluyor zannımca..
uludağ sözlük yazarları için yapılmış bir benzetmedir.
kargalar sadece gülüyor lakin saygıdeğer ata yalçın bize vakit harcayıp, inceleme yapıp, yazı yazmıştır. sağolsun.
içinde bulunmaktan son derece memnun olduğum güruhtur. unutulmamalıdır ki; malum karga, ön tarafıyla sözlüğe arka tarafıyla da sözün sahibi ata yalçın'a gülmektedir.
"Uludağ sözlük grubuna tavsiyem, öncelikle bu işe başlamak için elinize bir yazım ve imla kılavuzu alarak başlayın. Sonrasında ise iedeolojik körlüğünüzü ve dogmatik şartlanmışlığınızı da bir kenara bırakıp adamakıllı kitap okuyun, farklı kaynaklardan araştırarak ufkunuzu geliştirin, müktesebatınızı arttırın. Henüz yazar olmadınız siz, yazar olmanız için çok okumanız ve tekamül etmeniz iktiza eder." demiş yazar,
önemsenmelidir. eleştirilere açık olunmalı belki de olumlu katkıları olur eleştirilerin sözlüğe.
--spoiler--
Yıllar geçtikçe interaktif enformasyonun tekamül etmesiyle birlikte, sanal ortamda zuhur eden parazit sitelerinde de belirgin bir artış başladı.
interaktif ortamda yayımlanan her tür yazı, haber,yorum v.s gibi enformasyonunda; insanların kişilik haklarına tasallut edildiği menfi durumlarda ise denetimsizliği ve hiçbir ceza-i müeyyideye tabi olmaması bahse konu artışın ivme kazanmasına, palazlanmasına sebep oldu.
Bunlardan biri de kendilerini sözlük yazarı olarak tesmiye eden lümpen makulesi;uludağ sözlük grubu..
Kendi meşreplerine göre insanları yaftalamak, tahkir etmek bunların başat marifeti..
Eh yıllarca tek tip insan yetiştirmeye koşullandırılmış bir doktrinin, körü körüne bir ideolojiye intisap etmiş insanlar yığınının kol gezdiği bir ülkede farklı beklentiler içerisine girmenin de bir ahmaklık olacağını biliyorum.
Geçenlerde mahut sözlük grubunda yazarlarla ilgili yazılan;entry; leri okuyordum. Çok ilginç, gülünesi bir o kadar da zeki yazarları var bu grubun.
O kadar zeki yazarlar ki, bir yazar hakkında hakaretamiz sözler sarf ederken rezil oluyorlar, battıkça batıyorlar, bir de üzerine Türkçe katliamı yapmakta beis görmüyorlar.
Bugün gazetesinin kültür devlerinden üstad Nuh Gönültaş;a hakaret ederken;avasas; ve hemen ardından gelen;johngalt; rumuzuyla yazan lümpen zırtapozları biribiriyle öyle çelişiyorlar ki böyle bir tenakuz haline ancak kargalar güler.
Avasas; namıyla maruf arkadaş, aklı sıra bize ahlak dersi veriyor, adab-ı muaşeret;ten dem vuruyor; onun bir altındaki sözlük arkadaşı;johngal; ise avasas’ın söylediklerine tezat oluşturan bir entry;le başlıyor. Çok “johngalt” söze “bok” lafzıyla girizgah yapıyor. Bu ne yaman bir çelişki, ne menem bir tenakuz halidir birader?
Kargaların bile güldüğü mezkur dilemmaya bendeniz popomla gülüyorum. Ha bu meyanda bu arkadaşlar yazım ve imla konusunda da Akşam gazetesinin genç oğlanı Oray Eğin ağabeyleri gibi oldukça maharetliler canım. Uludağ sözlük grubu gibi Türkçe katliamı yapan başka bir grup var mı interaktif ortamda çok merak ediyorum?
Yazmakla bitmiyor uludağ sözlük grubunun insanı poposuyla güldürecek marifetlerini.
Siz, hiç münderecatında mevcut kavramlarının ihtimaller üzerine yazılmış bir sözlük ya da lügat olduğuna tanık oldunuz mu? Ya da böyle bir sözlük okudunuz mu? Söz konusu olan ülke Türkiye’yse oluyor böyle şeyler..
Bakın ne diyorlar Bugün gazetesinin kültür devi Nuh Gönültaş hakkında:
“askere gitmemiş olma ihtimali yüksek ayrıca”.
Evet, kullanılan ifadeyi aynen iktibas ettim. Yahu kardeşim madem bir araya gelip bir halt işlediniz, interaktif ortamda bir sözlük oluşturdunuz, bari bihakkın yapın şu işi. Yüzünüze gözünüze bulaştırmayın, profesyonelce yapın.
Bunların ağababaları da böyleydi. işte bu sözlük grubu da onların sülbünden geliyor, kartel medyasındaki kerkenez ağababalarının kokuşmuş ve pespaye zihin haritalarından yola çıkarak bir şeyler yapmaya çalışıyorlar ama tevekkeli..
Kerkenez ağababalarından eski Hürriyet gazetesi yazarı Emin Çölaşan da “bu hükümet liradan altı sıfırı silerse eşek gibi anıracağım” diye bir kıtır atmıştı vaktiyle. Gün oldu, devran döndü; hükümet liradan altı sıfırı sildi ama bizim eski Hürriyet gazetesi yazarı Emin Çölaşan’dan ses sada yok. Peki neden söylediği sözü yuttu Emin Çölaşan? Neden olacak, bunların meşrebinde var fırdöndülük. Artık utanma ve haya damarını aldırmış oldukları için yüzleri de kızarmıyor bunların.
Ama onların “hükümet lira’dan altı sıfırı silerse eşek gibi anıracağım” lafzını unutmayan necip Türk milleti, böyle kakavanlara prim vermediğini her fırsatta gösteriyor, o üstün ferasetiyle.
Uludağ sözlük grubuna tavsiyem, öncelikle bu işe başlamak için elinize bir yazım ve imla kılavuzu alarak başlayın. Sonrasında ise iedeolojik körlüğünüzü ve dogmatik şartlanmışlığınızı da bir kenara bırakıp adamakıllı kitap okuyun, farklı kaynaklardan araştırarak ufkunuzu geliştirin, müktesebatınızı arttırın. Henüz yazar olmadınız siz, yazar olmanız için çok okumanız ve tekamül etmeniz iktiza eder.
--spoiler--
tam olarak metin budur. ancak ortada garip bir durum vardır. yazarlıktan dem vuran şahıs; özellikle uludağ sözlük yazarlarını yerden vururken kendisi üslubuna pek dikkat etmiyor. kendisi yazısında görmüyor olmalı etmiş olduğu hakaretleri. alın size birkaç tane örnek: "fırdöndülük", "kokuşmuş pespaye zihin", "Yazmakla bitmiyor uludağ sözlük grubunun insanı poposuyla güldürecek marifetlerini" vs.
insan; birisini eleştirmeden önce kendisine bakabilse ne de güzel olur değil mi yazar arkadaşlar? çok terbiyeli bir yazar olan bu beyefendi(!) ayar vermeye çalışırken güpegündüz eline yüzüne bulaştırmış. bir de üstüne bu çok biligili üstün kişilik kalkmış; tavsiyelerde bulunmuş. imla kılavuzu, ufku genişletmek gibi kavramlardan bahsetmiş. *
(bkz: provakatör lan bu)
kendisi kimdir nedir bilmem zaten merakta etmem köşe yazarlarını. türkiye de son yıllarda yazar ya da gazeteci mi yetişiyormuş? ben görmedim duymadım ona buna yutturabilirsiniz fakat çok edebiyat okumuş insan var bu ülkede onlar yemez.
daha önce hiç adını sanını duymadığım ata yalçın kişisi tarafından söylenen sözdür. amacının ise,hemen hiç duyulmamış adını bu vesileyle ve bu sözlük aracılığıyla (reklamın iyisi kötüsü olmaz) duyurmak olduğu bellidir.
"Uludağ sözlük grubuna tavsiyem, öncelikle bu işe başlamak için elinize bir yazım ve imla kılavuzu alarak başlayın. Sonrasında ise iedeolojik körlüğünüzü ve dogmatik şartlanmışlığınızı da bir kenara bırakıp adamakıllı kitap okuyun."
bu zavallı, bülent ersoy gibi cümleler kurunca "yazar" olduğunu zannediyor.
eline bir sözlük alıyor galiba güzide yazılarını yazarken. belki de ondan haftada bir anca yazı yazıyordur. emeğe saygı arkadaşları şu kelimelere bir bakın;
tekamül, iktiza, müktesebat, iktibas, münderecat, intisap, tasallut...
yazının sonunda yontulamaz aklıyla siyaset yapması yerine "ablanız kurban olsun size" demesini beklerdim.
edit: evet kendisi bu sözlükte yazıyormuş belli oldu. ya da birisi hakkaten gerizekalı...
--spoiler--
Uludağ sözlük grubuna tavsiyem, öncelikle bu işe başlamak için elinize bir yazım ve imla kılavuzu alarak başlayın. Sonrasında ise iedeolojik körlüğünüzü ve dogmatik şartlanmışlığınızı da bir kenara bırakıp adamakıllı kitap okuyun, farklı kaynaklardan araştırarak ufkunuzu geliştirin, müktesebatınızı arttırın. Henüz yazar olmadınız siz, yazar olmanız için çok okumanız ve tekamül etmeniz iktiza eder.
--spoiler--
yazan! burada tüm sözlük ahalisine seslenmiş. daha doğrusu böyle bir gaflette bulunmuş. şaşaalı kelimeler kullanmak yerine sözlüğün subjektif fikirlere dayalı bir yapıya sahip olduğunu öğrenseydi daha iyi olurdu. böylece bütün sözlüğe saldırmak yerine, beğenmediği yazıları eleştirirdi.
buradan yazarın uludağ sözlüğe saldırarak belki de prim yapmaya çalıştığını anlıyoruz ve devam ediyoruz. efendim bu ismini ilk defa duyduğum kara şövalye (muhtemelen ata yalçın mahlas) bize yazım ve imla klavuzunun yanında sabah akşam birer doz kitap tavsiye etmiş. ufkumuzun genişlemesi babında..
ancak bu tedavi sonucunda;
"Yıllar geçtikçe interaktif enformasyonun tekamül etmesiyle birlikte, sanal ortamda zuhur eden parazit sitelerinde de belirgin bir artış başladı"
gibi yarı ingilizce yarı arapça, anında değil, düşünerek, farklı kelimeler kullanmış olmak için cümle kuracaksam ve araştırmadan yazan bir yazar! olacaksam, ben almıyım...
gururla içinde bulunduğum gruptur efendim. ağababamız emin çölaşan olursa da tadından yenmez.
ha tabi bunu söyleyenin ağababalarına da bir göz atmak lazım. üç kuruşa 5 takla atan, patronların yanında dura dura onların o kargaların bile gülmeyeceği esprilerini jet sosyete ortamlarında matah birşeymiş gibi anlatan yazarları ağababası olarak kabullenmektense emin çölaşan gibi usta bir adamı seve seve izlerim.
kargaları güldüreyim derken başkalarını kıçıyla kendisine güldüren laf ebesi blog-haber yazarlarına selamlar.
Ya da ismini duyurmaya çalışıyor. Bizleri kullanarak.
Burdan Ata Yalçın'a tavsiyem; Hepimizi harcama, sadece bir yazarımızla manşetlerin karşısına geç yeter. Ünlü olmak için sözlükleri karıştırıp, afilli kelimeler bulmak için kasmaya gerek yok.
--spoiler--
Bunlardan biri de kendilerini sözlük yazarı olarak tesmiye eden lümpen makulesi “uludağ sözlük”grubu..
Kendi meşreplerine göre insanları yaftalamak, tahkir etmek bunların başat marifeti..
--spoiler--
kendisiyle çelişen bir makale. lümpenlikle suçlamak, yaftalamak değilse merak ediyorum kaçımızın sofrasına oturdu mükemmel eserin sahibi?
nuh gönültaş'ı üstad edinmiş bir kimsece istifra edilmiş olması çok da şaşırtmadı beni bu temel fıkrasının.
müşarünileyh, şuncağız yazıda azami surette ne kadar çelişkiye düşülebilir ve "cehalet ehli" olmak ne demektir, mezkur bahisler üzerine hakkıyla ehl-i ilm kılıyor bizleri sağolsun. eeeh osmanlıcadan tiksindirdin.
geçelim ata yalçın kardeşimizle müzakere eylemeye, yıkmaya perdeyi eylemeye viran, varın sahibine haber verin heman!(işten atsın deyu)
şimdi efendim, atacığıma öncelikli tavsiyem şu ki: bir insan evladı; bir gruba, zümreye, kitaba, makaleye ya da kişiye -düşünsel temelde- bir saldırı düzenlemeyi düşündüğü vakit, ilgili hedefle alakalı bilgisini, donanımını tartmalı, argüman ve donelerini kendiyle çelişmeyecek ya da çelişik olmasa dahi suizan ile hareket edip boka batmayacak şekilde teşkil etmeli ki böyle ağzına ağzına zumzuğu çarpmasınlar.
birincisi uludağ sözlük üzerinden "sözlük olgusu"na atıfta bulunmamız gerekirse, bu interaktif yapıların homojen, hadi senin öykündüğün üslup ile icra edelim, "mütecanis" olmadığının farkında değilsin. birader, bu kadar adam manyak mı bir mahlas ile erdoğan'a giydirecek öbür mahlası ile övüp baş tacı edecek? toplanıp ortak kararlar alınarak mı bu entrylerin zuhur ettirildiğini sanıyorsun? adı geçen interaktif yapının var olma sebebi ve süreğenliğini sağlayacak başat olgunun "çok seslilik" olduğunu düşünemeyecek, bilmeyecek kadar meczup olduğunu düşünmek istemesem dahi en baba puntolarla yazıp post-it gibi çakmaktasın alıncağızımıza. anlamadıysan özetleyeyim, dolaylı yoldan sana cahil ve meczup diyorum.
"Eh yıllarca tek tip insan yetiştirmeye koşullandırılmış bir doktrinin..." diyerek sinsice atıfta bulunduğun cumhuriyetin kuruluş ideolojisiyle alakalı söylemlerin ise "kemalizm" ya da "atatürkçülük" adı altında yalnızca bir "posa" bırakılmış; gazi'nin salt kahraman, yiğit ve yakışıklı; kısacası kişisel ve seküler özelliklerinin önplana alındığı, ideolojik ve inkişaf ettirilebilir temelinin görmezden gelinmesinin sağlandığı, sözde düşmanlık beslediğiniz emperyalizmin basit bir maşası olan 12 eylül darbecilerinin dayattığı orta okul tarih kitabı atatürkçülüğü olduğunun farkında olmaman yoluyla acı bir ironiye tekabül ederken, adı geçen darbenin sen ve senin gibi kolpa milliyetçi/muhafazakar kadro ve anlayışları yücelttiği/muktedir kıldığının ve yine ne acı ki senin, hitap ettiğin kitlenin aynı darbenin ekmeğini yediğinin farkında olmayacak kadar da acınacak haldesin bebeğim.
ilgili yazının sahibi sevgili ata yalçın'ın yazınsal üslubu da bende hayret uyandırdı açıkçası. bakınız, şahsen sosyolojik ve tarihsel birikimlerin meydana getirdiği doğu ve batı ayrımının halklar/kitleler bağlamında iki taraftan da bir şeyler götürdüğünün, mamafih iki tarafta da kendine özgü artılar doğurduğuna inanan, hal böyleyken düşünsel dünyamda da toplumların siyasi, ideolojik, iktisadi ve iptidai şekillenmelerinde de bu artıların hakkıyla sindirilmesi taraftarı olmuşumdur. bunu ben, "doğulu gibi düşünüp, batılı gibi icra etmek" olarak tanımlıyorum. son tahlilde ata yalçın da gerçekten bir doğu-batı sentezi oluşturmuş, fakat tam tersinden: "batılı gibi düşünüp, doğulu gibi icra etmek"
"batılı gibi düşünüp, doğulu gibi icra etmek" kavramını kısaca açalım. batının; tepeden bakan, despot temayülü bariz bir "aydınlık", oryantalist ve kerameti kendinden menkul elitist/entelektüel bakış açısıyla düşünmeye çalışırken, doğulu gibi gözü kapalı, hırslı ve saldırgan bir üslup belirliyor, bu şekilde yazıyor. bu da balolarda birbirlerinin ayağına basarak vals eden, ismet inönü yaratımı dağlı entelijansiya görünümü veriyor yalnızca, maalesef ve ne yazık ki.
ayrıca sevgili kardeşimiz yazısında ona buna götüyle güldüğünü ifade ediyor. çok ilginç, arkadaşımız belli ki götünü sıçmak dışında her işte kullanıyor, götüyle gülüyor, götüyle yazıyor, götüyle anlıyor, götüyle vesaire vesaire...
velhasılı kelam, uludağ sözlük'ü homojen bir yapı olarak görüp dolaylısıyla istisnasız ben dahil her yazarını lümpenlikle suçlayan dostumuza entelektüel olmanın şartlarını bizzat öğreteceğimin garantisini verir, tam da zemininde bulunup arsızca dem vurduğu dogmatik şartlanmışlığa dair thomas aquinas'ın "timeo hominem unius libri/tek kitabı olan kimseden korkarım" sözünü hatırlatır, hücre çeperlerinden öperim.
bi' bok bilmeden tamamen duyumlar üzerine yazarken bir referans, kaynak, vs. gereği bile duymayan yazarlardır.
"kendilerini kargalar gülmek için okuyor" demek karga gibi bir hayvanata büyük hakaret olur, zira onların sosyal zekâsına hürtmet etmek gerekir.
şimdi bu adamın dediği pek çok şey eleştirilebilir, ama bazı şeyleri de görmek lâzım. "koskoca sözlüğü 'mütecanis' algılama" diye eleştirirken adamı, çıkıp bütün yazısını sadece karalamak için yazdığını varsaymak abukluk değildir de nedir?
zor mu anlatılanı anlamak kardeşler, analar, bacılar... [bu noktada kendimi kaybettim.]
görüyorum ki bu sözlükte sistematik şekilde birileri hakkında kaynak belirtme gereği duymadan yorum yapılıyor. yok şu şöyle, yok bu böyle. "nasıl oluyor, neye dayanarak bunu diyorsun" dediğinde, ki sözlük yazarıysa bu arkadaş dememize gerek olmamalı zaten, "kaynak kıçım" diyor.
kardeş, kıçını nereye kaynak yaptığın beni ilgilendirmez ama o güzide kıçının "her insan hakkında 'lobuna göre' hacet neşretmemesi gerektiğini" öğrenmesi gerekir. yanlış mıyım?
içimden böyle başlamak geldi. kargalar biraz daha gülsünler istedim. adamın yazdıklarının bu kadar patırtı koparması yazısının içeriğiyle değil bir internet gastesinde yer almasıyla ilişkili. yoksa sözlük içinden de bir çok insanın belirttiği noktalara dikkat çekmiş. ulusözlükte ata gibi yazılar yazan yüzlerce yazar var. tek farkları bir internet gastesinde değil de bir sözlükte yazıyor olmaları. diğer taraftan burası denildiği gibi etkileşimli bir sözlük. burada yazılan her şeyin doğru olmadığı zaten baştan kabul edilmiş. sözlüğü takip edenler bunun bilincindeler. işine gelenler okuyor işine gelmeyenler de okumuyor. olay bu kadar basit. alan memnun satan memnun bir ata memnun değil. onun için de yapabilecek bir şeyimiz yok. kusura bakmasın.
lakin arkadaş, türkçenin kullanımı konusunda söylediklerine katılmaktan kendimi alamıyorum. sözlüğe entry girerken hem okuyanlara bir şeyler katmaya hem de kendimizi geliştirmeye uğraşıyoruz. bu uğraş içinde türkçeyi daha dikkatli kullanıp yazma yetimizi geliştirmeyi hedeflesek, hayat bayram olsa, ananem bana bu yaz eli yüzü düzgün bi kız bulsa, beşiktaş şampiyon olsa, tüpçü iflas edip bizim mahallenin tüpçüsü olsa, teheey ki tehey.
okuduktan sonraki çıkarsamaların aşağıda özetlendiği, genel olarak uludağ sözlük'te yazanlarla ilgili bir yazı başlığı..
çıkarsama 1- uludağ sözlük'te yazıya koyulmadan önce elde bulundurulması gereken şey, yazım ve imla kılavuzudur (ki, "yazım ve imla kılavuzu" diye bir şey yoktur "yazım" ve "imla" aynı anlama geldiklerinden.. hadi biz onu düzeltelim "yazım kuralları kılavuzu" veya "imla kılavuzu" olarak)..
şahsın günümüz türkçesine tez zamanda intikali, salah bulması açısından elzem görünmektedir..
ya da hiç değilse umuyoruz ki ("bok" gibi tu kaka sözcükleri kullanmadığına neredeyse emin olduğumuzu farz ederek, af buyurun), günlük hayatında yazdığı gibi konuşmuyordur (gene kendi salahı açısından)..