bugün

Gelişmelerde de görüleceği gibi yeni bir kampanyadır.Sanırım çernobil olayı ile ilgili bir kampanya.
sloganı "karadeniz kanserden oluyor durdurun!" kampanyanın adı ise "karadeniz karamasın."
(bkz: karadeniz kararmasin)
trabzon da halen devam etmekte olduğum öğrenciliğim sebebiyle daha yakından görebildiğim durum. köylerde her ailede kanser vakaları görülmekte...
zamanında : "efenim çaylarda radyasyon yoktur bakın içiyorum" şeklinde beyanatlar veren zihniyete selam olsun burdan...
ayrıca aynı zihniyet için; (bkz: türkiye de küresel ısınma yoktur)
karadenizin kaderi değildi kanser. yüzüne bile bakmaya kıyamacağınız gencecik insanlar küçücük çocuklar kütür kütür kanserden ölüyor. ölümlerin % 60 kanserden gerçekleşiyor örneğin zonguldak, örneğin samsun bir bilim adamı o sıralar şöyle demişti " 10- 15 yıl sonra oradaki insanlar tavuk gibi ölecek" evet tavuk gibi ölüyorlar. avrupa insan hakları mahkemesinin yolunu gözleyen binlerce vakka var.
dilekçe verdiğim kampanyadir.
karadeniz ölürken kaderine razı edilmişken durmadılar sinop'a nükleer santral kuracaklarmış hem de en güzel yerine geçen yıl sinop'ta 29 nisan da çok güzel bir eylem oldu . oradaydım isyan etmemek elde değil. ılgaz ormanlarının içinde bilmem kaç yıldır dandik bir kulübede saklanan onlarca varil... eylemde 4 yaşında kanserden her yeri dökülmeye başlamış bir çoçuğu çıkardılar sahneye, fonda da kazım koyuncunun müzikleri kopmamak mümkün değil.
Olay yıllarca kamuoyundan saklandı bu olayı gündemde tutmak hepimizin görevidir.

Çernobil nükleer santrali, 1972 yılında bir Demir Perde Ülkesi olan Sovyetler Birliğindeki (Bugünkü adıyla Ukrayna) Kiev kentinin 140 km kuzeyine kuruldu. Santral her biri 1000 megavat (mW) gücünde dört reaktörden oluşuyordu. 25 nisan 1986'da santralin dört numaralı reaktörü rutin bakım için kapatıldı.Santalde görevli mühendisler bu arayı değerlendirerek, reaktörün güvenliğini artırmak için elektrik kesilmesi ile özel bir deney yapmak istedi.

Aynı gün reaktörün gücü yarıya düşürüldü. Ardından güvenlik testini 'yüzyılın nükleer faciası'na dönüştüren adım atıldı: Test sırasında reaktörün güvenlik sistemlerinin devreye girmemesi için 'acil durum soğutma sistemi' bilinçli olarak devre dışı bırakıldı. 26 nisan günü saat 01.00'i biraz geçe deneyin son hazırlıkları tamamlandı. Reaktör gücünün sadece yüzde 7'siyle çalıştırılmaya başladı. Oysa, Çernobil gibi 'RBMKtipi grafitgaz reaktörleri'nin düşük güçte çalışmasının yarattığı sakıncalar biliniyordu. işletme talimatlarının dışına çıkılan ve güvenlik yönünden sakıncalı olan bir takım teknik işlemlerin ardından 'devam' kararı alındı.

Ancak deneyin başlamasından kısa bir süre sonra dolaşım pompaları ve reaktör soğutma sistemi yavaşladı. Yakıt kanallarında ani ısı yükselmesi görüldü ve reaktör denetimden çıktı. Gücün kontrolsüz yükselişi sonucu yakıtlar aşırı ısındı, yakıt zarfı eridi, sıcak parçalar suyla temas ederek buhar patlamasına neden oldu. Bu kez reaktörün durdurulması için bütün denetim çubukları devreye sokuldu ama artık çok geçti. Bu sırada reaktörün gücü 4 saniye içinde nominal değerin 100 katına ulaştı. 3 saniyede reaktör gücü yüzde 7'den, yüzde 50'ye çıktı.

Deneyin amacı tam olarak, reaktörün çalışması ansızın durduğunda buhar türbinlerinin ne kadar süre çalışmayı sürdüreceklerini ve böylece ne kadar süre acil güvenlik sistemine güç sağlayabileceklerini görmekti.

26 nisan 1986 saat 01.24 Çernobil nükleer santrali 4 numaralı reaktöründe meydana gelen patlama 160 bin metrekare'lik bir alana nükleer madde yayılmasına sebep olmuştur. Uzmanlara göre bu facianın etkilerinin ortadan kalkması için 48 bin yıl geçmesi gerekmekte olduğunu beyan etmekteler .

konuyla ilgili olarak en buyuk destegi uzun zamandan beri sanatci volkan konak vermektedir. çernobil faciası nın karadeniz bölgesi insanlarinda yarattigi bu saglik sorununa dikkat cekebilmek icin yayına katıldıgı hemen hemen bütün tv programlarinda ve yaptigi özel röportajlarda dile getirmistir. kendiside bu faciadan fazlasiyla nasibini almistir. sevdiklerinden ve ailesinden babasi dahil sekiz kisi bu amansiz hastaliktan vefat etmistir. sesini biraz daha fazla duyurabilmek icin yazmis oldugu cerrahpaşa adli parca doktorlara hakaret iceriyor gerekcesi ile sansüre takildi (rtük. şarkının yasagını rtük bir sene sonra kaldirdi.

Dünya sağlık Örgütü'nün açıkladığı raporlara göre Çernobil'de yaşanan kazanın etkisinin Hiroşima ve Nagasakiye atılan atom bombasından 200 kat daha fazla etkili olduğunu belirtmiştir. Çernobilin faturasını bugün Karadenizlinin hayatıyla ödediğine dikkati çeken sanatçı. bir söyleşisinde şöyle konusmustur: Bilim adamları radyasyonun insanlar üzerindeki etkilerinin aradan 5-10 yıl sonra ortaya çıkacağını belirtmişlerdi. yıllar önce söylenenler gerçek oldu. bugün Karadeniz'de her yıl yüzlerce insan kanserden hayatını kaybetmektedir. istanbul,Ankara ve bölge Hastanelerinin onkoloji servisleri büyük bölümü Karadeniz'li kanser hastaları ile dolup taşıyor. Kanser kabusu Karadenizin Trabzon,Rize ve Samsun da çocukların üzerine kabus gibi çökmüş durumdadır.

Çernobil santralının patlamasından sonraki ilk aylarda, Türk Yetkilileri, bilimsel veri ya da araştırma sonuçlarının resmen açıklanmasını yasakladı. Herhangi bir resmi açıklama yapmasına izin verilen tek kişi Endüstri ve Ticaret Bakanı H.Cahit Aral’dı. Üniversiteler ve diğer bilimsel kurumlar, resmi emirlerle bu konu üzerinde çalışmaktan caydırıldı.

Yetkililerin kar yönelimli ticari yaklaşımının insan sağlığı ve çevreye ilişkin herhangi bir kaygıyı bastırdığı açıkça ortadadır. Yetkililerin baş kaygısı, çay ve fındık satışları ve ihracatıydı. 1993-8217 te Türkiye Büyük Millet Meclisi ;nde bir soruşturma açılması tartışıldı, fakat bu hiçbir zaman gerçekleştirilmedi.
Kazanın ardından Doğu Karadeniz'de kanser vakaları artış gösterdi.volkan konakın iki yıl üzerine çalıştığı 5 bin sayfalık araştırma raporuna göre ise durum vahimdi. Karadenizli sanatçı arkadaşı Kazım Koyuncunun da genç yaşta kanserden vefat etmesi üzerine tamamen bu olaya odaklanan Konak, elindeki 5 bin kişinin ölüm raporuyla Çernobil ilişkisini ispatladıklarını ileri sürmüştür. Ancak uzmanlar, kanser vakalarının kazayla ilgili olup olmadığının bilinmediğini vurgulamişlardir. Bölgede yayılan radyasyon nedeniyle kanser vakalarının artacağı öngörülmüştü. gel gelelim bizim yetkililer bu olayla ilgili bir adim atmis degil ve böyle birseyin olmadigini söylemisler hemde defalarca. yetkililerimizin agzindan cikan laflar tüyler ürpertici olmustur olayin ciddiyeti hic bir zaman düsünülmemistir.. resmi ağızlardan yapılan biraz radyasyon iyidir, radyasyonlu çay daha lezzetli olur türü açıklamalar, devleti konunun ciddiyetini kavrayamamak ve halkı yanlış bilgilendirmek suçlamalarıyla karşı karşıya bırakmıştır.

(bkz: helal olsun helal)
kesinlikle kanserden ölüm oranının normalin çok üzerinde olduğu bölgedeki cernobil faciasının sonucu olan duruma karşı gösterilen tepki ve desteklenesi kampanyadır.

kişisel gözlemlerim de karadenizde o yıllarda sakat doğumların fazlaca olduğu ve son yıllarda kanser sebebiyle ölümlerin ciddi artış gösterdiği yolundadır.
ilgililerin çayı höpürdeterek içmesiyle çözülmüyor yazık ki...
JAPON BALIKÇISI

Denizde bir bulutun öldürdüğü
Japon balıkçısı genç bir adamdı.
Dostlarından dinledim bu türküyü
Pasifik'te sapsarı bir akşamdı.

Balık tuttuk yiyen ölür.
Elimize değen ölür.
Bu gemi bir kara tabut,
lumbarından giren ölür.

Balık tuttuk yiyen ölür,
birden değil, ağır ağır,
etleri çürür, dağılır.
Balık tuttuk yiyen ölür.

Elimize değen ölür.
Tuzla, güneşle yıkanan
bu vefalı, bu çalışkan
elimize değen ölür.
Birden değil, ağır ağır,
etleri çürür, dağılır.
Elimize değen ölür...

Badem gözlüm, beni unut.
Bu gemi bir kara tabut,
lumbarından giren ölür.
Üstümüzden geçti bulut.

Badem gözlüm beni unut.
Boynuma sarılma, gülüm,
benden sana geçer ölüm.
Badem gözlüm beni unut.

Bu gemi bir kara tabut.
Badem gözlüm beni unut.
Çürük yumurtadan çürük,
benden yapacağın çocuk.
Bu gemi bir kara tabut.
Bu deniz bir ölü deniz.
insanlar ey, nerdesiniz?
Nerdesiniz?

nazım hikmet
bağımsız araştırmalara (tübitak ve iü cerrahpaşa tıp, ayrıca sağlık bakanlığı) göre karadeniz bölgesinde kanser oranı türkiye ortalamasının üzerinde olmadığı için katılmayacağım kampanya.

http://www.turkcancer.org/news.php?id=92

--spoiler--

Sağlık Bakanlığı'nın Karadeniz Bölgesi'nde iki yıldır yürüttüğü “Kanser ve Kanser Risk Faktörleri Araştırması” tamamlandı
-------------------------------------

Sağlık Bakanlığı'nın Karadeniz Bölgesi'nde iki yıldır yürüttüğü “Kanser ve Kanser Risk Faktörleri Araştırması” tamamlandı. Araştırmanın sonucunda bölgedeki kanser vakalarıyla Çernobil nükleer faciasının doğrudan bağlantısı olmadığı ortaya çıktı. Çernobil Nükleer Santralı kazasından etkilendiği düşünülen bölgelerin kanser hastalığı yönünden son durumunu ortaya koymak amacıyla yürütülen “Karadeniz Bölgesi Kanser ve Kanser Risk Faktörleri Araştırması” sonuçlandı. Sonuçları, Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın da katıldığı bir toplantıyla duyurulan araştırma, 4 aşamalı olarak gerçekleştirildi.

Ulusal Kanser Danışma Kurulu ve çeşitli üniversitelerin katkılarıyla yürütülen ve 2 yıl süren araştırmanın sonuçlarına göre kanser, Karadeniz ve Edirne'de diğer bölgelerden farklı bir artış göstermedi.

Araştırmada, 1986 yılında kazanın ardından Trakya ve Doğu Karadeniz bölgelerinde yaşayanların aldığı radyasyon dozunun 59 milirem, diğer yörelerde yaşayanlarda ölçülen radyasyon dozunun ise 50 milirem olarak hesaplandığı, bu dozun bir akciğer grafisinde alınan doza eşdeğer olduğu kaydedildi.

Trabzon ilinde görülen kanser vakalarının yerleşim yerlerine göre dağılımı dikkate alındığında kadınlarda yüzde 18 ile meme kanseri, erkeklerde ise yüzde 27.4 ile akciğer-bronş kanseri ilk sırada yer aldı. Edirne'de ise erkeklerde yüzde 37.4 ile akciğer, kadınlarda ise yüzde 22.9 oranıyla meme kanseri vakalarına rastlandı.

==HANE HALKI ÇALIŞMASI==
Araştırmanın önemli aşamalarından birini ise hane halkı kanser yükü ve farkındalığı araştırması oluşturdu. Bu kapsamda uzmanlar, 20 bin hanede yaklaşık 70 bin kişiye ulaştı. Risk altındaki Edirne ve Rize illerinden toplanan veriler Isparta ilinden elde edilenlerle karşılaştırıldı. Araştırma sonuçları, Edirne ve Rize illerindeki kanser sıklığında Isparta iline oranla fazlalık olmadığını ortaya koydu. Ayrıca Edirne ve Rize'de yaşayan vatandaşların kansere ilişkin bilgilerinin, Isparta ilindeki vatandaşlara oranla daha fazla olduğu da belirlendi.

1986-1995 yılları arasında Edirne ve Rize'de 93, Isparta'da 33, 1996-2005 yılları arasında ise Edirne ve Rize'de 425, Isparta'da 252 kanserli hasta belirlendiğinin kaydedildiği araştırmada, hastaların büyük bölümünün sigara kullanan kişiler olduğu kaydedildi. Ayrıca vatandaşların büyük bölümünün kanserle ilgili bilgiyi televizyonlardan edindiği de elde edilen sonuçlar arasında yer aldı.

==MOLEKÜLER GENETiK ARAŞTIRMASI==
Moleküler genetik araştırması kapsamında ise radyasyona maruz kalan Karadeniz bölgesinde ortaya çıkan tiroid kanser örnekleri ile radyasyondan etkilenmediği varsayılan bölgelerde ortaya çıkan tiroid kanser örneklerinde DNA mutasyonları karşılaştırıldı. Aşırı radyasyona maruz kalanlarda tiroid kanseri riskinin arttığının hatırlatıldığı araştırmada, “Elde edilen sonuçlara göre, radyasyona maruz kalan bölgelerdeki tiroid kanserlerinde, radyasyon etiyolojisini işaret eden DNA mutasyon bulgularına rastlanmamıştır” denildi.

Araştırma kapsamında kanser tanısı konulan hastalardan alınan kan örnekleri de incelendi. Karadeniz bölgesinden 58 kişinin kanında kromozom analizi yapıldı. Elde edilen veriler doğrultusunda son 2-3 yıl içinde tıbbi amaçlı olanlar dışında, kromozom hasarlarında radyasyona maruz kalınma etkisine rastlanmadı.

==ÇERNOBiL ETKiSiYLE KANSER ARASINDAKi iLiŞKi==
Elde edilen verilerin, Karadeniz bölgesinde, Çernobil kazasının etkisiyle kanser arasında bir ilişki olmadığının bilimsel olarak ortaya koyduğunun vurgulandığı araştırmada, kanserle mücadele yöntemleri hakkında da bilgi verildi.

Akdağ, “asıl Çernobil vatandaşın cebinde. Sigara, alkol tüketimi ve yüksek kalorili yiyecekler kanserin asıl nedenleri” dedi.
Toplumun bilinçlenmesinin ön koşul olduğunun kaydedildiği araştırmada, kanserin önlenmesi için sigara ve alkol kullanılmaması, diyet ve katkı maddelerine dikkat edilmesi, gerekli olmadıkça ilaç kullanımı ve radyolojik tetkiklerden kaçınılması, kimyasal maddeler veradyasyondan korunulması önerildi.

Araştırma sigarayla ilgili kanserlerde ciddi artış yaşandığını da ortaya koydu. Dünya erişkin nüfusunun 3'de 1'inin sigara içtiğine, her10 ölümden birinin sigaradan olduğuna işaret edilen araştırmada, Türkiye'de ise erkeklerin yüzde 60'ının kadınların ise yüzde 5-10'unun sigara içtiğine dikkat çekildi. Ayrıca, akciğer kanserli olguların yüzde 90'ının ise sigara içen kişiler olduğu vurgulandı.
--spoiler--
http://avemare.tripod.com/greenpeace.html#Greenpeace
Sanki nukleer santrali ulkenizde yapmazsaniz sinirlarinizdan iceride girmez mantaliteli canim turkiyemin Shernobil Faciasindan beri guzel karadenizimin guzel insanini sinsice olduren durum.
http://img340.imageshack....5dsc073031kc4004bgjn8.jpg

(bkz: çarşı)
(bkz: çernobil)
trabzonda uzun sokakta ki bir eczanede gördüğüm şu cümleyi hatırlayan başlık.

"trabzondaki kanser vakalarının sebebi çernobil değil, bilakis trabzonspordur."
cahit aral'ın içtiği çay ile başlayan trajedinin sloganıdır.

http://www.fotoajans.com/turk_unlu/c/cahit_aral.jpg
(bkz: kanserden olmesin karadeniz yeter ulan)