iskenderun'la arsuz arasında kalan genellikle yazlık sitelerinin bulunduğu, köylerinde ise alevilerin çoğunlukta olduğu, minibüs diyalogları aşmış olan yerdir.
yunanistan'ın, işgal günlerinde verdiği zarara karşılık, yunanistan tarafından savaş tazminatı olarak Türkiye'ye verilmiş, edirne'ye bağlı küçük, şirin bir ilçemiz.
şarkının mayasında, sezen aksu-levent yüksel birlikteliği olsa da, keyboardları onno tunç çıkışlı olan, gitarlarını büyük türk gitarist erdem sökmen'in çaldığı, levent yüksel'in tek başına söylediği yerlerde, şarkının da tavan yaptığı, gece tek başına dinlenildiğinde, tahribatı yüksek bomba etkisi yapabilen, bir kaç damla gözyaşının, karaağaç gölgesi'nde dinlenilmesinin farz olduğu süper ötesi şarkı..
karaağaç yani edirnede bulunan karaağaç edirnenin bir mahallesidir... bir tarafta sınır ve diğer tarafta nehirden dolayı genişleme imkanı yoktur... geçen yüzyıl ve daha eskiden kalma ahşap binalarla doludur... eski adı maraş'tır... 2. dünya savaşında alman savaş uçakları şu an yunan sınırında bulunan köprüye kadar gelmişler, köprünün şu an yunan tarafında kalan kısmını bombalayıp dönmüşlerdir... lozan konferansı esnasında ingilterenin el koyması üzerine inönü gemilerden vazgeçerim karaağaçtan vazgeçmem diyerek değerini belirtmiştir... sakin bir sayfiye yeri görünümündeki bu mahalle özellikle hafta sonları edirnelilerin akınına uğrar... atatürk'ün zaman zaman gizlice gelerek dinlendiği iddia edilen yerdir... lozan cafe önerilir...
Ayriyetten Balıkesir ilinin Burhaniye ilçesine bağlı şirin bir beldemizdir. Sahilinde ünlü Artur tatil sitesine ev sahipliği yapar, Ayvalığa gelmeden 20 km önce, Burhaniyeden 10 km sonradır
aile atının soyundan indim karaağaçlar altında
biliyorum beni bekleyen hiçbir şey yok
rüzgarın derin mezarlığında ürperen
soluk bakışlı bir ay,sessizliğimi oluşturan
o derin,o siyah boşluktan başka
ne çılgınlık için gürültülü gösterilere adandım
ne davranışlarımın imlasında
uyuşmuş kalmış itirafları coşturmayı düşünüyorum
hüznümün arkadaşlığına kaldım karaağaçlar altında
orda doğup,orda ölmek istenilebilecek,sokaklarında her daim türkçe ve yunanca'nın yanyana kardeşçe konuşulabildiği, romanlarının özgürce,gönüllerince davulzurna çalıp oynayabildiği,içinden koskocaman bir nehir geçen, yemyeşilsöğüt ve çınarağaçlarıyla uzanan huzur dolu bir yolun sonunda ulaşılabilecek, köşedeki kır kahvesinde içilen çaylarının hiç bir şeye değişilemeyeceği, tren istasyonunda hiç bir zaman gelmeyecek bir şeyleri istediğiniz kadar bekleyebileceğiniz,canınız çektiğinde herhangi bir tarladan gidip domates toplayabileceğiniz ve bunun çalmak sayılmadığı, her mevsimi ayrı güzel yaşayan, her anı yaşayan, aslında göründüğü kadar küçük olmayan kasaba ayarında mahalle... * * * *
(soz muzik; sezen aksu)
levent yuksel in seslendirdigi bir sarkidir. sozleri;
yar gidiyor musun
gitme
icimde bir korku var
biliyor musun
boyle baslar ayrılıklar
gel biraz
kokunu bırak
baharımı al
soguktur oralar
aglıyor musun
aglama hayırlara ugurlar
gurbete giden doner mi donmez mi belli degil bilirim...
ben bir karaagac golgesi buldum cebimde umitlerim..