palyaço hayatından bir hikaye anlatıyor.
beklemek ile ilgili. hikaye bitiyor.
adama defocus girerek, arkada bulunan duvarı net alan derinliğine alıyor.
ve paa paaam. ne çıksa beğenirsiniz.
' o gemi bir gün gelecek '
hahahahaahsiktir ya.
bırakın artık bu at, gemi muhabbetlerini.
dizide tuttu, mantığı vardı en azından.
ama be kardeşim ardından, bir deste projede aynı mantığa hükmetmek nedir allah aşkına.
sonra türk sineması blablalblablalblbla.
ama ticari kaygı blablablablalba.
yav he he. blablabla.
Aceleye gelmiş, klasik burak aksak marematiğinde olan yani absürd dram ve olaylar olaylar şeklinde ilerleyen lakin mantık hataları barındıran anlın esprileri ile güldüren ama bu komikliği filme yansıtamamış vasat film.
erdal bakkal'ın iş görüşmesindeki yanıtları ve dizlerinin kilitlendiği sahne ile kahkaha attıran, bunun dışında özellikle ilk bölümde gelişme aşamasında sıkan film. Aynı olay örgüsü bayıyor. ilginç bir karakterle karşılaşılır, arabaya bineceği bellidir ve abuk olaylar yaşanacaktır. iyi ki mısır almışım, oyalandım. ikinci bölümü keyifli ama. beklemediğiniz şeyler olmaya başlıyor.
arabaya en son binen takım elbiseli karakteri pek sevmedim. leyla ile mecnun'un o bölümlerini de seyretmedim zaten, çirkinleştiği bölümler.
he ama yok artık filminin yanında çok komik kaldı, ikisinden birini seçecekseniz buna gidin. öbürüne vereceğiniz paraya yazık.
önceki film(bana masal anlatma) ile kıyaslandığında teknik olarak bir adım önde, mizah olarak bir adım geride olan film(kıyaslamadan duramıyoruz).
çok hızlı üretilen filmdir aynı zamanda: haziran ortasında çekimlere başlanmış, üç ay sonra vizyona girmiştir. belli ki büyük prodüksiyonlar için henüz değil demişler, o tarz işleri riskli bulmuşlar.
burak aksak eserlerinde genelde olan komedi/dram arasındaki hızlı geçişler aynı şekilde devam ediyor. oyuncu kadrosu iyi.
kadroda ismi gişeye tek başına yetecek kimse yok, o nedenle boxoffice'te ilk kırkta anca yer bulabilir kendine.
