kapıcı

entry30 galeri2
    5.
  1. kapı kapı dolaşarak, siğpariş alan, çöp toplayan bir insan olmasından mütevellit adı kapıcı kalmış kişidir.
    0 ...
  2. 4.
  3. 3.
  4. Rıza Çalımbay'ın babası kapıcıymış, nefes kesen o müthiş maçta Fenerli bazı lumpenler de, sanki kendi babaları Kraliçe Elizabeth'in kocası Prens Philip'in sol taşağıymış gibi pankart açmışlar: 'Rıza Efendi! iki ekmek bir süt!'

    Rıza kardeşimiz 'ben fakirlik içinde büyüdüm, evet babam kapıcıydı, bunu da hiç gizlemedim' dedi ve ayıp 'bazı kendini bilmez' seyircilere yapıştı kaldı.

    Biz de iki ders çıkardık. Bir: Kapıcı hala fakir sayılıyor. iki: Kapıcılık hala bir 'aşağılama' unsuru olarak algılanıyor.

    Kapıcılık müessesesi, yani 'apartman kapıcılığı' dediğimiz sosyolojik gerçek, özellikle altmışlı yıllarda 'müstakil evden apartman hayatına geçmeye ve buna uyum sağlamaya çalışan' şehirliler yüzünden doğdu. Babadan kalma, çoğu bahçeli, tek katlı iki katlı, çoğu ahşap ya da 'yarı kagir' ama hepsi artık kararmış, kağşamış eski evler 'müteahhide verilmiş', karşılığında birinde kendin oturacağın ötekileri de ya satacağın ya kiraya vereceğin daireler alınmıştı.

    Ancak şehirlimiz 'kendi işini kendi görmeyi' sevmediği için, gitgide hızlanan köylü göçü de 'kapıcılık' şeklinde bir kurum çıkardı ortaya.

    Oysa batıda kapıcı yani 'concierge' alışverişe bakmaz. Görevi eve girip çıkanı kollamaktır. Bu o kadar böyledir ki, Viyana'da kendi evine gece belli bir saatten sonra döndüğünde bile kapıcıya sokak kapısını açtırmak için küçük bir rüşvet verme geleneği vardır!

    Bizde, genellikle Sivas'tan gelen köylü apartmanın en dibinde, aslında 'sığınak' olması gereken ve projede de öyle gösterilen en kötü, en küçük, en havasız dairede oturuyor, kira ve apartman gideri ödemiyor, her daireden belli bir ücret de topluyordu.

    Asıl işi kaloriferi yakıp söndürmek, bu arada bakkaldan evlere malzeme getirmekti.

    Sonradan bunun hukuki çerçevesi de doğdu ve kapıcının 'kalorifer kursuna gidip başarıyla bitirmesi' şartı kondu, günün hangi saatlerinde kaç kere 'servise çıkacağı' kurallara bağlandı, sosyal sigortası ve emekliliği sağlandı. Hesapça, kapıcı artık işçi sınıfının üyesiydi. Apartmanda oturan memur emeklisi Ayşe Teyze de birdenbire sınıf atlamış, patron oluvermişti! Öte yandan, yöneticiliğe seçilen bazı emekli subaylar da kendilerini 'apartman komutanı', kapıcıyı da 'posta neferi' gibi görüyorlardı.

    Fakat, Marksist allameleri çok şaşırtacak şekilde, işçi sınıfının bu yeni üyesi hiç de öyle bilinçli bir proleter gibi davranmıyordu.

    ilk fırsatta köyden birilerini getiriyor ve o küçücük dairede hızla çoğalıyor, ayrıca yemiyor içmiyor para biriktiriyordu.

    Vahşi koşullara gıkını çıkarmadan katlandı ve kimi zaman kendi çalıştığı apartmanın ya da bir başkasının bir ya da birkaç dairesini satın alarak, kimi zaman arsa kapatarak, gecekondu dikerek, gecekondunun yerine çok çirkin yeni bir apartman çıkarak, kendince sınıf değiştirdi.

    Yaşamayı öğrenememişti ama artık parası vardı. Şehirde çoğunluğu da ele geçirmişti. Daha dik yürüyordu, ezikliği kalmamıştı.

    Artık köylü değildi ama şehirli de değildi.

    Yeni sınıfının gereklerini, 'apartmanda oturan solcuları sıkıyönetime ihbar etmekle' yerine getirmeye başladı. Yaşı kırkın altında olanlar, sıkıyönetim bültenlerinde kendisinden övgüyle sözedilen 'sayın muhbir vatandaş' deyimini bilmezler, oysa bizim kuşağa çoook çok şey söyler bu laf.

    Efendi, bana iki ekmekle bir süt getirme, ben kendim gider alırım.

    engin ardıç
    2 ...
  5. 2.
  6. isimlerinin sonuna ''efendi'' eklenerek çağırılan beyler.ben bizimkine amca diyorum gerçi.
    1 ...
  7. 1.
  8. apartman sakinlerinin eksiğini gediğini tamamlayan, temizliğinden sorumlu olan, şimdilerde ise adı apartman görevlisi olarak değiştirilen ve yükü azaltılan meslek.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük