neden bilmiyorum beni korkutmamış olan durumdur. önümde acı dolu uzun bir zaman var biliyorum ama korkmuyorum. şu dakikadan sonra hayatta yapmak isteyip yapamadığım şeyleri yapmaya çalışmaktan başka şansım yok. belki hayal dediğim bir çok şeyi ölüme yaklaştığım için yaşayacağım, bu biraz olsun mutlu ediyor beni.
kansere yenilmekten korkmuyorum. beni en çok üzen şey 4 yıldır uzattığım sakallarımın dökülecek olması ve belki bir daha uzadığını göremeyecek olmam.
---kanser ne dede?
??? hıımmm. şöyle diyelim. farzet ki çok paran var ne yapmak istersin?
---- bir koli patsito almak isterim . mısırlı.
???heh işte kanser olduğunda almak istemiyorsun? canın hiç bir şey çekmiyor. tatsız tutsuzbişey oluyorsun.
----başka bişey yokmu yani. olsun patsitosuz dururum ben.
??? sadece o kadar değil torun ! saçlarının olmadığını düşünsene?
---olsun dede. televizyonda gördüm ben. kadınlar hoşlanıyormuş kellerden.
???( tebessüm ile) ah torun ah. peki bakalım annen olmadan ne yaprsın. seni annenden ayırsam ? bir daha hiç göremeyeceksin ama ?
----hiç mi gömicem? bi kere bile mi
??? hiç.
---- dede bu çok kötü olurdu. (boynuna sarılır) ben ne seni ne de annemi kaybetmek istemiyorum.
??? yok toun yok kaybetmeyeceksin. ben hiç gitmeyecem.
---- ama doktor anneme senin kanser olduğunu söyledi. bende oradaydım. annem ağlamaya başlayınca ne olduğunu sordum, hiç bir şey olmadığını söyledi. bileklerimden sıkıca tutup sana hiç bir şey söylemem için beni tembihledi.
???......
----dede?
??? efendim torun?
---- sen kanser misin?
???.................. öğrendim çocuğum. şimdi öğrendim......
gel seninle luna parka gidelim.
----yuppiiiiiiiiiiiii .
yine ben. bugün buraya doktorun alkol yasağını delerek bir kaç şey yazmak istedim. hiç tanımadığım ama bana çok çok güzel şeyler hissettiren insanlarla bir şeyler paylaşmak beni şu sıralar mutlu eden nadir şeylerden birisi.
bir iyi bir kötü haberim var diyebilirim. kötüyle başlayalım, evet sakallarım döküldü. * yıllar sonra yüzümü sakalsız görmek baya tuhaf ve alışılması zor bir durum. sokağa çıkarken 2 defa düşünmüyor değilim. * iyi haber ise hastalığın ilaçlara cevap veriyor olması. neden korkmadığımı şimdi çok daha iyi anlayabiliyorum. bunun yanı sıra, varoluşumla ilgili bir çok şeyi sorguladığımı söyleyebilirim. sadece tek bir şeyden eminim, zamanımın çok kısa... hasta olup olmamakla alakalı değil bu, kendimizi iyi hissedebileceğimiz çok az vaktimiz var. ben bunun savaşını veriyorum ama bunu savaşını vermek zorunda olmayanlara söylemek istediğim şeyler var tabi ki. mutlu olmak için zamanınız varken bunu kullanın. iyi hissettiğiniz şeyleri yapın, görmek istediğiniz şeyleri görün, annenize sarılın, sizi sevmiyor olsa da aşık olduğunuz kadına mesaj atın. *
güzel şeyler yazabilmek için kendimi daha iyi hissetmek isterdim fakat iyi hissetmekten çok yorgun hissediyorum. ama umutluyum, sakallarım tekrar çıktığında burada tekrar görüşürüz umarım. *
Dünyadaki en şerefsiz durumlardan biridir kanser olduğunu öğrenmek...
Bir küçük ağrıdır bir boğaz ağrısı basit bir durumdur yoksa kimse öldüm bittim ben deyip kanser tanısı almaz ki .
Ülkenin en iyi doktoru en iyi hastanesi tamamen sana odaklanmıştır .
Tek amaç sana iyi bir tedavi vermek şu hastaneden sağ salim yollamaktır.
Aslında düşünürsün senden kan alınırken ama bende hiç birşey yokki neden burdayım amma evhamlı olduk, zamanda paramızda gidicek dersin evet içinden dersin oysa annen bir köşede öyle sessizce bekler daha sabah demişssinizdir ki halanlara gideriz akşama değişiklik olur.
Oysa sende hiç birşey yoktur dışarı çıkarsın ailen görmeden bir sigara içersin öyle beklersin daha eve gidicez dersin neden burdayız dersin içeri girdiğinde bir telaş hakimdir 1 doktor var iken başında 12 doktor bunlardan 4 tanesi terapi vermeye başlamıştır acıkca, sana derki biz yenicez bunu güzel kızım sen diyemezsin ki benden hiç bir şey yok gitmek istiyorum lütfen diye.
O koltukta erirsin bitersin sayarsın söversin anasına bacısına....
Konuşmaya ara verelim kızımıza eşlik edin der terapistlere bir sigara daha içilir . Durum ne kadar vahimdir.
içimdeki nedir ne olucak bana saçlarıma gözlerime ellerime sözlerime akşıma kalbime...
Bir cevap alamadan biyopsi ultrason mr tomografi bir sürü testler kan testleri wbc bugun iyi lafları ev hastane gitmeler gelmeler ...
18 yaşındasın elinden anne olma hakkın alınırsa ne olucaktır ? Annenin lafı biz sana sonsuza dek bakıcaz lafları hasta değilim anne lütfen bana inanın diye çığlık atmalar ...
Derken sonuçlar gelir kendini bir koltukta bulursun karşında tv vardır elşnde kumanda.. Oda senindir kirletme diye espiri yaparlar seviyesizce ağlarsın köpek gibi durmadan inleye inleye..
Sağ elin damarına bir iğne yapılır beyaz kırmızı gibi bir sıvı damarlarınızdan içerş girmemektedir. O nedir ben ne olucam demeleri miğde bulantısı çığlık ata ata kolundaki iğneleri çıkarmalar,o damarlarındaki sıvının bir türlü bitmemesi..
Ölmek istersin , çok istedim.
Kötü birimiyiz bizim başımıza geldi oysa insanlara yardım ederdim kimseyle dala geçmezdim okulumu severdim ama ben şuan burda onlar ise kendi hayatındaydı bumuydu bana hediyesi ?
Tonlarca su içmek istersin 1 damla su içip kusup bayılırsın kilo vermeye başlarsın. Yemek yemek bir ceza gibidir en sevilen tüm yemekler her an hazırdır sana yedirilir ama asla yiyemezsin ne eski sensindir nede yemekler eskidir değiştin kendine gel şapşal !
Heryerde ölürsün evde hastanede ölüsündür ruhsuz cansız kansız ....
Sadece herşey eskisi gibi olsun bana yardım edecek kimse yokmu lütfen ? Kimse duyamaz sesini yaşarsın yaşamak istemeden ! Kaçmak istersin nereye gidersin ki kim sever seni kim ister kime gidersin derken ölmek istersin kaçmak istersin herşeyi istersin ama camı acıcak gücün olamaz.
Ozamanlar tek isteğim bir deniz kenarına oturup saatlerce izlemekti abim gelmişti elimden tutup sövercesine herşeye beni götürmüştü 2 gün sahilde oturmuştum abimle. Ağlamıştım onu ikna etmeye çalışmıştım benim birşeyim yok demeye başlarken kendimi hastanede bulmamla herşey rüyamıydı diye düşünürken günlerce yoğun bakımda kalan ben.
Sadece oturmak güvercinlere martılara yem atıp öylece susmak istiyordum.
Ben umudu kesmiştim vucudumdan ailem ikna olmazken yıllar yılları kovaladı ve bu yazdıklarım yazılar sözler ağlamalar birer anı oldu. 18 yaşından yılları kovaladı iyisin sen dendiğinde 22 yaşındaydım şuan 25 yaşındayım. Büyümek istiyorum sağlıkla büyümek istiyorum bir daha asla hastane kokusu duymak istemiyorum Lütfen ... Bana yardım et kalbimdeki inanç .. Bize yardım et...
Sövsenizde saysanızda hayat güzel o zaman dan bu zamana dek yanımızda olan 13 tane doktor mu kadermi beni ilk hasta sonra beni iyileştirdi sorumsuzca yaşamak istiyorum. Ben . Biz.
Şimdi çok güçlendim babam varsa güçlüydüm ama ben çok korkuyorum tekrar hastane kokusu duymak istemiyorum.
Ben kendime itiraf ettim kendimi ben giç birzaman hiç bir devlet hastanesine aciline asla gitmedim giden olabilir ama şanslarınızı zorlayın herzaman heran ve seviyorum yaşamayı ama en çok babamın parasını seviyorum yaşamım sadece paranın içindeydi ( kötü bir durum ama ben düzeltemem bu sistemi )
Kendime saygılar .
Doktorlarıma saygılar
Abime Kardeşime anneme babama saygılar..
Artık sorunsuz bir hayatın içindeki bazen geçmişi düşünüp buruk olmakta içimde.. Dünya işte böyle değişik bir şey yazmasıda düşünmesi de hissetmesi de çok yavşakÇa. Saygılar.
(sabah sabah iç karartıcı bir konu olduğunu biliyorum ama yazmak istedim yine de)
kişinin birgün herhangi bir sağlık sorunundan dolayı,aklından "ya üşütmüşümdür sadece" düşünceleri geçerken,doktordan kanser olduğunu öğrenmesi ve bu durumda iç dünyasında yaşanan iç savaşları kapsar.
-kişinin ilk önce hayatı gözlerinin önünden bir film şeridi gibi akar.
-doktorun hastalığıyla ilgili bilgi vermesini dinler kulakları uğuldarken.
-kanser türüne ve tedavi şekline göre ilerideki hayatına bir yön vermeye çalışır.
-bunu ailesine ve yakınlarına nasıl anlatacağını düşünür.
-kendini eksik bir insan gibi hissetmeye başlar.
-kaderi ve yaratıcıyı sorgular.
*kanser olduğunu öğrendikten sonraki bazı tepkiler;
-kendini umutsuzluğa sürükleyebilir,
-kendi çapında ve ailesinin desteğiyle bu hastalığı yenmeye çalışır,
-hayattan iyice kopar,
-hayata daha sıkı bağlanır,
-tedavilerini aksatır,
-tedavilerine asla ihmal etmez,
-kendini işe yaramaz hisseder,
-hemen oturup diğer kanser hastalarına yardımcı olabilmek için,kendi hastalığını ve mücadele yöntemlerini anlatan bir kitap yazar,
-içine kapanır,asosyal olur,
-etkin olarak kanser hastaları derneklerinde görev alır.
kısacası kişinin kansere karşı aldığı tavır,ya onun yaşamdan daha çok koparır ya da kanseri yenmesini sağlar,yenemese bile mücadele ettiğini bilmenin huzurunu yaşar. **
tam 4 yil once bu zamanlardi. henuz yeni mezundum. hayatimda ilk defa calisacagim ve para kazanacagim bir sirketle is gorusmesine giriyordum. Kirkli yaslarda, telasli ve yogun oldugu her hareketinden belli olan bir kalite muduru 1,5 saat gecikmeli de olsa is gorusmesi icin bizi beklettikleri sikici yere gelmisti. bizi diyorum, cunku insan kaynaklarinin is adaylarina pek saygisi olmadigi icin bir muhendislik pozisyonuna adaylari ucer ucer cagiriyorlardi. yasi benden daha buyuk olan diger iki adayla birlikte bekledigim o sikici odadan bir an once kurtulmak istiyordum. henuz is gorusmesine baslamadan kafamda bitirmistim bu firmayi. burada ise baslamayacaktim. gercek dunyayi henuz bilmedigim icin kendime inanilmaz bir guvenim vardi.
kalite muduru odaya girer girmez kibar bir sekilde kusura bakmayin beklettim, cok ozur dilerim deyince ben biraz yelkenleri suya indirdim, ama hala biraz sinirliydim. telasli bir ses tonuyla kim gelmek ister once diye sorunca hemen atlayip 'ilk ben gelebilir miyim' dedim. her zamanki gibi aceleci ve sabirsizdim. bu bencilligi yaptim cunku ne de olsa istemiyordum burada calismak. gel bakalim dedi ve iceri girdik. fork lift operatorune doldurttuklari is formu ile muhendise doldurttuklari is formu ayniydi, dolayisiyla ismim, mezun oldugum okul ve aldigim birkac dandik sertifika disinda hicbir ozelligimden bahsedememistim. iceri girince cok babacan bir sekilde sorular sormaya basladi. ben deri ceketli, sakalli ve motorcu botlarimla hic is gorusmesine gelmis gibi olmasam da o beni ciddiye alarak abicigim diye hitap ederek sevecen bir yaklasimla beni anlamaya calisti. biraz sasirmistim. 5. dakikanin sonunda bu adami sevmeye basladigimi anladim ve birsey soyleyebilir miyim dedim. tabi buyur dinliyorum dedi ve universite yillarim boyunca yaptigim basarili projelerden ve yurt disi deneyimlerimden bahsettim. cok hosuna gitti ve 9. dakikada beni ise alacagini belli eden cumleler soyledi. gulumsedi, elimi sikti ve odadan ciktim.
1 hafta sonra bir telefon geldi, insan kaynaklari iki hafta icinde baslayabilir misin diye sordu ve iki hafta sonra ise baslamak icin is yerine gittim. kalite muduru ile gorusebilir miyim dedim. o yok dediler ve beni kalite ofisine yonlendirdiler. cok buyuk fabrikaydi. bir kac saat sonra anladim ki kalite muduru beni is gorusmesi yaptigi pozisyon icin degil baska bir pozisyon icin ise almisti. cok sasirmistim. ve aradan bir kac saat daha gecti. kalite muduru ne zaman gelecek, nerede gibi sorularimdan sikilan bir sef bana gercegi aciklamak zorunda kaldi. maalesef tuylerimi diken diken eden o cumleyi duydum. bir onceki cuma dudaginda cikan ve gecmeyen bir yara icin doktora giden kalite muduru o gun akciger kanser oldugunu ogrenmis ve pazartesi ise gelememisti. adeta soktaydim. onun icin bu ise baslamistim fakat o artik bu fabrikada olmayacakti.
orada calistigim 1,5 yil boyunca ara sira gorusme firsatimiz oldu. sirket icinde benim canimi sikan, uzen herseyi duzeltmek icin elinden geleni yapti. hatta pozisyonumu degistirmek isteyen bir kalite sefine hasta haliyle karsi cikip beni o aldigi pozisyonda israrla calistirmaya devam etti. hasta haliyle bile ilgileniyordu benimle. 1,5 yil sonra daha iyi bir sirkette ayni pozisyonda calisacagim bir is buldum. dilekceyi verdikten bir gun sonra kalite mudurunun durumunun cok kotu oldugunu, artik konusamadigini ve son gunleri oldugunu ogrendim. cok aci vericiydi. bir hafta sonra vefat etti. yeni sirkette is basi yapacagim tarihten tam iki gun once bir cuma gunu topraga verdik kendisini. ben ise basladigimda kanser oldugunu ogrenen bu muhtesem kis,i benim isi birakmamla birlikte vefat etti. bu 1,5 senelik surecte anladim ki dunyanin en onemli isini de yapsaniz, bir gun dudaginizda cikan bir yarayla hayatiniz degisebilir. o yuzden bu dunyada yapilan herseyin gecici oldugunu anladim. turkiye'nin en buyuk otomotiv yan sanayinlerinden birinde kalite muduruydu, onlarca firmadan yuzlerce insan agzindan cikacak bir kelimeye bakiyordu. fakat o artik yok.
su an ucuncu sirketim olan dunyanin en buyuk otomotiv sirketlerinden birinde, yurt disinda calismaktayim. ilginc olansa, hala onun israrla calismami istedigi poziyondayim. yani beni o 9 dakikalik is gorusmesinde taniyip oyle bir analiz etmis ki, bu pozisyon bana dunyanin en iyi sirketlerinden birine gelmemi sagladi. fakat asil unutmamam gereken sey de su ki hangi pozisyonda, hangi sirkette calisirsam calisayim bir gun dudagimdan kucuk bir yara cikabilir ve hayatim tamamen degisebilir.
bu uzun yaziyi sabredip okudugunuz icin hepinize tesekkur ederim.
yazdıklarımdan sonra bu başlık altında olsun, özel mesaj yoluyla olsun hayatımda hiç tanımadığım ve yüzlerini bile görmediğim insanlar bana çok güzel şeyler söylediler. yüzümü güldürdüler. şu an hayatımda bildiğim, bir çok duyguyu ve düşünceyi paylaştığım insanların yapamadığı şeyleri yaptılar.
neden bilmiyorum sanırım sözlüğün kısıtlamasından dolayı mesaj atanlara dönüş yapamadım, benimle paylaştıkları düşünceleri için onlara teşekkür edemedim bu biraz üzdü beni.
çok güzel insanlarsınız. çok özelsiniz. kuru bir teşekkürle bana hissettirdiğiniz şeyleri geçiştiremiyorum.
iyi ki varsınız.
korkmuyorum, yeneceğiz.
o sakal tekrar uzayacak. :) ayrıca kendi sakalını keseceğini söyleyen dostlar var, aman diyim. dostları sakallı görmek beni daha çok mutlu eder. :) bunu düşünüyor olmanız bile yeter.
her nedense, belki genetik ve fiziksel yatkınlığımdan dolayı, her an yaşayabileceğimi düşündüğüm olay. belki korkaklığımdan kurtarırdı beni, belki hayatı yaşamaya iterdi. yine de kanserden ölen ve atlatmayı başaran tanıdığım herkesi tekrar bir düşünüp tekrar bir saygı sunayım.
hayatta yenmesi bu kadar zor olan az savaş vardır, denemeniz bile ne kadar güçlü olduğunuzu kanıtlar. eğer yakın zamanda bu haberi aldıysanız, sizin durumunuzda olan herkes için, sevdikleriniz için, en önemlisi kendiniz için ve daha yaşamadığınız onca gelecek için, asla vazgeçmeyin. nefes alıyorsak umut var demektir sözü asla aklınızdan çıkmasın. en kötü, en umutsuz anlarınızda kulağınıza küpe olsun. hepimiz bir gün öleceğiz ama hepimiz bir gün daha yaşayacak mıyız belli değil, yarının size sunabileceği her olasılığa tutunun.