Yazıyı yayımlayan benim arkadaşımdır ve yazıyı Kanada'ya gitmeden önce, gitme işleri kesinleştikten sonra paylaşmıştır. Şu anda oldukça iyi gidiyor hayatları.
çok iyi çok hoş yazı hadi hep beraber kanada'ya göçelim.
bu mudur yani? değil arkadaşım değil. hee imkanın var iyi şartlarda yurt dışında yaşamayı seçmişsindir anlarım ama kimse hiç kimse bu ülkenin insanı için kendinde genelleme yapmasın.
giden gider. bizler bu ülkede yaşıyoruz ve yaşamaya devam edeceğiz. evet bir sürü sorunumuz var evet başımızda tayyip denen bir dengesiz var. bir gün putin'e sırnaşır, ertesi gün obama'ya sırnaşır, öbürsü gün avrupa birliğine sırnaşır... kendisi de bilmiyor ne yaptığını ama bu bile değiştiremez bazı şeyleri.
bu ülke bize ata'mızdan miras. evet bugünümüz çamur, bugünümüz kargaşa, kıyamet... bu günümüz bildiğin bilinmezlik.
ama...
burası bizim. bize ait. başka bir yerimiz yok. türkiye bizim. giden gider yolu açık olsun. türkiye türklerindir.
duygusallık sosuna banılmış," para tatlı geldi mektubu". ne parası biz medeniyet için şey ettiydik diyebilirler, kurtuluş savaşından önce manda isteyenler de onun arkasına saklanmıştı. uzayını da al git canım gönül rahatlığıyla asimile ol.
aslolan ne yaptığın değil, nasıl bir ruh veya kafa halinde olduğundur. bunu bedavadan, laf olsun diye söylemiyorum: sürekli bir stres altında eziliyor olmanın ne kişiliğe, ne beden veya kafa sağlığına, ne birlikte yaşadığın kişilere, ne yeni tanıştıklarına, ne işine, ne de zevklerine hiçbir faydası yoktur. dolayısıyla kişi bir şekilde bu ruh halinden çıkmalıdır.
"hayatın anlamı bu mudur yani?" asla, herkes kendi hayatının anlamını kendi çözecek, arada değiştirecek falan filan. ancak "hayatın yöntemi" budur: işkenceye son vermek...
yaşadığın kişi, çalıştığın iş ya da bulunduğun ülke sana hayatı işkence haline getiriyorsa önünde üç ihtimal var:
1- sevmeyi öğren ve işkenceye son ver.
2- değiştirmek için çabala ve işkenceye son ver.
3- terket ve işkenceye son ver.
görüldüğü üzere hangi yol seçilirse seçilsin esas amaç, yani işkenceye son vermek değişmez. baskı, sinir ve gerilim esnasında doğru, sağlıklı bir karar verilemez. hayatın güller bahçesinde çok para, herşeyin en süperi kıvamında yaşanması gerekliliğinden falan bahsedilmiyor burada: sürekli bir alarm ve savaş halinde olmamaktan bahsediliyor.
tepesine bombalar yağarken oturup piyano falan çalabilen kişi belki filmlerde cool görülebilir, ancak gerçek hayatta böyle bir karakter olsa olsa psikopattır. kafayı bu hale getirmeden korumaya almak herkesin kendi kendisine borcudur.
ya sev, ya değiştir ya da terket, farketmez: yeter ki aklına zulmetme, zulmettirme.
kanada'ya göç edecek kadar paraları varsa durumlar iyiymiş demek. baksana biz halen daha iş arıyoruz aylardır. bu kısımda haklı oralarda eziliyorsun ama emeğinin karşılığını alıyorsun maddi olarak.
Adamlar haklı aq. Düşünsene bir gece Ankara Kızılay'da arkadaşınla, ailenle, eşinle, çocuğunla yürüyorsun ve bir bomba patlıyor, ölüyorsun. Sevdiklerinin yanına gideceksin, havalimanındasın, birileri havalimanını tarıyor, ölüyorsun. Magandanın biri taraftarı olduğu takım kazandı diye seviniyor, balkonunda otururken vuruyor seni kör kurşun. Bu mu lan yaşamak? Üç kuruş için saatlerce durmaksızın çalışmak mı yaşamak? Yolları açık olsun, iyi insanlar tahliye etsin ülkeyi.
Edit: Suriyeli konumuna falan düşmeyecek aile. Kendi parası var, vizesini, biletini alıyor ve gidiyor. Orada dilencilik mi yapacak, kapkaç mı yapacak, taciz mi edecek, gasp mı edecek?
banane dediğim çifttir. yazıyı tam okumadım da koca sözlük oturmuş iki insanın ülkeyi terk etmesini mi konuşuyor? ben de sözlüğü terk edip inciye göç etmeyi düşünüyorum. asıl sorunun zall da değil böyle olması gerektiğine inanan, yapılan trollüklerden ve kızlı başlıklardan son derece memnun olan yazarlarda olduğunu anladım.
Kanada hayallerimin ülkesi ama Somali de doğmak ta vardı amınakodumunun parasız olup Kanada ya gidememekte 2000 tl maaş alıp doğuda 20 yaşında şehit olmakta vardı Şahsiyetinisiktimin bencilleri size ihtiyaç yok zaten. Siktirin gidin.
Buradaki insanların kalbi bok dolu.yerinde bir karar almışsınız. Bu çoğrafyada doğdun diye, bu cani sığırlara katlanmak zorunda değilsiniz. Ve en önemlisi bu çakma milliyetçilere ve onların saz ekibine bir gram vefa borcunuz yok. Herkes alnından düşen terinin elmeğini yiyor,laga luga yapanların çoğuda göt yalayıp hakkına düşene razı geliyor.
Sizin yolunuz açık olsun, kaldiki buradaki göt lalerinden uzak çok daha mutlu olacağınızdan eminim ...
ülkede gösterdiği sorunları okuyan sanki herkes gitmek istiyor, sanki herkes bu ülkede yaşamaktan korkuyor der. biz bu ülkenin evlatlarıyız. bu ülke eğer kötüyse iyileştirmeye iyiyse daha iyi yapmaya çalışacağız. bunlar gibileri bu ülkede bi elin parmaklarını geçmez. hoşçakalım ve ne olur geri dönmeyin.