Bi süre uzaklara dalip ulan ne olucak bu halimiz amk deyip ic gecirir. Erkek oldugun icin aglayamassin da toplum o hakki senin ellerinden söküp almiştir cünkü (bkz: erkekler ağlamaz)
yanında bir dost olmasa bile, kendi kendine şöyle gelişebilir; ''malım oğlum ben, bundan sonra üzülmek yok, değmiyor ki zaten üzülmeye, piç olacaksın bu hayatta diye boşuna dememişler, bundan sonra böyle'' der, ama yine aynı olur genelde, lafta kalır. çünkü ister istemez, kalbi hep kırılır, bir anlık gazla ayağa kalkar, ama yok, bir türlü kendi haliyle, uyuşmaz o boşvermişlik uğraşı.
Belki bi saç boyatmıyoruz ama ben de gidip saçımı kestirdim. Kısacık oldu böyle. Sonra arkadaşlar, eş dost falan çok beğendiğini söyledi benim de moralim biraz düzeldi.
Harbiden işe yarıyormuş yani böyle imaj değişiklikleri. Şu aralar manikür/pedikür de düşünmüyor değilim haha.
ikiye ayrılır. Sessizce acı çeken melonkolik adam ve hesap soran isyankar. Elini masaya vurur ben bunu hak edecek ne yaptım, karşılığı bu muydu, lanet olsun bu hayat lanet olsun bu aşk vs vs.
Kalp kırıklığı sevdiği insanın kastından sebep değil de, gerçekten birşeylerin bittiğini anlamış olmaktan ve kendisinin de bu ortak tükenișe sebep olmasından ise; sanırım içi bombok bir halde sürekli içten gelen ağlama duygusuyla savaşarak hayatına devam etmeye çalışır.
2 şekilde ayırıyorum: başkalarının mutsuzluğuyla kendi derdini unutabilen insan tipi kırılan kalbini onarmak için büyük ihtimalle neden kırıldıysa onun üzerinden veya dolaylı olarak minik intikam oyunları oynayacaktır. ikincisi kabuğuna çekilen tip. Masumdur duygusaldır makbul olanıdır. Ama aşırıya kaçırıpta kendini yıpratmamalıdır. Sevin onları.
Manzarası güzel bir yere * gidip Nuri Bilge Ceylan filmleri gibi saatlerce aval aval tek noktaya kilitlenip peşi sıra sigara yakıyorum. içimden de son ses küfür ediyorum. Sonra eve gelirken elmalı soda alıyorum, ne zaman canım sıkkın olsa anlamsız bir şekilde elmalı soda içiyorum. *