Kahveye en güzel sessizlik yakışıyor. Sonra içini saran garip bir mutlulukla kahveni yudmluyorsun. Kahvenin verdiği hafif ürpertiyle bazen gülümseyerek bakılası bir manzara arıyorsun, hayat bu ya bazen buluyor bazen bulamıyorsun. Ama sessizliğinle kahvenle belki yanında bir parça çikolatanla kendinle kalıyorsun. Mutlu olmak için başka bir şeye gerek varmı?
kahve denince aklıma geldi de yanına neden su konulur onun hakkında 2 rivayet paylaşmak isterim;
1.rivayete göre
Eskiden padişahların yemeklerini tadan çeşnicibaşılar varmış. Bunlar her yemeğin zehirli olup olmadığını anlamak için tattıkları gibi kahveyi de tadarlarmış. Fakat kahvenin makbulu demir cezvede tek kişilik yapılanıymış.
Hal boyle olunca da koca padişaha 5 kişilik kahve değil tek kişilik kahve pişiriliyormuş. Bu da güvenlik zaafiyeti oluşturuyormuş. Bunun üzerine bir yöntem geliştirilmiş. Bu yönteme göre, padişah kahveye parmağını bandırıp kahvenin yanında gelen suya sokarmış. Kahvenin suyun içindeki dağılımına göre zehirli oldup olmadığını anlarmış. Mevzu da o günlerden bugünlere gelmiş.
2.rivayet ise
Osmanlı zamanında eve misafir geldiğinde kahveyle birlikte su getirilirmiş.Misafir toksa kahveyi alırmış. Açsa suyu.Tabii ozamn hemen sofra kurulurmuş. Böylece çok ince bir nezaketle anlaşılırmış.
ama neyle iyi gider denirse çikolata der konuyu kapatırım.