bugün

Kahire, köklü bir tarihe sahip olan (bkz: mısır)ın başkenti olup eski adı (bkz: fustat)tır. Sünni islam'ın en meşhur üniversitesi (bkz: el ezher üniversitesi), Kahire'dedir. (bkz: ekmeleddin ihsanoğlu) da El Ezher'in ünlü mezunlarındandır. (bkz: nil nehri) üzerindeki Kahire(Fustat, Cairo), 10 milyonluk nüfusuyla Afrika'nın metropollerinden birisidir ve şehirde trafik yoğunluğu hayli fazladır.
müslüm gürses'in adını 94 te çıkardığı albümün ismidir kahire resitali...
1. şarkı ''altıncı hissim''in anısı olmakla beraber , o tarihlerde çapa'dan şehremin'e tüm sokaklarda yüzlerce kez söylenmiştir.
sido, pusat abi ve suvar'la her duvara yazılmıştır... üçünün de akıbeti meçhul...
pusat abi peynirden ölmüş-tü bir rivayet...

aşkın şairiyim hem de ressamı
yazıp çizdim yere göğe sevdamı
durmadan kanayan gönül yaramı
saracaksın diyor altıncı hissim.
Şehrin kurulumu adana gibi. Ama pis hali.
Binaların bir kismı istiklal caddesindeki gibi ama kararmış.
Dış kısımlar sıvasız biriket bina vergi mi vermiyolarmış ne öyle olunca.
Fiyatlar makul. Tl sıçtı şimdi durum nedir bilmem.
Vize kapıdan girerken.
Piramitler... Dağ gibi uzaktan görünüyor.
Galiba mısırda biyerdi.
Urfa-kahire-iskenderiye üçlemesinin ikinci durağı.
galiba ortadoğu ve kuzey afrika'nın en kalabalık şehri yaklaşık 9 buçuk milyon insanla.
ileride bir zaman mısır'ın başkenti olma özelliğini kaybedecek. kahire'nin doğusunda yeni bir başkent inşa ediliyor. daha adını kararlaştırmadıkları için adı "mısır'ın yeni başkenti" olarak geçiyor.
görsel
https://tr.wikipedia.org/.../Mısır%27ın_yeni_başkenti
mısır'ın başkenti.
acaip ilginç bir yer.
dar ve kalabalık sokaklar.
hele videoda bir sokak var 10 katlı apartmanlar sağlı sollu ama aralarındaki yol 1 metre falan.
https://youtu.be/uxYfH-WKOxg
dün, bugün 37 derece olacağı tahmin edilmiş mısır'ın başkenti.
maxime chattam'ın zamanın kanı adlı romanının geçtiği mısır başkenti.
212 milyar dolar gsmh ile afrika'nın en zengin şehridir.
saçma sapan bir şehir.
ne bizim damağımıza uygun bir yemek var, ne bizim gözümüze hoş gelecek bir şey.
2 şeritli yolda 6 araba gider yanyana, 3 km yolu 1 saatte gidersiniz.
hani 80lerde çekilen filmlerde sarımtrak bir renk vardır ya, heh o renk orada gerçek. her yer toz, her yer kum...
garibanlık insanların üzerinden, yüzünden belli oluyor.

yabancı olduğunuz anlaşıldığında, bizim taksicileri mumla ararsınız. öyle karaktersiz bir millet...

muhtemelen piramitleri yapanlar, şu an yaşayanlardan daha medeniler... ha piramit demişken, giderseniz sakın kimseyle muhattap olmayın. paçanıza yapışır seyyar satıcılar, arkanıza bakmadan kaçın. 2 dakikada cebinizi boşaltırlar ne olduğunu anlamazsınız.

velhasıl piramitler için de olsa gitmeye değecek bir yer değildir...
Ucaktan iner inmez burnunuza keskin bir kokunun geldigi sehir.
kendine has bir kokusu olan devasa şehir.
(bkz: cairo).
Tosunpasanin memleketi.
bir aralar gitmeyi düşündüğüm ancak gidenlerin "çok tehlikeli, insanı çok kötü gitmeyin" diye uyarmalarına karşı çekindiğim şehir.

hiç çekemem turiste yapışan dilenciden bozma insanları. ama şu piramitler de ilgimi çekmiyor değil. bilemedim yav.

bir de vize uyguluyorlar lan, bu da beni iten sebeplerden.

aslında ciddi bir turist potansiyelleri var ama reklamlarını iyi yapmıyorlar gibi geliyor bana.
sözlükte girilen ikinci entrynin bulunduğu başlık.
görsel
Mısır ın başkenti.
araplaşmış bir şehir değil bir arap şehridir.
kahire'nin kökleri bölgedeki ufak yerleşim yerlerine dayanmakla birlikte kahire'nin kahire olmasında islâm fetihleri sırasında hz. amr b. el-as'ın kurduğu fustat esas çekirdeği teşkil eder. "araplaşmış" denen şehre kahire adını veren şiî fâtımî devletidir. ilk adı mansuriyyedir. sonrasında ise bilhassa eyyubi devleti döneminde şiî etkinin kırılmasının başında geldiği amaçlarla imar çalışmaları hızlanmış haliyle şehrin gelişmesi de ivme kazanmıştır.

şehre ilişkin doğru dürüst bilgi için islâm ansiklopedisinin ilgili maddesi(osmanlı öncesi):
http://www.islamansiklope...info/index.php?klme=kahre

almancası olanlar için beğendiğim, özet bir kahire tarihi de şu:
http://www.eslam.de/begriffe/k/kairo.htm

not: bilgi kitaptan öğrenilir. ne yazık ki burada, sözlük ortamında kitap paylaşmamız mümkün olmadığından internet sayfalarına başvuruyoruz. kitap alın, aldırın. islâm ansiklopedisini de başka kitapları da sayfalarına dokunarak okuyun.
her ne kadar tarihin en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapmış olsa da geride kalan yıllar itibariyle fena halde araplaşmış şehir. üstüne bir de iç savaş patlayınca pisliğin, fakirliğin, keşmekeşin kol gezdiği bir şehir olmuş.

aranızda hala google görsellerde gördüğü piramit fotoğraflarına kanıp turistik bir ziyaret için gitmeyi planlayanlar falan varsa aman diyeyim. ha iş güç mevzuları yüzünden yolunuz düşerse alın size kahire'ye dair birinci elden bazı tüyolar;

evet, bir şekilde yolumuz kahire'ye düştü diyelim. heyecanlanmaya gerek yok, zira hayal kırıklıkları henüz uçaktan iner inmez başlıyor. daha pasaport kontrolünden bile geçmeden etrafınızı düzgün giyimli, ingilizce konuşan ve size yardımcı olmaya çalışan insanlar sarıyor. ilk başta biraz çekiniyorsunuz. evet, çekinmeniz mantıklı. iç güdülerinize güvenin, yoksa bu şehirde kimsenin kimseye bir karşılık beklemeksizin iyilik yapmıyacağına dair ilk dersinizi alırsınız. bu adamlar bir tür rehber, veya taksi şöförü. size havalanından çıkana kadar yardımcı olup, sonrasında daha önceden anlaştıkları bir taksiyle otelinize bırakmayı teklif edecek bunun karşılığında küçük bir bahşiş isteyecekler. zaten kahire'de taksi şöförü demek her şey demek. bu mevzuyu daha sonra uzun uzun anlatacağım ama öncelikle havaalanından sapa sağlim çıkmamız lazım. bu noktada yapılacak en mantıklı şey otelinizin shuttle'ından faydalanmak. shuttle dediysem, bu adamlar sizi uçaktan iner inmez karşılıyor ve tüm kontrollerden geçerken size yardımcı oluyorlar. zaten oradaki görevlilerin çoğunu tanıdıklarından hiç bir zorluk çekmiyorsunuz. Ayrıca arada yanınıza yaklaşan tekinsiz tipleri de, nazikçe "kardeş bu adam bizimle beraber" diyerek uzaklaştırıyorlar. bunlar otel çalışanları olduğundan sizden ekstra bir ücret talep etmiyorlar ve sizi otele ait bir araca bindirip güvenli bir şekilde götürüyorlar.

evet ilk sınavı geçtik, oteldeyiz. ancak öncesinde, muhtemelen mısır'da trafik kuralları namına orman kanunlarının geçerli olduğunu fark edeceksiniz. bir kere adamlarda şerit mantığı yok. yol boşsa yolun ortasından yardırıyorlar. yol kalabalıklaştıkça rastgele aralara giriyorlar. trafik ışıklarını falan sallayan yok. zaten bu yüzden bozulan trafik ışıklarını yaptırmamışlar bile. öyle geçiş üstünlüğü gibi mevzulara hiç girmiyorum. öyle şeyler yok çünkü. yani bir kavşaktan geçmek bile roller coaster heyecanı yaşatıyor. zaten trafikteki araçların hemen hemen hepsi hasarlı. arabaların birbirlerine sürterek geçmesi, tampondan hafif dokundurmalar falan gayet normal şeyler. şöförler dönüp bakmıyorlar bile. velhasıl aklınızda ulaşım için araba kiralamak gibi bir mevzu varsa o heyecanı yaşamaya hiç gerek yok. toplu taşıma zaten toplama kampı hissiyatı yaşatıyor. peki şehrin içinde bir yerden bir yere nasıl gidicez ? işte bu soru sizi kahire'deki en kritik mevzuya getiriyor.

dediğim gibi kahire'ye ne amaçla giderseniz gidin taksiler hayatınızın en önemli parçası olacak. burada da en mantıklı şey otelinizden bir taksi bulmalarını rica etmek. otellerin taksileri biraz daha pahalı, ancak daha güvenli. zaten standart olarak size yerel halk için uyguladıkları tarifenin 10 katını falan önerecekler. hayır, hiç abartmıyorum. pazarlık yaparak bu fiyatı 4 katına kadar indirebilirseniz iyidir. ancak dediğim gibi cebimizden para çıkmasın diye öyle önünüze gelen ilk taksiye binmeyin.

taksiye bindiniz, 10 dakikalık bir mesafeye gideceksiniz. tabi ki iş amacıyla kahire'ye gitmiş olsanız bile aklınızda "ya gitmeden bi piramitleri de görsem" düşüncesi var. zaten tam da siz bunları düşünürken taksici söze giriyor. "ben sizin gibi turistleri belli bir ücret karşılığında kahire'yi gezdiriyorum. isterseniz sizi istediğiniz saatlerde alıp, piramitlere, nil nehri'ne, mısır müzesine falan götürebilirim" diyor. ne yazık ki böyle bir tur için taksicilere güvenmekten başka çareniz yok. zira özellikle piramitlerin bulunduğu muhitte dilenciler cirit atıyor. "ben istanbul çocuğum ya" falan demeyin. taksiyle giderken bile, arabanın önüne atlayıp aracı durduruyorlar. adam üstlerine sürüyor, çekilmiyorlar, kaputa atlıyorlar, kapıları açmaya çalışıyorlar... işte bu noktada taksi şöförünün güvenilir olması önemli. zira adam bu keşmekeşin içinde arabayı durdurup hiç bir şey yapmazsa sıçtınız... eğer güvenilir bir taksiciye denk geldiyseniz önce kapıları kitliyor, sonra da soğuk kanlı bir şekilde dilencileri uzaklaştırmaya çalışıyor. (bakın "uzaklaştırıyor" demiyorum, "uzaklaştırmaya çalışıyor" diyorum.)

neyse piramitlere geldik. ancak yolda arabanın üstüne atlayan adamlar yüzünden sinirleriniz az buçuk bozuldu. muhtemelen içinizden "lan benim burda ne işim var ?! iki piramit görücez diye g*tü kaptırıcaz" diyorsunuz. tam bu noktada taksici yine devereye giriyor. "piramitlerin olduğu bölge de böyle; dilenciler, kapkaççılar kol geziyor. bana sorarsanız piramitleri tek başınıza gezmektense bir tur rehberiyle anlaşın. isterseniz benim tanıdığım rehberler de var." diyor. "ama tabi siz bilirsiniz" diye de ekliyor. açıkçası piramitlerin olduğu muhitten o kadar işkillendim ki burada ben de oltaya geldim ve bir rehberle anlaştım. tabi yine ağır bir pazarlık sürecinden sonra. ama isterseniz piramitleri bir rehber olmaksızın gezebilirsiniz bence. yani, etrafta yine dilenciler, incik boncuk satan satıcılardan falan geçilmiyor tabi. ama o yolda karşılaştığınız kadar kötü bir durum yok.

aslında kahire'de gezinmeye kalktığınızda genel olarak karşılaşacağınız durum böyle... ha bir de sağda solda, "kahire'de gece hayatı akıyomuş aslında" gibi hurafeler duyabilirsiniz. yok lan öyle bir şey. ya da belki iç savaş öncesinde öyleydi... bilmiyorum. sanmıyorum. ama en azından şu anda öyle bir şey yok. akşamları sokaklar genelde boşalıyor. alkol tüketimi zaten çok sınırlı. sadece otellerin barlarında alkol bulabiliyorsunuz. yani bildiğin ortadoğu ülkesi kafası...

velhasıl kahire kafası böyle... iki piramit görmek için değmez yani. zaten piramitler de dökülüyor. sağ olsunlar, mısırlılar sahip oldukları kültürel mirasın a*na koymuşlar. hatta onlara kalsa "bu ne la, puta tapar gibi... tövbe tövbe !!!" diyip ortada piramit falan bırakmaz hepsini yıkarlar da turistlerden iyi para kaldırdıkları için şimdilik bir şey yapmıyorlar gibi...
Aşırı kalabalık bir şehir. Gürültülü. Cazibesi yok. Eskisi kadar ucuz değil. Görülmeye değer pek bir özelliği de yok. Havası iyi değil. Daha ne sayayım?
sözlüğün ikinci entrysidir. sebebi seferoğullarından zall'ın yeşilvadi sevdasıdır.
dünyanın en muhteşem şehirlerinden biridir.