bugün

Franz Kafka'nın başka yazarlara benzemeyen ve tamamen kendi kendine yarattığı tarzını anlatmak için kullanılan sözcüktür. Gerçekten kopmak, uzaklaşmak gibi.. Kafka Bilinen gerçeği başkalaştırarak bambaşka bir gerçeğe doğru yöneltirken bu tarzı kullanır.
Kişiler kurtulamadıkları ve anlayamadıkları tek ve dev bir labirentsi kurumdan başka bir şey olmayan bir dünyadadırlar.
Kişiler için olası başka hiçbir dünya olmadığına göre onların bütün varlığı bir hatadan ibarettir.
Cezalandırılan cezanın nedenini bilmez. Cezanın saçmalığı öylesine katlanılmazdır ki, suçlanan kişi huzura kavuşabilmek için cezasına bir doğrulama bulmak ister: Ceza suçu arar.
Kafkaesk dünyada komik trajiği güçlendirmek için değil, onu anlamsız kılmak için kullanılmıştır.
(bkz: kafka nın evreni)
aforizmalar okununca ne olduğu daha bir netleşir kafalarda.
"birçok dilde gündelik kullanım dağarcığına girmiş olan "kafkaesk" sözcüğü, "korku/güvensizlik/yabancılaşma/umarsızlık/umutsuzluk/yalnızlık/anlamsızlık/iletişimsizlik/terör/dehşet/suç/ceza/yargı" gibi anlamların bileşkesidir. kafka'nın kurmaca dünyasındaki imgelerden beslenir"

yıldız ecevit

"...kafkaesk, insanın ve onun dünyasının temel bir olabilirliğini, tarihsel olarak belirlenmeyen ve insana neredeyse her zaman eşlik eden bir olabilirliği temsil eder.

kafkaesk, ne özel alanla ne de kamusal alanla sınırlıdır. her ikisini de kapsar. kamusal olan özel olanın aynasıdır, özel olan kamusal olanı yansıtır."

milan kundera
Kafka eserlerinde basitçe günlük yaşamdaki bir olaya şekil vermemiştir; ondan ziyade kendi kurallarıyla kendi dünyasını yaratmıştır. Kafka yı diğerlerinden ayıran, Kafka` yı Kafka yapan da budur. Bu durum sonradan Kafkaesk( Kafkavari) kavramının yerleşmesini sağlamıştır.
edebiyatımıza yansımaları en fazla oğuz atay'da görülmüştür.

bat dünya bat.
albert camus un ''17. yüzyıl matematiğin çağıydı, 18. yüzyıl doğa bilimlerinin, 19. yüzyıl ise biyolojinin çağıydı. Bizimkisi, yani 20. yüzyıl ise korkunun çağıdır'' dediği gibi fazlasıyla korku, karamsarlık, iç sıkıntısı içeren kafkaya has tarzın adı. sabah uyandığında kendini dev bir böceğe dönüşmüş olarak bulmuşsundur ya da bir sabah tutuklandığında sebebini asla öğrenemeyen josef k. sindir.
Babaya Mektup kitabı için:

http://www.eskimeyenkitap...lavuzu-babaya-mektup.html
dünya edebiyatında belirli kalıpların dışına çıkmış, gerçek ile gerçek üstü arasında gidip gelen, zaman zaman tutarsız ama her zaman sonucun insan ruhunun derinlikleri ile alakalı olduğu akım. heidegger her ne kadar bu alanda -felsefenin ve psikolojinin de etkinliği göz ardı edilemez- çalışma ve araştırmalar yapmışsa da ortaya koyduğu eserlerle kafka bu alanda en büyük derinliği ortaya çıkarmıştır. kafkaesk sanıldığı üzere sadece kaygı, umutsuzluk ve aidiyet hissinin yoksunluğu ile alakalı değil, düşünen ve sorgulayan bireyin somut ve soyut arası denge/dengesizliğidir de. bu anlamı itibariyle kafkaesk insana en yakın akım ve ürem çeşitidir.

ayrıca, kafka yanılmıyordu, insanlık adına ortaya çıkan sonuç sonuç olmamasıydı.
ceza sömürgesinde günümüz politik buhranına benzer bir yapı tasvir edilerek güncelliğini korumakta olduğu düşünülen yapıdır.
Günümüz Türkiyesini tasvir eden tanimdir.
kullanıcı adı oluştururken esinlendiğim kelime. bu sözcüğü çok seviyorum. bugün insanın varlığını çepeçevre saran korku, bunalım ve çevreye yabancılaşmayı çağrıştırıyor.
kendisine duyulan ilgi ve hayranlığın ne kadar "kafkaesk" bir hal aldığını duysaydı şüphesiz çok sevinirdi. isminin alman dilinde bir sıfat olarak kullandığını görseydi de bundan büyük bir keyif alırdı. almanca'nın duden sözlüğü 1940'tan beri "kafkaesk" sözcüğünü "kafka'nın betimlediği şekilde, gizemli, ürkütücü olan" biçiminde tanımlıyor. bu birkaç kelimenin de korkunç derecede az şeyi anlatığı da bir gerçek.
kafka'ya dair karşı konulamaz bir merakım var. sadece eserlerini okumakla kalmadım, üzerine yazılmış en iyi tezleri okudum (iyi olmayanlarını bile okudum), kafka ile ilgili yazılmış çoğu kitabı da... prag'da kafka müzesini gezerken dışarıda beni bekleyenleri ağaç etmişliğim bile var. ama bu durumda bile kafka'nın neyi, neden ve ne düşünerek yazdığını biliyorum demek aptallık olur.
kafka'nın kitaplarını okumak isteyenlere sadece şunu söyleyebilirim; kafkaesk unsurları bilmeden okuduğunuz her kitap sizi boğacaktır.
kolaylaştırıcı, kapsayıcı ancak iyi niyetli olduğunu düşünmediğim, zaten reddedeni de kabul edeni kadar mevcut bir tabir.

franz kafka'nın ölümü sonrasında prag ve diğer avrupa şehirleri entelektüellerinin kafka'nın üzerine yamamaya çalıştığı, grotesque kelimesini çağrıştırdığı gibi zaten yapay anlamı içerisinde bunu da barındıran sıfat. kafkaesk sadece yazını değil karmaşık, karanlık durumları betimlemede de kullanır hale geldi. ancak bu kavramların tümü, ilk insandan, ilk korkudan, ilk gözyaşından, ilk saklanıştan beri yerinde durduğundan, "pre-kafkaesk" diyebileceğimiz kavramlar olduğu için işlevsiz bir etiket olmaktan öteye gidemiyor.

kafka kendisinin de belirttiği gibi yapıtlarını yönlendirecek derecede keskin bir dünya görüşüne yahut yapıtlarına yansıttığı bir felsefeye sahip değildi, olmak istememesindendir sanırım bu da. ancak bunu isimlendirmeden duramayanlar ki kimi edebiyatçılar bunları kafka'nın en büyük korkusu olan babasının mesleğine de atıfta bulunarak modernizmin domuz kasapları diye tanımlar, kafka'nın öykülerindeki o getto karanlığını, karamsarlığı ve çiğ bilinçaltının korkutucu halini illa da sıfat olarak kullanma gereği görmüşlerdir.

kafka genelde öykülerinde başrol karakterinin acizce ve vahşice ölümünü yazmış, küçülüp küçülüp kaybolmak istemiştir. ancak şimdinin "hayat çok kötü" akımından değil gerçek bir korku, endişe, gizem, samimiyet ve karamsarlıktan bahsettiğimiz için, kafkaesk diye uydurulan bu sıfat da tüm bunları tanımlamada kullanılır. ceza sömürgesinde'deki vahşi ama mağrur ölüm, oradaki çözümsüzlük ve kabulleniş, dava'daki umutsuzluk ve kaderine müdahele edememe, dönüşüm'deki son ve uzaklaşma, in'deki karanlık öğeler ve korku hepsi kafka'nın yazdığından fazlasıdır, hissettiğidir, çoğu zaman da eksikliğidir. kafka bir gün yapıtlarından, atmosferinden bir sıfat çıkarılacağını öngörseydi acaba bundan ne kadar çekinip korkacaktı bilmek isterdim. bu terimden çekinme sebebim de tam olarak bu.

milena jesenska'ya yazdığı mektuplarda dahi yazdıkları ile kendisinin ne kadar aynı olduğunu kanıtlarken bu adamcağızı türlü hokkabazlıkla kalıplaştırmak niyedir bilinmez. kafka insanlığa farklı şekillerde tasvirlere ihtiyaç duyulmasına sebep olacak yeni kavramlar katmamış aksine insanlığın özündeki, en bilindik duyguları yalınlıkla ve dürüstlükle sunmuştur. kafkaesk kelimesinin içini dolduracak kadar kafkaesk eserlere/durumlara denk gelmemiş olmamız da bundandır.