sorun din özgürlüğünden ziyade, dini yapılanmanın ne kadar kökleştiği ve bu kökleşmenin ne derece tehlikeli boyutlara geldiği ile alakalı. türban sorunu tek başına incelendiğinde bunu bir yasakla alıkoymak, kişinin kıyafeti yüzünden eğitimini engelemmek son derece yanlıştır elbette. ancak durumun bir başka vehameti var ki, fethullahçı hücre evleri yokedilmediği, diyanet işleri başkanlığı (hadi kaldırmak demiyelim) minimalize edilmediği, imam-hatip liseleri kökten kapatılmadığı ve zorunlu din dersleri kaldırılmadığı sürece türban izni mükemmel bir suistimale dönüşüyor.
burda da asıl sorun çıkıyor ortaya, statükonun sistemi piç etmesi, oyuncak hamur gibi şekil vermek istemesi. bu dinci yapılanmalara buyur geç diyen bizzat zamanın askerleri ve askerlerle kanka olan milli görüşle milliyetçiler, kendi elleriyle kurdular bütün bu kurumları vakt-i zamanında ama şimdi gene işlerine gelmediği için aynı keyfiyette kaldırmaya çalışıyorlar, bunu da başaramayınca arkadan dolaşıp engelleme çabasındalar. ancak bu ne kadar engellenmeye çalışılsa da kendi kurdukları sistem bant fabrika misali ilköğretimden başlayarak seri yobaz üretmekte. haliyle bu üretim fazlası da bir noktadan kanalize olmak için ellerinden geleni ardına koymuyor.
bir başka konuya dikkat çekelim, 2002 öncesi, yani akp iktidarı öncesi her gün bir hücre evine baskın yapılıyordu hatırlanırsa. ancak 2002'den sonra akp polisin kontrolünü eline aldı ve artık bu baskınlar yapılmaz oldu, legalite dışında illegalite de kökleşmiş durumda ve hatta kadrolaşma ve anadolu kaplanları adıyla sunulan dinci burjuva hat safhaya çıktı.
din ve vicdan özgürlüğünün sağlanması için tüm dini kurumların kesin biçimde tasfiyesi gereklidir, çünkü bu olmazsa bu özgürlük değil bir çoban eşliğinde yönlendirmeye dönüşecektir ki dönüşmekte de. avrupa'ya da bakılırsa bu durum aynı, din adamları sınıfının kesin biçimde tasfiyesi sözkonusu, ondan sonra kişiler kendi dini inançlarını istediği gibi yaşayabilmişlerdir. türban bu durumda hiçbir zaman kişisel hak ve özgürlük falan değildir, çünkü dini emir, aile dayatması, toplum baskısı ile giyilen bir kıyafet hiçbir zaman özgürlük olamaz. bunun özgürlük olabilmesi için kişinin illegal ya da legal sistem tarafından yönlendirilmesini ortadan kaldırmak gereklidir, ancak bu sağlanırsa türban takıp takmamak kişinin kendi kişisel tercihi ve dolayısıyla da kişisel hak ve özgürlüğüne dönüşebilir. bunu asker ve yargı da bal gibi biliyor, dinci cenah da ama askerler kurdukları sistemi eline yüzüne bulaştırdığından ve bunu kabul etmek istemediklerinden, dinciler de bu sistem çıkarlarına olduğundan ses çıkarmıyorlar olayın asıl boyutuna dikkat çekmek yerine türban sorununa odaklandırmak, siyaseti bunun üzerinden yapmak işlerine geliyor.
kafasının içi örümcek ağı bağlayanlardan çok daha haklı istekte bulunan kişilerdir.ayrıca başörtülü insanları eşcinsellikle karşılaştırmak gibi cehalete düşenlere gülerler.çünkü lezbiyenliğin bir cinsel tercih, başörtüsü takmanın da inanç meselesi olduğunu ayırt edebilmektedirler. nihayetinde kanunun kişi sayısına göre düzenlemediğini bu ülkede yaşayan insan sayısı bir bile olsa işlediğini bilirler. o zaman insanlar hiç bir konuda dava açmasın ne de olsa tek kişiyi, bilemedin iki kişiyi bağlar. niye devleti böyle şeylerle meşgul ediyorlar ki? Ayrıca madem bu kadar az kişiler neden korkuyorsunuz?
cahil dostun olacağına alim düşmanın olsun demiş ataların ey türk evladı...! Uyumayın artık! Ne geldiyse cehaletten gelmedimi bugüne kadar bu güzelim memleketin başına zaten. hala aynı zırvalıklara devam ediyor güzelim yurdum insanı.
cahil insana hatasını dahi anlatamazsınız! bırakın herkes okusun, okusunda neyin ne olduğunun kendisi farkına varsın. kimsenin kimsenin aklına ihtiyacı olduğunu sanmıyorum. birisinin takacağı başörtüsünede başkalarının karar vermesinin doğru olduğunuda sanmıyorum. bırakın kim ne yapmak istiyorsa yapsın. birilerinin bu ülkeyi kasosa sürüklemek için sürekli içimize soktuğu fesatın farkına varın artık!!!
Örümcek beyinlilerin, tahammülsüz ahmakların, kendi çarpık zihniyetlerini millete çamur atıp hakaret ederek bulaştıran şerefsizlerin tanımını yaptığı, olmayan kişiler gurubu.
m.s. 660 yılının arabistan'ındaki, ya da 2008 yılının kadınlara araba kullandırılmayan suudi arabistan'ındaki kurallar ile yaşamayı (kendi deyimleriyle dinini yaşamayı) seçmiş birisinin, bilim sevdasından ya da çalışacağından ya da hipokrat yeminine uyup acildeki erkek hastaya bakacağından değil, sadece ve sadece politik amaçlara hizmet eden sözde isteğidir.
kendisini çocuk doğurma ve bakma makinesi olarak kullanmak isteyen erkeklerin kulu kölesi olmayı kendine yediren, çalışmayı orospuluk, araba kullanmayı fahişelik, tecavüze uğramayı iffetsizlik kabul eden bir zihniyetin düpedüz esiri olmuş, cehaletin pençesinde ve kimlere hizmet ettiğinin farkında olmayan ve de daha diğer insanlara saçının telini bile göteremeyecek kadar ''özürlü'' bir vatandaşın üniversitede show dışında ne gibi bir işlevi olabilir? ya da sanayide, ticarette, hastanede, fabrikada topluma ne gibi bir yararı olabilir ki?
sikinin kafasına saat takıp dolaşan deli cevat bile üniversite okuma hakkına sahiptir. eşcinsel girsin derken cevatı okula almazsan a yıp olur değil mi? en önce götten uydurma bir metafor desteğiyle usluba kuvvvet kazandırmaya çalışan çapraşık zihinlerin hizaya getirilmesi gerekir. isteyen kafasına örümcek ağı takar isteyen fileli çorapla girer.
şimdi kurnazlık şurda: örümcek ağı ile türban arasında bir üstü kapalı bağlantı kurulup zihinlerde makes bulmaya çalışılıyor. ama biz ne ulussal sollar, ne ilhan selçüklar , ne nur serterler gördük. ne atatürkçü ergenekon cemiyetleri, ne postallı paletli calutlar gördük. biz buna benzer üstü kapalı söylemlere aşinayız dostlar. çalım yememiz.
türbanlıların sayısı adına eşcinselerden az denerek nereye varmaya uğraşılıyor ? eğer ki maksat eşcinseller adına hak ve hukuk iddasında bulunmaya çalışırken çapraz bir koşuyla türbana çatmaksa yanlış yoldur. iktisadi anlamda geri kalmışlığımızın sebebi beşiktaşın kombine biletlerinin az satılması ve beşiktaş taraftarının vefasızlığıdır demek daha anlamlı. * anayasa mahkemesindekilerin sayısı da 11 ama çok şey ifade ediyor.
hacı o değil de anayasa mahkemesindekilerde cüppeli ! kim aldı onları oraya?
zavallı solcuları da kullanan tiplerdir. şöyle ki; ''herkes özgür olsun, isteyen kıçında şişeyle bile üniversiteye girebilsin'' diyen hümanist özgürlükçü demokratların gözünden kaçan şudur: bunlar girerlerse çıkmazlar! (yani ardından gerçekleşecek olan durum; türbansızların üniversiteden kovulmasıdır). *
hem gericidirler medeniyeti ret ederler, hemde bütün nimetlerinden faydalanırlar. birisi 14 yaşında şti kurar, diğeri tamamı kredi gemicik alır, sonra imandan bahsederler. cinsel yolla cin çıkartırlar, humeyniyi hayal edip masturbasyon yaparlar, başlık dokununca fasulyeden bahsederler. örümcek ağından bir ip çekip önce dillerini bağlamazlar, bir ip daha çekip uçkurlarını bağlamazlar, bir ip daha çekip ellerini bağlamazlar habire çalarlar belediye ihalelerinde sonra başlarına bir bez parçası bağlayınca kurtulurlar her şeyden hadi kendilerini kandırıyorlar da başka kimi kandırıyorlar. aklı başında olanlar görüyorda bunları, aklı ile başı arasında cebi dolanlar görmüyor. dokunan varsa cebini boşaltsın.
sözde demokratik ülkemizin ve sadece kendine demokrat halkımızın; dini inancını özgürce yaşamasına izin vermediği bayanlara, bir de bu yetmezmiş gibi sırf dini inançlarını yaşadıkları için bu bayanların eğitim haklarını da ellerinden almak için olanca gücüyle çabalayan insanların söylemidir.
cahil dostum olacağına, bilge düşmanım olsun demiş atalarımız... kimsenin okumasından zarar gelmez aksine faydası dokunur. Kimse; biz kimiz de insanların dini inançlarına karışma hakkını elimizde bulunduruyoruz diye soruyormu kendine? ya da biz kimiz ki dini inancını yaşayan insanların en temel hakkı olan eğitimi elinden almak istiyoruz diye soruyormu? Peki sizmisiniz demokrat? eğer siz iseniz nereniz demokrat? ya da sadece kendinize mi demokrat?
kendi dini ve vicdani görüşleri çerçevesinde başörtüsü takan insanları hazmedemeyen, yeryüzüne indirilmiş en mükemmel din olan ve içerisinde hiçbir kötülük barındırmayan, en acımasız namerdi dahi merhamete sevkeden dinimizi bir öcü gibi gören ve gösteren, islamı karalamak ve insanları islamdan soğutmak için mücadele veren bazı grupların veya bazı dinlerin*, tekellerinde bulundurduğu sivil toplum örgütleri, medya kuruluşları v.b. kuruluşlarla uydurduğu hikayeleri* sözde demokrat halkımıza empoze ederek ve halkımızın bazı kesimlerinin din düşmanı olmasına yol açarak bu tür propagandalar yapmasına sebebiyet verirler.
demokrat halkımızı sağduyuya davet ediyor ve kimsenin gazına gelmemelerini, tv den radyodan medyadan duyduklarıyla hiçbirşeyi yargılamamalarını, araştırmalarını tavsiye ediyorum...