Annenin süt emzirmesi döneminden kalma olsa gerek kadının göğsü her zaman ilgi çekici olmuştur bilinçaltı için.tabi bir de seks açısından da düşünüldüğünde huzur verici bir organ olması kacınılmazdır.
Abazaların hemen seks turları attığı an. Heyecanlanmayın lan sevgiliniz olduğunda her şeyin seks olmadığını böyle duygulara ihtiyacınız olduğunu da idrak edeceksiniz.
kadın orgazm olduktan hemen sonrasıdır bu an. başını kadının omzuna koyar ve bana vajinanla verdiğin zevk için sana teşekkür ederim demenin başka bir yoludur.
kadına farklı duygular yaşatan durumdur. romantizm,sevgi,aşk,heyecan,huzur,güven bunların yanında birde anaç duygular kabarır. enteresandır ama bu böyledir. her halukarda muhteşem bir tablodur. yani fesatlık düşünmezsek.
göğüsler daş gibiyse başın rahat etmesi mümkün değildir böyle anlarda. normal şartlarda böyle anlarda o sizin saçlarınızla oynarken birlikte yıldızları da seyredersiniz şayet hem gece ise ve hem de açık alandaysanız.
bir erkeğin göğsüne başını koyup huzurla dinlenmekle kıyaslanmayacak kadar kötü bir andır. koca koca memeler, insan onları eziyorum diye rahat rahat kafasını koyamaz bile azizim. ayrıca iğrenç lan, kafalarınız meme kokar. o yüzden sıkı kaslı bir erkek göğsü, 90 ölçülü bir kadın memesinden kat kat daha üstündür. hatta kaslı olmasa bile, yine de en iyi kadın memesine yeğdir.
neyin başı sorusu gelmedi değil aslında aklıma.ama sonra yok canım yapmazlar öyle şey dedim ve...
fikriyat 1: duygusal modun en masum anıdır.
fikriyat 2: huzurlu bir andır.
fikriyat 3: uyunası en güzel yerdir.
sevgi ile olduğunda böyle şarkılar çıkar ortaya efendim.
Geçmesin günümüz sevgilim yasla
O Güzel başını göğsüme yasla
Birleşebilir mi ahh aşk ihtirasla
O güzel başını göğsüme yasla
Ela gözlerinde menevişler var
Kor gibi dudaklar ve kızıl saçlar
Okşasam doyamam ah ta fecre kadar
O Güzel başını Göğsüme yasla
iki durumun tecelli edebileceği andır. bunlardan birincisi, erkeğin "lan göğsüne başımı koydurduğuna göre ben bunun göğüslerini direk yalayabilirim" modudur. diğeri ise tamamen romantizmin doruklarıdır.
küçükken had safhada olan, ergenlikte yerini bir rüyaya bırakan, çok sonraları, yani olgunluk döneminde en şiddetli olan, yaşlılık döneminde ise artık hiçbir anlam ifade etmeyen anlardır.