- aman! dişi taifesine ilgisi azalmasın, nesiller devam etsin diye ademoğlu'nun neredeyse tüm bezlerini testosteron üretir hale getirdik. hormon üretiminde birinci önceliği daima ona verdirdik. bırak dokunmayı! kadın eli görse, tam kapasite üretip kana pompalaması için planladık-programladık. ademoğlu'nu adeta kendi ellerimizle insanlıktan çıkarttık. fünyesi çekilmiş el bombasına döndürdük. tesadüf bu ya! karısı da tuttu dedi ki o gece, "bugün çok başım ağrıyor." yani, istemiyorum! şimdi kalkıp diyeceğiz ki ademoğlu'na "mal bu, al bu gülü ömrün boyu kokla!" o da bu emrimize paşa-paşa riayet edecek öyle mi? adam yemiş hormonu, yemiş hormonu, nöbet geçiren eroinman gibi tir tir titriyor. malafat kalktı mıydı; dini-imanı, allahı-kitabı kim takacak! bunu artık o evin içinde ve o kadınla tutmak ne mümkün! baharleyin sürüye salınan boğa misali girecek topluma, artık yer misin, yemez misin?
el hasılı vel kelam; bir, iki, üç yetmez! dörde kadar yolu olsun! o erkeğin gücü kaçına kadar yetecekse artık.
insanların hayvanlar gibi üreme içgüdülerini gerçekleştirmek adına birlikte oldukları dönemde mantık diye bir şey mi vardı? bunun yanında kadın da çok eşliydi zaten. nasıl erkek dolgun yuvarlak hatları olan kadını doğurgan belliyorsa kadın da yapılı ve kuvvetli erkeği benimsiyor ve çifleşiyordu.
erkeklerin şeyini tutamamasına uydurdukları en büyük tarihi bahane erkeğin doğasında tek eşlilik olmadığı. homo erectusları düşünüyorsak eğer tavşanı da avlayıp çiğ çiğ yiyen doğamız var. zamanla bir şeyleri değiştirdiysek, yerleşik bir hayat kurduysak, beslenme, avlanma şekillerimiz değiştiyse, tarım diye bir şey bile gelebildiyse üreme şeklimiz ve sosyal alışkanlıklarımız da değişiyor.
tamamen içgüdüyle hareket etmeyip bir mantık çerçevesinde hareket etmeye de ''medeniyet'' deniyor.
çok eşliliğe karşı biri değilim. ilişkiler çeşit çeşit olabilir. bu ilişkiyi kuranların bileceği iş. ama kadın tek eşli ama erkeğin doğası çok eşli anam. napalım yaratılışımız böyle gibi tek taraflı ve safsata söylemler cahilce ve komik.