her türlü reklamı izlediğimizde açıkça görülen farkındalığı sözlüğü ile paylaşan erkektir. ya da kadındır. ortada bir obje vardır bu da çoğunlukla kadındır.
popüler kültüre uymuş erkek.. Televizyonda, sosyal medyada sürekli buna vurgu yapılırken nolacaktı başka.. ulusözlükte en çok yapılan şeylerden biride bu değil mi zaten..
Haklı erkektir. Evde dizi çıkmış pijamayla oturur. Sokakta tam bir fahişe. Konu birşeyleri kendine yakıştırmaksa eğer kendi evinde yakışmıyor mu bu kıyafetler. Yoksa dışarıda kendini başkalarına mı beğendireceksin? (bkz: pazarlama)
Kadınların çabaları sonucu öyle hissetmemiz gerekliliği... götü güzeldir, biliyordur, malumun ilanı kimseyi etkilemez. yada
çirkindir, biliyordur, nah tavlarsın beni moduna girer, kalkanlarını kaldırır. Ama vücüdu kullanarak elde etmek daha basit.
genelde 'neden herkes beni cinsel obje olarak görüyor' diye yakınan kişilere bu şekilde bakılmaktadır.. ne yazık ki amerikan sineması ülkemizdeki gençliği söküp götürmüştür.. amerikan pastası serisini izleyen her erkek için kızlar ne yazık ki o şekilde düşünülmek zorunda kalmaktadır.. sebebi kızların da zaten o filmlerdeki kızlara özenmesidir..
bir yerde patlama varsa, ateş dee vardııııııır, barut da vardırrr...
çocukluktan itibaren içinde yaşadığı toplumun getirisidir efendim. savunduğumdan değil, hayvanlık da olsa mantıklı bir açıklama getirmeye çalışıyorum sadece.
erkek insanı henüz 6-7 yaşlarında veletken cinsel bir ayrıma tabi değildir, yalnızca çocuktur. kızlarla sokakta oynar, kafalarına vurur kaçar, yanlarında oturur, kısacası kızlarla birlikte yaşamasına izni vardır. ne zaman ki çocuk değil de "erkek" olarak tanımlanmaya başlar, o zaman veledimiz sınıfta kızların yanında oturmaz, haremlik selamlık düzeni olmasa da kızlarla etkileşimine bir sınır gelir. daha sonra futbol oynarken erkeklerle takılır, bilgisayar oyunu oynarken erkeklerle bir aradadır, yani hafiften kızlar hayatından çıkmaya başlar. aksilik, tam kızlarla etkileşimi sınırlanmaya başladığı sırada cinsellik girer hayatına. 11 - 12 yaşlarındaki velet ya gazetede haydar dümen'i görür, ya star tv'de hülya avşar filmi görür ya da büyüklerin ellerindeki dergi/cdler onun da eline geçer, kısacası cinselliği gayet sakıncalı araçlarla gayet çarpık şekilde öğrenir. karşı cinsle olan tek etkileşimi de bu çarpık araçlarla olduğundan karşı cinsi yalnızca cinsel obje olarak görmeye başlar.
şimdi cinsel obje olarak görme kısmındaki yanlışlık "yalnızca" o gözle bakmaktan kaynaklanıyor. karşı cinsin vücudu o kadar erişimsiz kılınmış ki dizine dokunmak bile cinsel bir aktivite haline geliyor. beden eğitimi dersinde basketbol oynamaya karar veren kızın kendi takımında hiç erkek bulamamasının nedeni de bu tam olarak. ama gerizekalı ergenimiz okul hayatı boyunca kızlarla yan yana otursa, dizine, eline, bacağına değmenin hiç de cinselliği çağrıştıran bir yanı olmadığını, her gün beraber gezdiği, yeri geldiğinde boğuştuğu, sarıldığı erkeklere karşı neden aynı şeyi hissetmediğini sorgulasa sorun çözülecek. ancak bu erişimsizlik ergenlik çağı ve hormonlarla birlikte çarpık cinsel araçlarla birleştiğinde karşımıza karşı cinsi yalnızca cinsel obje olarak gören erkek çıkıyor.
ne zaman ki ergenimiz bir hanım kızımızla sevgili olur, kadın vücuduna dokunmanın öyle çok da önemli olmadığının farkına varır, o zaman bu kafa değişir. "göğüs falan dedik o kadar, öyle çok da farklı bir tarafı yokmuş lan" kafası oluştuğu anda karşı cins yalnızca cinsel obje olmaktan çıkar. tabi çözüm bu değil, saçma sapan bir mantık çıkmasın burdan. çözüm zamanında ergenimize sağlıklı bir cinsel eğitim vermekte.
sadece kendi gözlemime dayanarak diyebilirim ki; genellikle çağdaş geçinen erkeklerdir.
ben bu çağdaş(!) takımın yolda karşılaşıp "ne yapalım ya am bakmaya geldik" dediklerine şahit oldum.
biri ikisi değil, çoğunluğu.
edit: bu diyalogları gerçekleştirenler ilkokul mezunu cahil cühela değiller. 22-24 yaş arası üniversite öğrencileri.