Bunlar da istiyor ki her iklimimizi anlatalım, her hazza varalım, lezzetli keşifler silsilesine tutulalım, çift olmanın denizinde pupa yelken gidelim ama Demiri birlikte atmayalım.
Hayvan mıyız biz ya hu çayır çimen gezip, çiftleşip sonra birbirimizin mahreklerinden ayrılalım?
Ne ‘medeni’ düşünceleri var milletin, zannedersin Norveç’ten yazıyorlar.
T: kaygı/tasa değil, olması gereken ahlaki ve insani düşünce, tutum.
Evlilikte bütün sorumluluklar kadında ve beklentileri sadece sevgi ve aile kurmak. Günümüzde kendi ekonomik özgürlükleride var... Nasıl bir bakış açısı ile böyle entryler giriliyor anlamış değilim... Kadınları değil kendi tercihlerinizi bir gözden geçirin. Yumurta bile kıramam diyen kıza prenses muamesi yapıp evlenince yemek yapmıyor diye söylenmek pek mantıklı değil... Aile kurmak istemek son derece insani bir davranış.
Eeee bütün masraflar ev geçindirmeyle ilgili bütün sorumluluk erkeğin sırtına yüklendiği ülkemizde tabi ki evlenmeye meraklı olurlar
Birde yolunacak kaz arıyorlar parası olsun işi olsun evi arabası olsun. Gerçekten erkeklerimiz kendilerini bu feministlere fazla kullandırıyorlar yazık.
günümüzde maalesef bazı tiplerin -sözlükte de bolca var olan- kadını seks yapmaya yarayan alet olarak gören veyahut orda burada sevişme yiyişmeyi amaç olarak gören elemanlardan korunmak amacıyla kendilerini koruyup garanti altına aldıkları çatıdır evlilik, bu sebepten ötürü her kadın bu çatının altında bulunmak ister.
Kadınların bu merakı genelde 30 lardan sonra çıkar ortaya. 30 a kadar her boku yiyip sonrasında bi kerize kapak atmaktır asıl amaç. Lütfen yem olmayın olanları uyarın..
amk kezbanıdır. tek fonksiyonu da evlenmektir bunların. hiçbir sik üretmezler her daim zengin koca ararlar bulamayınca aşk maşk diye ortalarda dolanırlar.
sonra ay çok sevdik biz, ay kimse beni anlamıyor diye konuşup kendi kendine triplere de girerler. aslında bunun nedeni de öyle kodlanmış olmaları. yani küçükken bunları böyle yetiştiriyorlar.
evlenmese çatlayacak gibiler. sebebi neden?
çünkü bunlar aslında mal gibi elden ele geçer ve asla kendi başına yaşayamazlar. sürekli ya babası, ya abisi bunları her daim kontrol atlında tutmak zorundadır, kocaya varıp bundan kurtulup biraz da kocanın yarattığı özgürlükle yaşamak istiyorlar.
tabi evlilik isteği olana demiyorum bunları tek derdi evlilik olan bunun dışında yaşam belirtisi göstermeyenlere diyorum.
ergenler idrak edemez ama sağlıklı bi şekilde yetiştirilmiş herkes kendi ailesini kurmak evlenmek ister.
eğitimsiz, iş gücünün dışında, muhafazakar yetiştirildiği için hayattan mahrum kaldığına ve evliliğin bunu çözeceğine inanan kısıtlı bi kesimle herkesi yargılamayın. bu kızlardaki evliliğe bakış açısı dalgası bahsettiğim grup dışında tam tersi işliyor.
Genel olarak Türkiye'de kadınlar kendini gerçekleştirmek ve varolmanın farkında olmadıkları için kendilerini babalarından başka bir erkeğin alanında görüp, sorumluluktan olabildiğince kaçmak istiyorlar.
Gerek maddi olarak türkiye'de kadının sınırı, yine manevi olarak pazardan muz almasına bile değişik gözle bakabilecek toplum yapısı.
Kadının kendin "bir tarla" olarak görmesi. Evet aslında bunun farkında değil ama kadın dediğimiz şeyi bu toplum malesef fahişeleştiriyor. Erkek ona güvenli bir yaşam sağlıyor o da çocuk. Oysa gelişmiş bir ego bunun kadın erkekle değil ve yine egonun kendi karakterine bağlı olarak ayrışması gerektiğini anlar. Bizde yok bu. Erkekte aynı şekilde. Kendisi en çok parayı kazanacak ki kadına "çocuk koyabilecek"...
Türkiye'de artan boşanma oranları bununla da ilintilidir. Çünkü çalışma hayatı dünyanın zeitgeistine bağlı olarak bilimselleşen erkek kendini gerçekleştirme konusunda daha fazla fırsat yakalamaktadır. Çünkü bir işte çalışmaktadır, kendine geniş ufuklar katabilmektedir ya da geniş ufuklu insanlarla birlikte olabilmektedir.
ancak kadın, dünyadan uzak bir işe sahip hatta bazen bir işe bile sahip değildir. Evde o kıt kafasıyla çocuk yetiştirmeye mahkum edilmiştir - kıt kafa kesinlikle toplumsal kodlar, kadın ile erkek yoktur insan vardır - Peki bu kadın üreyebilme potansiyelini kaybederse nolur ? tabiki nevroz denilen rahatsızlıklar çoğalır. Türkiye'de menopoz dönemi ağırlaşmasının sebebi budur. Kadın evliğin ilk yıllarında bilinç dışı yaşamında buna uyanırsa genelde zaten "anlaşamamazlık" adı altında ayrılır. Oysa kendisi seçmiştir o erkeği.
bir de son kendini ve zenginliğini sergileme hevesi var. tek taşlar, harika düğünler, süper balayılar falan. tabi bunları yine erkek sağlar. Omuzları geniş ya (?)
Bir de kadınlara yüklenen anaçlık özelliği var, sanki bir insan vajinaya sahip olunca masum olmak zorunda gibi... E Cinsel arzuyu masumlukla ancak ailede bağdaştırıyor insanoğlu. Yoksa cinsellik zararlıdır (!)
Uzun bir yazı oldu ordan oraya atladım ama evlenme merakının boşanmaya nasıl dönüştüğünü kısaca anlatmaya çalıştım. Güzel bir bilgisayar alırsam yazıyı çok daha düzenli ve okunabilir bir hale sokup editlerim.
altında ataerkil tolpuma geçilmesinden buyana beslenmiş/işlenmiş sebeplerin yattığı durumdur. insanlığın ilk zamanlarında kadın kutsaldı çünkü bitkiden iyileştirici merhemler yapıyor bu da bir çeşit kutsallık olarak kadınlara yakıştırılıyordu. avlanma dönemine geçilmesiyle birlikte kadının gücü ile erkeğin gücü yer değiştirdi. kas gücünü kullanan erkek ailesinin ya da bulunduğu kabilenin temelde yiyecek giderini karşılayınca kadın iyiden iyiye pasif hale geldi ve günümüze kadar bu durum devam etti. kadının yeri erkeğinin yanıdır. kadının yeri evidir. kadının tek yaşama sebebi namusudur gibi düşüncelerler birlikte kadın özgürlüğü evlenmekte buldu. ve tüm bunlardan ötürü tarihin kendisine yapıştırdığı evlenme meraklısı sıfatının layığı oldu.