kadınlar sevmeyi bilmez

entry20 galeri0
    20.
  1. aşk şiiri yazmış bir kadın şair: leyla saz

    Leyla Saz
    ikinci Mahmut ve Abdülmecit döneminde hekimbaşı olan doktor ismail Hakkı Paşa’nın kızıdır. Bu vesile ile 11 yaşına kadar çocukluğu sarayda geçmiş; Osmanlı’nın son dönemlerine hatıraları ile ışık tutmuş bestekar ve şairdir.

    Çok sevilen çalışmalarından bazıları şöyle: “Mani oluyor halimi takrire hicabım” şarkısının sözleri, “Nerdesin, nerde acep gamla bıraktın da beni” şarkısının bestesi ve “Seni sevda çiçeğim, tac-ı serim” şarkısının sözleri Leyla Saz’a aittir. Kendisini müziğe ve şiire adayan Saz, anılarını bir kitap içerisinde toplamıştır.

    Kıl meclisi âmâde ne derlerse desinler
    iç dilber ile bâde ne derlerse desinler.
    lemde nedir farkı bana medh ile zemmin
    Sağ olsun ahibbâ da ne derlerse desinler.



    Günümüz Türkçesi ile:

    Aldırma buluş sevdiğinle,
    Çıkar keyfini birlikteliğin, ne derlerse desinler.
    Övgüye de, yergiye aldırmam
    Dostların canı sağ olsun, ne derlerse desinler.
    0 ...
  2. 19.
  3. aşk şiiri yazmış bir kadın şair: mihri hatun

    Mihri Hatun
    1460’lı yıllarda Amasya’da doğduğu belirtilen Mihri Hatun bu topraklardaki yetkin anlamda ilk kadın şairlerden biri olarak anılmaktadır. Amasya’da Şehzade’nin sarayında sevilip sayılan bir kadın olan Mihri Hatun, Arapça ve Farsça’yı ileri düzeyde bilmektedir. Divanı günümüze kadar ulaşan ilk kadın şairimizdir.

    içlerinde kadınlarında olduğu bir çok aşk yaşamıştır. Onun için Türk Sappho’su denilmekteydi. Pek bilinmese dahi, Venüs gezegeninde bir kratere Mihri Hatun ismi verildi. Sovyetler ve Almanlar da Mihri Hatun’un Divanıyla ilgilenmiştir.

    sen kılmadığın derdime dermânı unutma
    ben hasret ile verdiğim ol cânı unutma

    lûtfunla imâret kılacak müddei gönlün
    cevrinle yıkılmış dil-i vîrânı unutma

    kıldıkça hamâyil kolunu boynuna ağyâr
    zülfün gibi ben gönlü perîşânı unutma.
    1 ...
  4. 18.
  5. sevmeyi en iyi kadınlar bilir .
    2 ...
  6. 17.
  7. Yalnız kendinin sevdiğini düsündüğü icin büyük ihtimalle karsısındaki kadını sogutacak insan sacmalıgı.

    Kadın,
    içinde her zaman sevgiyi tasir.

    Sevdiklerinden kolay kolay ayrılamaz.

    Sevdiklerini kolay kolay kıramaz.

    Zor sever ama tam sever.

    Bir kadının tam anlamıyla sevebilmesi için

    yüreginin kabul ettigini beyninin de kabul etmesi gerekir.

    Ve sevmezse de onu asla sevmeye zorlayamazsınız.

    Belki kolayca yüregine girebilirsiniz.

    Ancak beyninde yer etmemisseniz her an terk edilebilirsiniz.
    1 ...
  8. 16.
  9. Yav he he.iki farklı cinsiyetten bahsediyoruz amk.valla sinirlendim.tabiki de sever.erkek farklı sever....Kadın farklı sever.bunu o minnak Beyninize sokun gencolar.
    2 ...
  10. 15.
  11. kadın sevmeyi bilir çok iyi bilir de bazı durumlarda işine gelmez.
    0 ...
  12. 14.
  13. çünkü yorulmuşlardır.erkekler onlara ulaştıklarından itibaren başlarlar,sevgililerini kendi ideal kadınlarına benzetmeye.sevgilililerinin nefes alışından verişine kadar karışmaya, onlardan anlam çıkarmaya...sevgililerinin özel ve arkadaş hayatının olamaması sadece erkek arkadaşı için yaşaması gerektiğine inanmışlardır.sevgililerinin her giydiği güzel elbisenin anlamı kendisini başkalarına beğendirmek olduğu için ona güzel olmak yasaklanmıştır.halbuki anlamazlar o sevmeyi çok iyi bilen hassas erkekler kadın bu durumda özgüvenini yitirmeye,kendini kafesteki kuş gibi hissetmeye başladığını.ne de olsa kadının yaptığı her hareketin altında bir cinlik,şeytanlık vardır yoksa hiç derler miydi kadın şeytanın yeryüzündeki görüntüsüdür diye...ee bu durumda kadınlar neden sevmek istesin ki kendi hayatlarında kendi mutlulukları ve özgürlükleriyle yaşamak varken.neden başka biri için kendinden vazgeçmek istesin?
    0 ...
  14. 13.
  15. şimdiye kadar hiç yürekten sevilmemişlerin düşüncesidir.
    (bkz: sevene değil sevdirene bak)
    0 ...
  16. 12.
  17. sadece tercihlerden dolayı anlaşılamayan bir durumdur.

    kadınlar sevmeyi bilirler. hem de belki de bu dünyada duyulabilecek en yüksek şekilde duyarlar, yaşarlar bu sevgiyi. lakin bu sevgi beklediğimiz üzere biz erkeklere değil her zaman için öncelikle evlada yöneliktir.

    bir kadın çocuk sahibi olmadan çok önce bile hayatını, sevgisini gelecekteki çocuğunun üzerine kurar, tüm tercihlerini de bu yönde atar.
    1 ...
  18. 11.
  19. erkekler kendilerine kazık atan kadınların peşine düştüğünden onlara aşık olan diğer kadınları göremez. bu da burdan çıkan geçerliliği olmayan bir yargıdır. (bkz: erkeklerin çoğunda at gözlüğü vardır) * * *
    1 ...
  20. 10.
  21. Bilir de bilmemezlikten gelir diyebileceğim bir durum.
    0 ...
  22. 9.
  23. kadınlar sevgiyi en derinden yaşar. yürekten. her şeyini yok sayar kadın. aşık bir kadın kadar tehlikeli bir tür yoktur bu dünyada. odaklandığı adam dünyanın tek erkeğidir onlar için. tanrı yerine koyar çoğu zaman. o hayatının temel unsurudur. onun için dünyayı tepetakla edebilme gücünü taşır kollarında. tüm dünyayı hamur haline getirip sevdiğine verme kudreti vardır onda. hiç bir şey umrunda değildir aşık olan kadının. ne para ne şöhret ne başarı. var olan ve dünyayı yaşanılası kılan tek şey erkeğidir. ve bu erkek uğruna girdiği savaşlar çoğu zaman gizli kapaklı olmakla beraber çoğu zaman ulu ortadır. paylaşamaz aşık kadın. kıskançlıkla kavrulur, öfkeye düşer zaman zaman hırsa ama vazgeçemez erkeğinden. ne olursa olsun bir ateş vardır içinde. yakar durur bu ateş onu ve bu ateş sönmedikçe kadın dimdik ayaktadır. erkeği için savaşmak onda bir gurur kaynağıdır. onu mutlu etmek, onun için uğraş vermek, bir şeyler hazırlamak ona kadının tekidealidir.
    kadın kırılır, kadın sever, kadın kalır, kadın gider, kadın kanar, kadın kanatır. ama o kadın durum gözetmeksizin sevdiği zaman erkeği yanında da olsa olmasa da ona sadık kalır.
    2 ...
  24. 8.
  25. kadınlar sevmeyi bilirler bilmesine de bir kez sevdiklerinde anlarlar aslında hiç sevmemeleri gerektiğini. kadın sevdiğinde kendini unutur adeta, kadınların doğasında var olan zaaflarıdır bu. erkekler ise bu zaafı kullanmayı çok iyi bilirler. kadının ne derlerse yapacağından, ne yaparlarsa onları affedeceğinden öyle emindirler ki pervasızca hareket ederler. bir kadın için sevgi demek fedakarlık demektir. erkeklerin egoist dünyasındaysa fedakarlığa yer yoktur. kadın sever, sevdikçe erkeği şımartır. ancak, bir gün gerçeği fark eder kadın. anlar ki onun sevgi anlayışıyla sevdiği adamın sevgi anlayışı asla aynı değildir. işte o noktada sevgisi biter kadının ve bir daha sevmeyeceğine dair söz veririr kendine. sonrasındaysa işte böyle sevmeyi bilmemekle suçlanırlar. kadınlar sevginin en asilini bilirler bilmesine ama o sevgiyi kendilerine saklarlar. sırf bencilliğin ve egonun kirli eli ona değmesin diye. kanımca annelik duygusuyla bu içlerinde sakladıkları sevgi arasında kuvvetli bir ilişki vardır. kadınlar sevgilerini biriktirirler, ta ki o sevgiye asla ihanet etmeyecek ve o sevginin kıymetini bilecek - ileride arasıra unutup mutlaka tekrar hatırlayacak olsada - minik bir kalbe akıtana kadar.
    4 ...
  26. 7.
  27. erkekler ile kadınların aşka bakış açısı farklıdır. bu yüzden kadınlar erkeğe göre sevmenin anlamını bilmez. fakat kadınlarında haklı noktaları vardır. zira bazı erkeklerin aşkı; iki bacak arasından geçer.(!) bu durumdan dolayı kızların erkeklere yaklaşımı daha tedbirli olduğu için, erkeklerde bir kız için herşeyden vazgeçmeye hazır olduğu için; ortaya çıkan olumsuz olaylar, erkeklerin hayallerini kırmaktan başka bir şey vermez. bu da bir erkeğin kadınların sevmeyi bilmediği gerçeğine inandırır. peki bu durumda sevmeyi kim biliyor? sen mi? yoksa ben mi? cevap sende yada bende değil, kişinin vicdanında gizlidir.
    3 ...
  28. 6.
  29. kadınlar sevmeyi bilmez, biz erkekler biliriz.
    ama bizler de öğretme özürlüyüz. karşımıza kırk* yılda bir saf, temiz, yalansız dolansız biri çıkar, onu da ne yapar eder o sevmeyenlere benzetiriz. bize göre küçücük, ona göre kocaman yüreğinde değil bir erkeğe, kendisine bile sevgi koyacak yer bırakmayız. ideal kadın yoktur, onun böyle olmasını da umut etmiyoruzdur zaten ama kafamızdaki kötü 'kadın'ın elbisesini ona zorla giydiririz. kendi güvensizliklerimizi, eksiklerimizi, tahammülsüzlüğümüzü, sabırsızlığımızı ona ihale eder sonra da tüm bunlara rağmen sevmesini isteriz.'' çünkü biz gagasından tutup kuşu öt kuşum öt kuşum diyoruz. çünkü biz yedirip çiçekleri ineğe, koklayıp gerisini ineğin, kok çiçeğim kok çiçeğim diyoruz'' biz sevmesini öğretemeyiz kadına, kendimizi sevmeyi öğrenmedikçe.

    kadınlar dürüstlüğü bilmez, biz erkekler biliriz.
    onların laf olsun diye farklı zamanlarda söylediği birbirine zıt sözler, ihanetin, aldatılmışlığın, onun ne büyük bir yalancı olduğunun kanıtlarıdır. bizim söylediklerimiz ise öylesine sarf edilmiştir, önemsizdir. biz dürüstüzdür, kadın yalancı ve ikiyüzlü. ama biz kadınlara dürüstlüğü öğretemeyiz.

    kadınlar sabretmeyi bilmez, biz erkekler biliriz.
    bizim tüm saçmalamalarımız, hırçınlıklarımız hep eski sevgililerin suçudur, hep aşkların suçu. yani yine hep kadınların suçu... yeterince ve gereğince sevilmemişizdir. oysa ne de güzel sevilebilirdik?.. gidenlerden kırılmayı öğrenmişizdir, güvenmemeyi, şüphe etmeyi. ama şimdiki sevgililerimiz öyle midir ki? onların yapısında vardır kırmak, kullanmak, aldatmak. korkuları, sevgileri, düşünceleri, hayalleri hep tek kişilik hep sadece kendi yararlarınadır. onlar hiç yıkılmamıştır, onları kimse paranoyak, güvensiz yapmamıştır. yapmamalıdır da zaten; çünkü onlar hep seni, beni, bizi yani hayatlarının aşkı olan o erkeği beklemiş olmalıdırlar. hakları yoktur bizden önce öpüşmeye, dokunmaya, aşık olmaya, sevişmeye, bir başkası için gözyaşı dökmeye. bilmek zorundadırlar bir gün bizim yani hayatının erkeğinin geleceğini. önceki sevgililerimizin hepsi diğer yarımızdır bizim, defalarca yarımızı kaybetmişizdir. oysa kadınlar kalu bela'da kendilerine eş seçilen ruhu bilmek ve beklemek zorundadırlar. onların eski sevgiliden şikayet etmeye hakları yoktur. çünkü onların eski sevgiliye hakları yoktur. kadınlar beklemeyi bilmez, biz biliriz. ama öğretemeyiz...

    kadınlar değişmeyi, gelişmeyi bilmez, biz erkekler biliriz.
    genelde kabul etmeyiz ama bir hatamız olduğunda biz bunu düzeltmeyi, tekrarlamamayı biliriz. kadınlar bilmez... belki de desteğe ihtiyaçları vardır ama biz bunu anlamayız. anlasak da yapamayız, yapsak da kabul görmeyiz. korkutmuş, üzmüş, kırmışızdır. defalarca söz verip yine aynı yanlışı yapmışızdır. şüphesiz tek suçlu biz değilizdir; kadınımızın korkularıdır bizi buna iten. o olumsuz düşüncelerle boğuştukça olumsuzluklar olacaktır, biz bunu yapmaya zorlanacağızdır. kadınlar değişemez, biz de onları değiştiremeyiz.

    kadınlar vefayı bilmez, biz erkekler biliriz.
    zor anlarında yanlarında oluruz, onlar ise bizi hep yalnız bırakır. neden yanımızda olmadıklarını sorgularız, lakin sadece kendi penceremizden, sadece olumsuz bakarak, suçu ona yıkarak bakarız. başımızın ağrısını, siyatik sancısını, kalbimizin acısını hep onlara ihale ederiz. 'sen yoktun o yüzden daha beter oldum' deriz, 'ben acı çekerken sen sohbet ediyor, eğleniyordun' deriz. vefasızdır kadınlar, bencildir. biz onlar hastayken dünyaya küseriz, o yüzden aynısını bekleriz. her an aklımızdadırlar, onlardan da aynısını bekleriz. yanımızda olmaktan, bizimle konuşmaktan korktuklarına, onları bizim korkuttuğumuza da inanmayız. ne zaman neye nasıl tepki vereceğimizi bilmediklerini söylerler, inanmayız. çünkü daha müspet bir gerçek vardır; kadınlar vefayı bilmez. biz erkekler biliriz, ama onlara öğretemeyiz.

    kadınlar dostluğu bilmez, biz erkekler biliriz.
    onlar birbirlerine 'canım, bitanem, aşkım' diye hitap etseler de hep kıskanırlar arkadaşlarını. oysa biz erkekler öyle miyiz? gerektiğinde birbirimiz için ölürüz bile. hatta kimi erkekler samimiyetlerini 'birbirimize ana avrat söveriz şakasına ama kavga etmeyiz' diye açıklar. o derece aşmıştır dostluk duygumuz. kadınlar daha kendi aralarında sağlam bir arkadaşlık kuramazken bizlerle nasıl dost olabilir ki? ayrıldıktan sonra 'dost kalalım' derler ama bu nasıl mümkün olabilir ki? yıllar sonra bir mail yollayıp da yeni aşkınızı, ona yaptıklarınızı ve dolayısıyla bazı sorunlar çıktığını anlatıp fikrini sorduğunuzda ''kusura bakma cevabım kısa olacak; 3 yıldır seni düşünmeden, senin için dua etmeden uyuduğum tek gece yok. sana yardımcı olamam'' derler. dost kalalım lafı hikayedir onlar için, kalamazlar. kadınlar dostluğu bilmez, biz erkekler biliriz fakat onlarla dost olunmayacağını da biliriz.

    kadınlar sevmeyi bilmez.
    ya biz? biliriz, elbette ki biliriz. ama onlar buna layık olmadığından biz de layıkınca sevemeyiz. deli gibi severiz, köpek gibi severiz, eşek gibi severiz ama adam gibi sevemeyiz. çünkü hak etmezler. onların dertleri, sorunları yoktur. tek gayeleri evlenecek zengin birini bulmaktır. bu yüzden çaba harcayan taraf olmalıdırlar. bu yüzden yaptığımız çocukluklara katlanmalıdırlar. hem anneleri hep dememiş midir onlara 'erkeğine çocuğun gibi davran da büyüyüp adam olsun' diye? omuzları bizim yükümüzü taşımak zorundadır. kadınlar sevmeyi bilmez, biz biliriz. istesek adam gibi de severiz ama hak etmezler. bu yüzden ne severiz ne de sevmeyi öğretiriz.

    belki de bu yüzden sevmiyorsunuz bizi.
    27 ...
  30. 5.
  31. Kadınlar sevmeyi abartır ile eşdeğer cümledir.
    0 ...
  32. 4.
  33. kadın... sevmeyi sever... sevgiye dair her şeyi sever... sevmek için doğmuştur kadın... ister bir anne isterse bir sevgili; ya da dost... sevgi yumağıdır kadın.
    Sorar zaman zaman kendine sevmek mi sevilmek mi diye; sevilmek ne kadar cazip gelse de aslında kadın sevilmese de sevmenin hazzı ile bir ömür boyu yetecek kadar can suyuna sahip olabilir. kendine ve sevgisine sığınıp kendi ruhuna sarılmasını bilir kadın. yalnızlık hele de som yalnızlık zaman zaman onu yorsa da onunla baş etmeyi de bilir kadın.
    Ayrılıklar, incinmişlikler, geride kalanlar acıdır; akar yüreğinde sızım sızım... ama kadın kadındır işte... sever sevmeyi... çünkü sevginin adıdır kadın...
    5 ...
  34. 3.
  35. genellemedir. yürekten sevenleri de vardır. sevdiği için can verebilecek olanları da.
    2 ...
  36. 2.
  37. 1.
  38. Kadınlar sevmeyi bilmez.
    Yürekleri öyle dardır ki kendilerinden başkasını sığdıramazlar. Kendi arzuları, kendi heyecanları, kendi tutkuları vardır her şartta her şeyden önce. Senin onu sevmeni kendi egolarını şişirmek için isterler.
    Plansız, oyunsuz, hilesiz, yalın çıkamazlar karşına. Yürekleri yetmez.
    Kendi bildiklerini, çevrelerinden duyduklarını, öğrendiklerini toplar, her erkek için ayrı maske oluştururlar. O maskelerle çıkarlar her bir ilişki sahnesine. Her sahnede ayrı oyun, ayrı rol, ayrı makyaj.
    Mazbutsan mazbut; özgürlükçüysen özgürlükçü olurlar. Zor seviyorsan sonsuz bilinmeyenli denklem, aman ugrasamam diyorsan en kolay lokma olurlar. Zıtlaşmaktan hoşlandığını hissederlerse her konuda muhalifin olurlar, uyum istediğini fark ederlerse casper'a dönüşürler.

    Ta ki sana duydukları heyecan bitene kadar. O ateş -ki sen ne yaparsan yap bir etkin olmaz- söndüğü an sen de biter, silinir gidersin; tabi yerine yedeğin bulunduktan sonra. Boş zaman aktivitesi, oyalayıcı stres topu olursun.

    Kadınlar sevmeyi bilmez.
    Kafalarında kırk tilki gezer. Şeytanlık düşünmekten sadeliği bulamazlar. iki yüzlü davranmadan sana yaklaşmazlar. iki değil bin bir yüz takınıp gezerler. Yenisini bulmadan eskisini gönderecek cesaretleri olmaz. Sevgi bitince gelecek acıyı kaldıramayacak, o acıyla olgunlaşmayı bilemeyecek kadar zayıftır benlikleri.
    Hatıraya saygı duymaz; vefa nedir bilmezler. Sadakati tenle ölçer. Birisine dokunmadıkça aldatmadıklarını düşünürler. Dürüst ol der, iltifat beklerler. Hep bana der, daha fazla daha cok isterler.
    Yeni isterler. Yeni yeni yeni en yeni.
    Eskiyenin emek verilenin kıymetini bilmezler.
    Emeğe değer vermezler.
    Sana değer vermezler.
    Senin de kendileri gibi cambaz olmanı isterler.
    Ve eğer akrobaside iyi değilsen,
    Kadınlar sevmeyi bilmez.
    Yürekleri yetmez.

    Belki de bu yüzden seviyoruz sizi.
    15 ...
© 2025 uludağ sözlük