Özgürlük, bir insanın bir başka insana verebileceği bir şey değildir. Kadın özgürlüğü erkeğin "lütfettiği" bir şey değildir. Bok yemeyin oturun oturduğunuz yerde.
Özgürlük çalışmak mı?
Özgürlük erkeklere oy atmak mı?
Özgürlük soyunma hakkı mı?
Özgürlük bankalarda hesap açma hakkı mı?
Özgürlük kürtaj hakkı mı?
Yoksa özgürlük örtünme hakkı mı?
Ah bir saniye bir yarışmada fiziği ile birinci olabilmek de olabilir özgürlük.
Hatta sevişmek! Evet evet erkeklere imzasız vücudumuza sahip olma hakkını vermek. Ve üste küfür yemek. Özgürlük kesinlikle bu!
Özgür müyüz şimdi biz?
Her yaptığımız yine erkeklere yarıyor...
Izin verilen her şeyin çok da farkındalar.
Sikerim özgürlüğünüzü. Sikerim evet.
Özgürlük sikin olmasa bile sikebilmektir.
Ama gayet doğal olan şeyleri işinize geldikçe kullanımınıza açmak ve yine işinize gelmediğinde elimizden almak özgürlük değil sömürüdür tamam mı? Sömürü.
esasında bir kadın islam ahlakıyla ahlaklanmadığı takdirde ona ne yaparsanız yapın fayda vermez. ona zorla bir şeyi yaptıramazsınız. O yüzden sizlere tavsiyem böyle kadınlardan fazla bir şey beklemeyin. yatağınızda yanınızda olması, belki de şehvetinizi tatmin etmesi ve sizle bir beraberliği paylaşması en fazla beklemeye hakkınızın olduğu şeylerdir bu durumda. Öyle yok ahlaklı olmasıydı, dışarıda erkeklerle mesafeli olmasıydı, size saygılı olmasıydı, dışarı kuşu olmamasıydı, size itaatkâr olmasıydı, dediklerinize uymasıydı, küfür etmemesiydi, nazik olmasıydı felan kusura bakmayın ama nah görürsünüz bunları, beklemeye de hakkınız yok. Ha bunları beklemiyorsanız bilemem. Orası sizin tercihinizdir.
sadece kadının değil erkeğin de özgürleşmesinin en büyük engellerinden biri olan anlayıştır. kadın ve erkek aynı dünyada yaşadıkları için birinin özgürlüğü doğrudan diğerinin özgürlüğünü de etkiler. kadının özgür olmaması erkeğin kadın üzerinde kurduğu tahakkümü gösterir, bu durum erkeğin de özgür olmadığının en büyük kanıtıdır. çünkü tahakkümcü veya baskıcı erkek özgür erkek sayılmaz.
desteklemediğim bir durumdur. kadınlar tarafından çok rahat bir şekilde suistimal edilebiliyor. sadece bu korumadan dolayı kadınlarının dilinin kemiği olmayabiliyor. düşünsene hiç tanımadığın birine, bana taciz etti diyerek dava açıyorsun, sadece söylemenle ceza alabiliyor. tabii burada oluşan güvensizlik sebebiyle, tam tersi durum da oluşabiliyor, gerçekten tecavüze uğrayan kadına hakim "yalan söylüyor olabilir" diye düşündüğü için güvenemiyebiliyor.
daha kesin hatlarla düzenlenmesi gerekiyor...
2) evliliğin saçmalık olduğu:
evlilik, soy ağacının çıkartılabilmesi ve yasaların bağlılıklara göre çalışabilmesi için (miras gibi konularda) gerekli bir kurumdur. fakat insan yapısıyla uyuşmamaktadır.
evlilik bir kurumdur, yani aslında evlendiğiniz kişiyle birlikte bir şirket kurmuş oluyorsunuz. ortaklıklarda en yakın dostunuzla bile nasıl sıkıntılar çıkıyorsa, evlilikte de bu tarz sıkıntılar bolca çıkmakta.
evliliğin en sıkıntılı tarafı, insanların başkalarıyla flört etmesini, seks yapmasını yasaklamasıdır. tek eşlilik, nasıl hayvanlarda yoksa, insanlarda da yoktur. bu ütopya asla gerçek olamayacaktır, bu sebeple baskılanan bireyler ilişkilerinde yolunda gitmeyen şeyler olduğunda aşırı tepki vermektedir.
3) kadına cinsel obje gözüyle bakmak:
kadınlara sadece seks amacıyla bakıp "insan" olduğunu görmezden gelen erkekler; kadınların seks yaptıkları süre dışında konuşmalarına katlanamazlar. evlilik veya "ciddi" ilişki dedikleri şey bunu baskıladığından dolayı, kadınları kısıtlarlar. elbetteki kadınlarda buna bir süre sonra tepki vermeye başlar. emin olun, kadınlarda kas gücü olmasa da, beyin gücü sağlamdır. baskılandıklarında ilk roundda sizi yere yıkabilirler.
bu sebeple kadınların insan olduğunu unutmamak gerekir. sen nasıl benlik hissediyorsan, kadın da benlik hissediyor.
4) sonuç:
özgürlüğün sınırları vardır. mükemmel özgürlükten bahsedilemez. kadınların da, erkeklerin de sınırları olmalıdır. başkalarının özgürlüklerine, sizin özgürlük sınırınıza girmediği sürece dokunamaz, laf edemezsiniz.
bu özgürlük sınırı, yasaların belirlediği özgürlük sınırıdır, kafana göre özgürlük sınırı sıçamazsın. sıçarsan, tıpa takarlar...
ve ya israfdir ya da zarardir bu bahsedilen fazlaliklar.
not: ninemizin dedemizin bahsettiği fazlaliktqn bahsetmiyorum sünnet denilen olay yararsız bir ameliyattan öte değildir. bugüne dek surebilmiş ancak bir kaç kuşak sonra yok olacak kültürel bir alışkanlıktir, gelenek demek olmaz zira biz Yahudi ya da kadim mısırlı değiliz
mesele üstünlük değil zaten. önemli bir varlık olup olmadığıdır. sen erkeği önemsiz görürsen aslını inkar etmiş olursun. feminist bir yaklışımla sadece kendi hüyelalarında çırpınırsın. takdir ve iğva
dindar ve kindar neslin söylemidir. akp maalesef böyle bir nesli yetiştirmiştir. insanı düşünceleri ile değil cinsiyeti ile değerlendiren bir güruh maalesef pıtırak gibi çoğalmaktadır.
böyle düşünenlerin tek derdi kadını eve kapatmaktır.
kadın çalışamaz, kadın gezemez, kadın sosyalleşemez.
kadın, çalışırsa ve para kazanmaya başlarsa artık kendi ayakları üzerinde duracağından erkek, göt korkusu yaşamaya başlar. neden? çünkü kendisine hizmet edeceği, itip kakacağı, istediğini yaptıracağı o kadın tarihe karışacaktır.
kadın, özgürleşecek, güçlenecek.
erkek ve kadın eşittir.
kimse bunun aksini iddia edemez.
kendini kadından daha üstün gören bir erkek varsa o sadece aciz bir gerizekalıdır...
ancak kadının zekasından ve becerisinden korkan zekasızın öne sürebileceği bir tezdir.
ne fizyoloji, ne sosyal yapı ne de duygusal olarak bir kadının yapamadığı ne var günümüzde?
o halde erkekleri bizden üstün kılan ne?
kaldı ki entry de bahsedilen giyim kuşam, sosyal ortam, seçeceği arkadaşlar, takınacağı tavır tarzı şeylerin hiç biri erkek ile kadın arasındaki fiziksel farklılıklarına, erkeğin kas gücünün avantajına dayanarak kısıtlanacak şeyler değildir.
ayrıca özgür bir kadının güvenliğini tehdit eden bşy varsa o da sapkın düşünce yapısındaki diğer erkeklerdir.
burada kısıtlanması gereken kadınmıdır?