"kadın erkek eşitliği" kavramından kasıt kadın ve erkeklerin eşit haklara sahip olma durumudur. Bunu fiziksel yada başka özelliklerine bakarak eşit değil deyip tartışma yaratanlar için (bkz: konuyu saptirmak)
söz konusu eşitlik elbette kadın ve erkek'i tek tipleştirme değildir bu olsa
olsa formel mantık olur
sözünü ettiğimiz kadın'ın yaşadığı toplumsal eşitsizlik, ezilmişlik ve çaresiz bırakılmışlığıdır, karşı çıkmamız gereken şey de budur. yani
insanın insanı ezmesi.
tartışılmaktan bıkılmayan konulardan biridir.eşitliğin taraflara ne fayda sağlayacağı bilinmemektedir.erkeklerin kadınlarla eşitiz diye tekme tokat girişmesi eşitliğin zararlarından biridir.
kadın erkek eşitliği derken bile hangisini önce kullanilacağı problem olup pozitif ayrıma tabi tutularak kadın kelimesi önce kullanılmaktadır. demek ki kadınla erkek ayrı şeylerdir. ikisinin de üstün olduğu farklı özellikleri vardır. kıyaslamak da gereksizdir elmayla armutu kıyaslamadığımız gibi.
eşitlik adı altına sığınıp erkeklere herşeyi yaptırmayı arzulayan kadınların bir icraatıdır. kadın erkek eşitliğini istiyorlarsa bunu önce kendileri kabullenmelidir çünkü bir erkekte en az bir kadın kadar hassastır.
bizim marksistler kadını savunurken şunlara benzer şeyler zikrediyorlar: "ataerkil yapının baskısı annelik içgüdülerinin en baştan yeşertilmesi amaçlı kız çocuklarının elinde bebek, harcanabilir güç olmayı kabullenmeleri amaçlı savaşçı güç temsilinde erkek çocukların elinde silah olarak ortaya çıkar. ritüel haline dönüşen bebek bakıcılığı türk toplumunda kadına daha çocukken bu gibi yöntemlerle susturulmak amaçlı görev alanı telekkisi amaçlı biçilir giydirilir. planlı bir şekilde uygulanan, esasen suni dengenin bir parçası olan bu yöntemlerle... " falan filan. hoş benim kafadan sallama usulü ile yazdığım ve onların cümleleri dediğim paragrafı toparlayabileni de azdır ya neyse-o başka konu-.
bizim komunistler ve onların "evet lan harbiden haklı. anlamıyorum ama, güzel konuştuğuna göre dedikleri doğrudur." diyen lümpen ve resmi ideoloji bebişi yandaşları ile birlikte çok büyük bir yanılgı içerisindeler. komunizm değerleri kadını salt bir coğrafyanın sosyo kültürel yapısı içerisindeki sorunları ile ele almaz. ama, bizim bezmiş naçar ne halde olduğundan kendisi habersiz yeni yetme komunist efendilere çatacak ya başlıyor türk toplumunun galeneksel yapısından, devtel feodalitasinden. oysa kadın tek bir coğrafyanın içerisinde eşitlenmesi ile kurtuluşa ermez. felsefe ile dahi izah edilememiş deneysel değişken yöntemlerle felsefenin kendi derdine derman olamamışlığı ile ortaya çıkmış ampirik kumpirik sözlerle kendi coğrfayandan haberler verirsen hiçbir zeki kadın seni dinlemez.
tipik refleks. önce yer, sars, zemininden oynat, ardından çözüm sun. eski tüfekler böyleydi ama, artık yeni nesil sadece çözüm sun kısmını beceremiyor. kendilerine lavuklar demek istiyorum müsadenizle.
kadın erkek hiç bi zaman esşit değildir olmamıştır da;
- bi masaya oturulduğunda erkek gidip kadının sandalyesini tutmazsa ayı olur,
- otobüse vs. binileceği zaman erkek kadına yol vermezse yine ayı olur,
- çifler boşanırken nafaka alan hep kadın olur,
- evet evde temizliği, yemeği yapan hep kadınlardır ama gidip demir madeninde, hamallık gibi zor işlerde çalışanlar hep erkeklerdir.
- kadının çenesi erkeğin çenesinin 3 katı daha hızlı çalışır. bu da kadına 3 kat daha fazla işkence yapabilme imkanı sağlar.
- kadın kocasına istediği bi şeyi yaptıramadığı zamanlarda, geceleri yatağa almayarak ambargo uygulayabilir. ama erkek için aynı durum söz konusu değildir nitekim erkeğe verilen irade kadına verilenden kat kat azdır bu konuda.
.
.
.
.
kısacası; "yeter artık kardeşim kadın erkek eşitliği istiyoruz!!!!!".
tamamen sözde kalan deyim haline gelmiş kelime topluluğu. öncesinde ciddi yaptırımlar halinde olan bu eşitsizlik teknoloji ve eğitimle tamamen normal bir hal almıştır. kadınlar her zaman ezildiğini iddia etse de bu eşitsizlikten, her zaman naz yapma gibi lükse sahiptir. sevdiği adam hep gelir sevdiği kadına mesela... çiçekler yollar, serenat yapar... sürekli hediye alan tarafta erkek değil midir? hangi kadın sevdiğini hediyelere boğar, hangi erkek istediğini yaptırmak için günlerce naz yapar, surat asar. evet eşitlik yok. *
sadece duyularıyla algıladığını kabul eden, hayatı ve eşyayı bu şekilde anlamaya çalışan modern batı dünyasının, bir kadına bir erkeğe bakıp "lan bunlar eşittir" demelerinden mülhem söz. tabi bundan daha önemlisi var ki o da şudur. skolastikavrupa, kadın anlayışında bir kabızlık haline tutulmuş, kadını, hayvan ve şeytan ile eşleştirilmiş, insan bile saymamamıştır. tabi fransız ihtilali ile eski düşünce ve kabullerini köklü bir şekilde değiştiren batı bütün mefhumlarında olduğu gibi kadın mefhumunda da bir ishale tutulmuş, kadın ve erkeği ayrı hak ve görevler ile ele almamış işin kolayına kaçmıştır. uygulasa neyse diyeceğim ama uygulanmıyor da... birilerinin sandığı gibi eşitlik pek matah bir şey değil
gereksiz bir zorlamadır. kadın erkek eşitliğine lüzum yoktur. insan eşitliğini halledersek, özünde insan olan kadın da erkek de haklarına kavuşur. sorun hallolur. zaten insan olan erkekmiş kadınmış, öteki cinsiyetler üzerinde baskı kurmaz.
malesef ki henüz türkiye'de vuku bulamayan bulamamasında da erkekler kadar kadınların da suçu bulunan eşitlik.
keza kadınların farkında olmadan da olsa çoğunun aslında eşitlik değil pozitif ayrımcılık istemesi bu eşitliğin vuku bulmasını güçleştirmektedir. toplumdaki baylar ise sanıyorum mevcut durumdan hoşnut oldukları için söz konusu eşitlik için pek de çaba sarfetmemektedirler.
Kadınların taktığı türban için cümle ortamın erkekleri yıllardır birbirine girmişse ve bu konuda özgürlüklerini savunması gereken kadınlar aslında özgür değiller ve vekaletlerini kocalarına vermişlerse bu memlekette kadın erkek eşitliği asla yoktur.
iddiaya girmiştik. kazanırsam onla yatacaktım, eğer o kazanırsa da benle haliyle. madem kadın erkek eşit, adalet bunu gerektirirdi. ama yatmadı kahbe. ben kazanmıştım oysa ki...
bu konuda son zamanlarda ortaya atılan bir başka bakış açısı da şu:
' Her cins diğerinin sahip olamadıklarına sahiptir. iki farklı cins birbirini tamamlar. Hiçbir konuda bu iki cins birbirine benzemez ama bu farklılıklar sayesinde birbirlerine ihtiyaç duydukları mutluluk, mükemmellik vs. sağlarlar ve birbirlerini tamamlarlar.'
Kulağa çok hoş geliyor değil mi?
Bu sözlerden şu sonucu çıkarmamız bekleniyor. Kadın ve erkek eşitlik değildir! Bu doğalarında yoktur.
Oysa belki üretim sistemleri, genetik ve morfolojik değişiklikler dışında- ki bu da iki farklı cins olmanı temelidir- doğuşta tamamen aynıdır.
Yine bu sözlerden çıkarmamız gereken bir sonuç: Cinser birbirinden farklıdır. Erkekleri kadınlardan ayıran özellikleri, etken, ilerleyici ve savunucu olmalarıdır. Zekası yüksektir erkeğin, üretendir, savaşçıdır. kadınlar ise tüketendir. narin, naif, tatlı ve şirindirler. tehlikelerden uzak, korunmaları gereklidir. oysa erkek sürekli dış dünyada tehlikelerle sürekli yüzyüzedir ve bu yüzden zaafiyete, yenilgiye, yanlışa düşmesi olağandır.
Böyle bir düşünce gelenek ile doğallığı; elverişli olan ile kaçınılmaz olanı birbiri karıştırmak, yüzünegözüne bulaştırmaktır!
kadın ve erkeğin yapıları, cinsel rolleri toplumun belirlediği kültür çerçevesinde oluşur ve yarattığı ayrımlar bu iki cinsin konumunu belirler.Bu belirleme cinslerin yapılarının temelidir.
cinsleri kadın ve erkek olarak kesin iki gruba ayırmanın ve bu ayrımın 'doğal' olduğunu iddia etmenin temeli politiktir!tıpkı yönetici sınıfın kendi ayrıcalıklarını 'doğal' olarak kabul ettirmesi gibi... Yoksul sınıfın içinde bulunduğu sefalet Tanrı'nın buyruğudur, kaderdir ve tabii doğaldır.
Alışılmışın(geleneklerin) dışında olan her şey doğaya aykırı, alışılmış olan her şey doğaldır. Mesela kadınların erkeklere bağımlı olması süregelen bir gelenek olduğu için çok doğaldır!
Bugün kadının yapısı, ideal adın denilen şey bir tür politik saçmalıktır! Bu aslında sistemin yetiştiriş yöntemidir ve ciddi bir politikadır. Dünyanın en güzel kadınına övgüler yağdırılır, güzellik, çekicilik ve tatlılık övülür...
çevrenin kişilik üzerindeki etkisini görmezden gelerek cinsel kişiliklern ayrımı hakkında yorum yapmak tam anlamıyla zeka geriliğidir. temelsizdir, bilimsel değildir!
bu durumda kadınlara ödevlerinin ne olup olmadığını söylemek de sistem düzeleyicisinin varsayımından öteye geçemez!
Kadın, kocasından izin almadan annesine bile gidemiyor.
Kadın taciz ediliyor.
Kadın tecavüze uğruyor.
Kadının üstüne kuma getiriliyor.
Kadın, kocasının ailesine de hizmet ediyor.
Kadın törelere kurban gidiyor.
Kadın zorla evlendiriliyor.
Kadın istediği kadar özgür olsun hiçbir zaman bir erkek kadar özgür olamıyor.
Kadının namusu hemencecik "lekeleniyor."
Kadın bazı yörelerde mirastan pay alamıyor.
Kadın, erkek çocuk "doğuramadığı" için suçlanıyor.
Kadın evlenmeden sevişemiyor.
Kadın tarlada çalışıyor, sırtında yük taşıyor.
Kadın 12 çocuk doğuruyor.
Kadın daima göz hapsinde tutuluyor.
Kadının bu dünyada bulunma nedeninin erkeği "rahatlatmak" olduğu düşünülüyor.
Kadın okutulmamış oluyor.
Kadının başarısı çok tuhaf, hiç beklenmedik, olmayacak bir şeymiş gibi görüldüğünden, başarılı kadınlar "kedi yakalamış fare" gibi şaşkınlıkla karşılanıyor. Siz hiç "başarılı erkekler" diye bir sunuma rastladınız mı basında, şurada burada?
Kadın "kadınlık görevi"ni yapmak zorunda oluyor.
Kadına şeytan gözüyle bakılıyor.
Kadın bekáret kontrolüne götürülüyor.
Kadın "mahallenin namusu" oluyor.
Kadın çalıştırılmıyor.'''
erkek bunların neresinde.. eğer hepsindeyse eşitlik nerde.. kadın-erkek eşitliği sadece sözde olan bir kavramdır. o yüzden çok ta eşelemeye gerek yoktur.
"kadınlar sürekli eziliyor, kadınlarımıza değer verilmiyor" tarzı açıklamalarla gözümüze sokulmaya çalışılan eşitlik. lakin bu noktadan bakarsak kadınlar* eşitlik falan umurlarında değil, tamamen üstünlük amacındalar. bu sebeple sürekli "eziliyoruz, ikinci sınıf gibiyiz" açıklamalarla daha çok değer istiyorlar. örnek vereyim de tam olsun; işveren bildiğin adam, iki kişi geliyor başvuruya, biri erkek bir dişi. erkek normal mülakata alınıyor. hatun girince adamımız çay istiyor çaycıdan, maaşın sorun olmadığını söylüyor vs. sonuçta bağyan kişi alınıyor işe. aynı başvuruya giderken erkek mümkün olduğunca kapatıyor vücudunu, görüntüyü güzelleştirmek için, kadın ise açıyor, daha güzel olmak için. ortada eşit olma gibi bir ihtimal zaten yokken, çabaya gülüyorum ben. kadın erkekten dayak yiyor, suçlu bulunursa, adamın ağzına sıçılıyor; erkek kadından dayak yiyor, suçlu bulunursa, pardon suçlu bulunmak mı dedim, ahahha adamla dalga geçiliyor. erkek sevgilisine hediye almazsa öküz oluyor, kadın hediye almazsa, olsun, ne gerek var ki, erkek tarafının işi bunlar. eşitlik var evet. heh işte, o eşitliğe sıçayım.
bu eşitlik iki maçlık eleme sistemine dayanır. kağıt üzerinde ve skorda eşitlik olsada erkek tarafı averaj üstünlüğü nedeni ile her zaman turu atlayan taraf olur.
