habil'in kardeşi ve ilk katildir. tanrı habil in kurbanını kabul etmiş kabil'in kurbanını kabul etmemiştir. bunun sonucunda kin ve hırsa yenik düşerek bir kaya ile kardeşini öldürmüştü.
Tevrat ve incilde Adem ile birlikte aynı koşullarda yaratılan kadın.Tanrı,Lilith'e Adem'e secde etmesini söyler.O bunu kabul etmez.Cennetten ayrılır ve dünyaya yerleşir.Tanrı,Lilith'e dönmesi için elçiler gönderir.Lilith asla cennete dönmez.Tanrı bu sefer Adem'in kaburgasından Havva'yı yaratır.Lilith iyice kudurur.Dünya yaşamında cinlerle evlenir ve sınırsız çocuk doğurur.intikam için,Havvadan doğan bütün çocukları ,kendi çocukları aracılığı ile nazar ederek felç etmeye başlar.O gün-bu gündür dünyanın bir çok yerinde yeni doğmuş bebeklere nazar boncuğu takarlar.(özellikle mavi,çünkü büyü tutmazmış)Şimdi bu gelenek devam ediyor mu,bilmiyorum.Çocukluğumda epey şahit olmuştum.Jose Saramago'dan özetle...
Bir keresinde Grigory Petrov’la birlikte Helsinki’deki Millî Fin Tiyatrosu’na gitmiştik.
Tiyatro binası granitten yapılmış görkemli bir binadır.
O gece Kitab-ı Mukaddes’in Hâbil ve Kâbil hikâyesini konu edinen bir oyun sahneleniyordu. Ancak Kâbil ile Hâbil’in kişilikleri Kitab-ı Mukaddes’in bize öğrettiğinden çok farklı yorumlanmıştı. Hâbil, zayıf ruhlu, âciz, miskin, uysal, ürkek, kısacası iradesiz bir kişilik olarak sunuluyordu.
O her şeyden korkuyor, herkese boyun eğiyor ve bütün iyilikleri yukarıdan bekliyordu.
Hâbil çok sağlam bir ahlâka sahip olmasına rağmen sevimsiz ve sıkıcı bir kişilik örneği sergiliyordu.
Kâbil ise sert yaradılışlı, düşünce ve davranışlarıyla tam bir zalim olarak çıkıyordu karşımıza.
O, Hâbil gibi zayıf ve güçsüz bir kardeşin varlığına dayanamıyor, yüreğinin ve iradesinin zayıflığından dolayı kardeşini aşağılıyor.
Sonunda dayanamayıp onu öldürüyor.
Kâbil, Hâbil’lerle dolu bir cennette yaşamayı reddediyor.
Oradan kaçıyor ve yeryüzüne iniyor.
Ateşi keşfediyor.
Yeni bir yaşam kültürünü oluşturuyor.
O uzaklarda olan değil, yanıbaşmda bir cennet yaratmak istiyor.
Ama bu öyle bir cennet olsun ki, asla kendisine bahşedilmiş bir cennet olmasın.
Kendi alınteriyle, kendi emeğiyle kazanılmış bir cennet olsun!..
Saramago'nun kutsal kitaplar çarpıtılmamış ve dini hikayelerin büyük çoğunluğunun metaforik anlatım olduğunu bilmiyor gibi bu romanı kaleme alması enteresan. Bu bilgisizliği beni şaşırttı. Ama ben onun bunu bildiğine, bilmeyenleri tiye aldığına inanmak istiyorum. Bu açıdan baktığımda da oldukça güzel bir kitaptı. ironik dili zaman zaman gülümsetti beni.
kabil değil kayin'dir aslında. yani hakk din islam değil musevilik olduğu için kabil'i yanlış sayacağız.
ve bölüm dört'te der ki,
genesis
4.1. adem karısı havva ile yattı. havva hamile kaldı ve kayin'i doğurdu. "rab'bin yardımıyla bir oğul dünyaya getirdim" dedi.
4.2. daha sonra kayin'in kardeşi habil'i doğurdu. habil çoban oldu, kayin ise çiftçi.
yaklaşık 6 ay önce gitmiştim buraya. tamamen yıkılmış bir şehir. silahların gölgesinde, mutsuz ve umutsuz... burada yaşayan insanların bakışlarında da genel olarak bir hüzün vardı.
ayrıca sokaklarını gezme fırsatı bulduğum süre içerisinde el ele yürüyen erkekler gördüm ve şaşırdım. sonradan öğrendim ki iki erkeğin el ele yürümesi birbirlerini kardeş gibi sevdikleri anlamına geliyormuş.
içeriğe gelirsek, eski ahit baz alınarak kötülük problemi işleniyor. kurandaki allah'tan farklı olarak eski ahitteki rab, kitaptaki efendi, asabi ve kontrolsüz bir zeus adeta. ayrıca üslup fena olmasa da kurgu zayıf. jose saramago'yla tanışmak için kötü bir tercih olur bu kitap.
"benim hakikatim, senin için yalan olabilir, mümkündür bu."
"insanların tarihi, tanrıyla anlaşmazlıkların tarihidir; o bizi anlamaz biz de onu."
asıl adı kabul olan şehir, şehir ile ilgili izlenimlerim kesinlikle her yer bok kokuyor bunun nedeni kanalizasyon sisteminin olmamasından dolayı ve şehrin her yerinden derelerde kanalizasyon akıyor,insanlar sürekli korku ile yaşıyor bu şehirde, kentin içinde 2 tane alışveriş merkezi gördüm, bunlardan birisi kabul city center diğeri ise gülbahar center ancak bunlarında pasajdan pek bir farkları yok,kabul city center in içinde eli yüzü düzgün bir otel mevcut fiyatlarıda çok pahallı değil,ayrıca bu saydığım alışveriş merkezlerinin içerisinde 1 er tanede cafe var bunlarda idare eder, şehir merkezinde çok fazla yaya gezmenizi tavsiye etmem güvenlik açısından, trafik sorunuda inanılmaz karmaşık ve rezalet, yani istanbul trafiğini mumla 50 kere ararsınız, arabaların %99,5 u toyota markadır, ben bütün gün boyunca sadece 1 tane hyundai marka araç gördüm onun dışınadaki tüm arabalar toyota marka.
jose saramago' nun bir kitabı olup kırmızı kedi yayınları' ndan inanılmaz akıcı bir üslupla dilimize çevrilmiştir. iyi çeviri kötü, çeviri diyemem çünkü ne orjinalini okudum ne de başka bir çevirisini; ancak inanılmaz akıcı bir çeviri olmuş o kadar ki 2 3 saatte tüm kitabı okuyabilirsiniz.
***
bunun üzerine efendi dedi ki, iyiliği ve kötülüğü öğrenen insan tanrıya benzedi, şimdi de sonsuza dek yemen ve yaşaman için yaşam ağacının meyvesini toplamaktan başka yapacak bir şey kalmadı, evrende bir eksik olan iki tanrının varlığıydı, işe bu yüzden seni, seni ve karını, bu cennet bahçesinden sürüyorum.
***
rulet döndürülmüş ve herkes kaybetmişti, körlemesine atılan okları kimse hedefin tam ortasına isabet ettirememişti.
***
nihai bir hedefe, son nedene inananlar, soyu sürdürmek için derler; oysa ki bu soyların ne olacağına dair hiç bir fikirleri yoktur ve sanki evrenin biricik ve nihai umuduymuş gibi, soyun neden sürmesi gerektiği sorusunu kendilerine hiç sormamışlardı.
***
ben bunun için dünyaya gelmedim diye düşündü kabil.öz kardeşini öldürmek için de gelmemişti dünyaya ama yine de onu gözleri ve ağzı sineklerle kaplı tarlanın ortasında, kadavraya dönüşürken bırakmıştı.onu, habil'i.habil de bunun için dünyaya gelmemişti.kabil kafasının içinde yaşamını evirip çevirdi ve bu yaşama hiçbir açıklama bulamadı.
***
belirsizlik yemek yemek ya da kaşınmak gibidir, önemli olan başlamaktır.
***
büyük bir sessizlik oldu.sonra kabil konuştu.şimdi beni öldürebilirsin.yapamam,tanrı sözünden dönemez,sen terkedilmiş yeryüzünde doğal ölümünle öleceksin ve leşçi kuşlar gelip senin etini didikleyecekler.* evet, önce sen benim ruhumu didikledikten sonra.
***
hikaye bitti.anlatacak başka bir şey olmayacak.
***
nobel edebiyat ödüllü yazar jose saramago'nun ölümünden önce yazdığı, kırmızı kedi yayınlarından çıkmış son kitabı.
kitapta noktalama işareti olarak bol bol ''nokta'' ve ''virgül''* kullanılması sebebiyle anlam karmaşasına yol açabiliyor yer yer.**
konu; din, tarih, aynı zamanda çokça kurgu ve felsefe gerektirdiğinden olsa gerek kitabın dili olabildiğince sade, anlaşılır tutulmuş.* bu yönüyle de okurken sıkmıyor insanı.diyaloglar her ne kadar anlamak kimi zaman güç de olsa çok zekice düşünülmüş.
kitapta tanrının insanileştirilmesi ve o'na bir takım insani duygular yüklenmesi (kıskançlık, kin, intikam vs)yayımlandığı ülkelerde neden büyük tartışmalara yol açtığını açıklıyor.
edith piaf: aynı zamanda yepisyeni bir yazarmış.hoş gelmiş.