içeriğe gelirsek, eski ahit baz alınarak kötülük problemi işleniyor. kurandaki allah'tan farklı olarak eski ahitteki rab, kitaptaki efendi, asabi ve kontrolsüz bir zeus adeta. ayrıca üslup fena olmasa da kurgu zayıf. jose saramago'yla tanışmak için kötü bir tercih olur bu kitap.
"benim hakikatim, senin için yalan olabilir, mümkündür bu."
"insanların tarihi, tanrıyla anlaşmazlıkların tarihidir; o bizi anlamaz biz de onu."
yaklaşık 6 ay önce gitmiştim buraya. tamamen yıkılmış bir şehir. silahların gölgesinde, mutsuz ve umutsuz... burada yaşayan insanların bakışlarında da genel olarak bir hüzün vardı.
ayrıca sokaklarını gezme fırsatı bulduğum süre içerisinde el ele yürüyen erkekler gördüm ve şaşırdım. sonradan öğrendim ki iki erkeğin el ele yürümesi birbirlerini kardeş gibi sevdikleri anlamına geliyormuş.
kabil değil kayin'dir aslında. yani hakk din islam değil musevilik olduğu için kabil'i yanlış sayacağız.
ve bölüm dört'te der ki,
genesis
4.1. adem karısı havva ile yattı. havva hamile kaldı ve kayin'i doğurdu. "rab'bin yardımıyla bir oğul dünyaya getirdim" dedi.
4.2. daha sonra kayin'in kardeşi habil'i doğurdu. habil çoban oldu, kayin ise çiftçi.
Saramago'nun kutsal kitaplar çarpıtılmamış ve dini hikayelerin büyük çoğunluğunun metaforik anlatım olduğunu bilmiyor gibi bu romanı kaleme alması enteresan. Bu bilgisizliği beni şaşırttı. Ama ben onun bunu bildiğine, bilmeyenleri tiye aldığına inanmak istiyorum. Bu açıdan baktığımda da oldukça güzel bir kitaptı. ironik dili zaman zaman gülümsetti beni.
Bir keresinde Grigory Petrov’la birlikte Helsinki’deki Millî Fin Tiyatrosu’na gitmiştik.
Tiyatro binası granitten yapılmış görkemli bir binadır.
O gece Kitab-ı Mukaddes’in Hâbil ve Kâbil hikâyesini konu edinen bir oyun sahneleniyordu. Ancak Kâbil ile Hâbil’in kişilikleri Kitab-ı Mukaddes’in bize öğrettiğinden çok farklı yorumlanmıştı. Hâbil, zayıf ruhlu, âciz, miskin, uysal, ürkek, kısacası iradesiz bir kişilik olarak sunuluyordu.
O her şeyden korkuyor, herkese boyun eğiyor ve bütün iyilikleri yukarıdan bekliyordu.
Hâbil çok sağlam bir ahlâka sahip olmasına rağmen sevimsiz ve sıkıcı bir kişilik örneği sergiliyordu.
Kâbil ise sert yaradılışlı, düşünce ve davranışlarıyla tam bir zalim olarak çıkıyordu karşımıza.
O, Hâbil gibi zayıf ve güçsüz bir kardeşin varlığına dayanamıyor, yüreğinin ve iradesinin zayıflığından dolayı kardeşini aşağılıyor.
Sonunda dayanamayıp onu öldürüyor.
Kâbil, Hâbil’lerle dolu bir cennette yaşamayı reddediyor.
Oradan kaçıyor ve yeryüzüne iniyor.
Ateşi keşfediyor.
Yeni bir yaşam kültürünü oluşturuyor.
O uzaklarda olan değil, yanıbaşmda bir cennet yaratmak istiyor.
Ama bu öyle bir cennet olsun ki, asla kendisine bahşedilmiş bir cennet olmasın.
Kendi alınteriyle, kendi emeğiyle kazanılmış bir cennet olsun!..
Tevrat ve incilde Adem ile birlikte aynı koşullarda yaratılan kadın.Tanrı,Lilith'e Adem'e secde etmesini söyler.O bunu kabul etmez.Cennetten ayrılır ve dünyaya yerleşir.Tanrı,Lilith'e dönmesi için elçiler gönderir.Lilith asla cennete dönmez.Tanrı bu sefer Adem'in kaburgasından Havva'yı yaratır.Lilith iyice kudurur.Dünya yaşamında cinlerle evlenir ve sınırsız çocuk doğurur.intikam için,Havvadan doğan bütün çocukları ,kendi çocukları aracılığı ile nazar ederek felç etmeye başlar.O gün-bu gündür dünyanın bir çok yerinde yeni doğmuş bebeklere nazar boncuğu takarlar.(özellikle mavi,çünkü büyü tutmazmış)Şimdi bu gelenek devam ediyor mu,bilmiyorum.Çocukluğumda epey şahit olmuştum.Jose Saramago'dan özetle...
habil'in kardeşi ve ilk katildir. tanrı habil in kurbanını kabul etmiş kabil'in kurbanını kabul etmemiştir. bunun sonucunda kin ve hırsa yenik düşerek bir kaya ile kardeşini öldürmüştü.