Kızıl goncalar iki ayrı dizi gibi oldu. ilk sezon bambaşkaydı, harika bir diziydi. Cüneyd le leventin sohbetleri, olaylara bakışı, dizinin sinema gibi bir seyir zevki vardı. Fakat bunun böyle gitmeyeceği belliydi ki öyle oldu. ikinci sezon tamamen değişti ılımlı bir havaya büründü. Konular gecistirildi. Ve geçen sene aldığım zevki hiç alamadim , seyrederken uyuyakaldigim bile oldu. Önümüzdeki hafta final yapıyor ki yapsın zaten. Cüneyd rolü acaip iyiydi. Meryemi ilk baştan sevmedim ve öyle de gitti.
Yakinda final yapacak ama bu zaten basindan beri bilinen, planlanmis bir sey olan dizi. 2 sezon diye basladilar zira.
Bu arada zira kelimesini yanlis kullanmalari cok kulak tirmaliyor. Lakin yerine kullaniyorlar, ve inatla bir kac kere yaptilar bunu son 1-2 bolumdur. Oyuncular da mi fark edip “duzeltelim bunu” demiyor, anlamiyorum.
az önce fragmanı izledim bu işten biraz anlıyorsam "ki birazdan çok anlıyorum- senaristinde bir şairlik var. şu dizeler Shakespeare çevirisi gibi hemen aklımda kaldı:
"paramparça bir zihni vardı bulduğumda,
bütün gücüyle direndi bana,
bu akşam yeni bir hamle kazıyacağım aklına."
Birgül, iranli kadinlar edasiyla basortusunu cekti cikardi basindan dergahta erkeklerin icinde. Bunca bolumden sonra Ozgurlugu bu sekilde tanimlayacaklarsa ve zeynep ile meryem de cikaracaksa basortusunu harcadigim onca saat haram olsun derim. Dergahtaki kiz cocuklari arasindan cikaranlar olur anlarim. Ama dinini taniyan bilen, akli basinda musluman bir kadinin basortusunu erkeklerin zulmune bir tepki olarak hisimla cekip cikarmasi (bir de atese atiyor sanirim) sacmaligin daniskasi.
Erkeklerin yaptigi zulmu dinine mal eden dinini tanimiyordur.
Edit: ayrica basortusunu cikartmak ne alaka? Sen onu basindan cikarinca adam seni yine de eve hapsetmeyecek mi? Engeller koymayacak mi onune? Sacma sapan sembolik bir hareket. O basindayken de agzina geleni sayabilirsin. Hatta basip gidebilirsin, artik dergahi mi terk ediyosun, evi/adami mi terk ediyosun.
internetteki derin devlet’i temsil eden cocuk oyuncu elestirilerine ben de katiliyorum. Cocugun amatörlügü, ses tonu, tipi dizinin kalitesini asagi cekiyor gercekten. Cocugu elestirmek gibi olmasin, sadece bu diziye olmamis. Soyle kocaman, delici mavi gozleri olan (siyah da olabilirdi), sesi henuz ergenlige girmemis bir cocuk olsaymis mük olurdu mesela.
Bu arada Can’i feyza’ya yapmaya calisiyorlar galiba. Ama feyza can’dan en az 4-5 yas buyuk daha once verilen bilgilere bakacak olursak. Can 17-18 yasinda, feyza ise cuneyd’den 2-3 yas kucuk gibi anlattilar daha evvel. Ne kadar mantikli bi iliski olacak bilemedim.
Meryem karakteri ona buna carlayıp durmaya başladı. Hayatı boyunca atar gider yapamadığı günlerin acısını çıkarıyor herhalde ablam. Ben de bi dönem böyle olmuştum.*
Zırt pırt Sadi Hüdai efendinin karşısına tedbili kıyafet çıkıp derin devletten garip garip mesajlar getiren büyümüş de küçülmüş velet görünümlü elemanın aklımızı almaya devam ettiği dizi.
28. Bölümü itibariyle yine sezon finalindeki gibi agzimizi acik birakmistir (umudunu kesmeyenlerdendik evelallah). Hem de ayni mekanda. O sahne neydi oyle. Vahit’in durumu algilayamayip (ya da inatla algilamak istemeyip) “yürü” diye tutturmasi. Bu sezon bitecek olmasi insani hüzünlendiriyor. Ama dogrusu bu. iyice sacmalamadan, sahneleri türk dizisi klasigi kliselerle doldurmadan zirvede bitirmesi en iyisi. Ara ara az da olsa sacmalamak zorunda kaldilar bile zaten. Ee, 2 bucuk saatlik bolumler cekiliyor her hafta. Hal boyleyken sacmalamamayi basarmis bir tane türk dizisi soyleyin.
Tabi finale yetisene kadar rtük kaldirmazsa. Büyük yerden fena elestiri almis son bölümden sonra.
iki hafta önce başladım , 3 bölüm kaldı yetişiyorum size. normalde tr yapımı diziler izlemem fakat bu dizi bambaşka...
dizide tr klişesi; zengin , yakışıklı , bad boy ve fakir , iyilik meleği kızımız yok . dizi , iki farklı dünya ve bu dünyaların birbiriyle kesişmesi sonucu yaşanan olay örgüsünü konu alıyor.