yanlış tespit. köylüler emek ve doğa kokuyor. respect!
büyük emperyalist ve katliam erbabı osmanlı'nın saraylı develeri bu köy kökenli vatandaşlarımızı etrak-ı biidrak olarak nitelendirir ve onları hor görürlerdi fakat köyden gelen taze köy havyarını yemekten de geri kalmazlardı. şimdi ise bu ottoman develeri tarafından aşağılanan afedersin köy kökenli vatandaşların torunları bu padişahları, vezirleri falan hep ecdat belliyor. bakın sizin ecdadınız köylüler, dağlılar ve yörüklerdir. orman havası ve köy peyniri please.
pislikle alakası olmayan bir durumdur. şartlar öyle kokmaya zorlar. gök delenlerin veya jakuzilerin olduğu bir köy olamayacağına göre, o çamurda, tarla işinde ve hayvancılıkla sağlana geçimde bu koku gayet normal. eve gelen her türlü yiyecek için şükredilmesi gerekilirken, kokularından bahsedilmesi aptalcadır. zira kimse git koynuna gir demiyor.
Tarlalarda ahirlarda calisan teyzelerimizin, amcalarimizin, hak yiyip onun bunun ustunden gecinip para kazanlarin ki gibi milyarlik parfum kokmalarini mi bekliyordunuz? Emegin kokusu, atilan capalar sonucu akan terin kokusudur o.
çağdaş ve modern olduğunu iddia edenlerin bu milletin nereden geldiğini bilmeden açtıkları başlıktır. biz tembel tembel evlerimizde otururken onlar bağlarda tarlalarda çalışıyorlar ki sizin evinize giren o meyveleri sebzeleri hazır hale getirmek için.
askerde korucu köylülerle göreve giderken, arkadan onlari takip etmemizden dolayi ter ile birleşen tezek kokusu nefes almamizi zorlaştırıyordu. tabi dalga konusu olmadi hiç bir zaman. bazen emek,ekmek kolar bazen hakikaten pis kokar.
her gün ahıra uğrarlar süt sağarlar peynir yaparlar bunların yapım aşaması da gül gibi kokmuyor takdir edersiniz ki.ayrıca ne hali kalıyor ki banyoda şöyle uzun bir sabunlanma ve keselenme ayini yapsın.nerde yattıklarını bilmiyor köylüler..
o beğenilmeyen kötü koku emeğin, çabanın, alın terinin kokusudur. bu ülkenin asıl efendileri ve emekçileri olan köylümüzün kokusudur. hepimizin kökeninin de köye dayandığını hatırlarsak, bu tüm türk halkına yapılmış büyük bir hakarettir.
şuan bu sözleri söyleyecek kadar özgür olduğun, serbestçe girip çıktığın her tür türlü mekanın, istediğin zaman istediğin yerini gezebileceğin bu eşsiz coğrafyanın, üniversitesinde okuduğun, doktoruna tedavi olduğun, başın sıkıştığında polisine sığındığın, pazarında, çarşısında, alışveriş merkezlerinde her türlü yiyecek, giyim, bakım v.s. ürünlerine her an ulaşabildiğin bu cennet vatanı, senin o kötü kokuyor, cahil, bakımsız, namaz kılıyor,hayvanlarla ahıra giriyor, yer sofralarında yemek yiyor dediğin, seyit onbaşılar, nene hatunlar, ali çavuşlar ve daha nice gencecik fidan gibi daha ömrünün baharında daha 13 -14 yaşında kanının son damlasına kadar bu vatanın kurtuluşu için akıtmış kahraman türk evladı ve o cesur köylüsüne borçlusun. evet ayağı çarıklıdır, eli nasırlıdır, belki cahildir ama vatanına göz diken biri olursa en önde koşacak olandır, gerekirse evladının kundağına çocuğu yerine top mermisini saracak kadar vatansever olandır, bütün unutulmuşluğuna rağmen hiç şikayet etmeden memleketi için sıcağın altında tarlasında çapa sallayan anadır, kışın ayazında buz gibi denizde balığa çıkan babadır. candır canandır.
evinde yirmidört saat suyu olan, çamaşır makinesini istediği zaman çalıştırabilen zıbıdıların çeşmesine belki haftada bir gün su gelen, beş vakitte beş kere ayaklarını yıkayan köylüden daha pis olduğu gerçeği ile eşdeğerdir. (bkz: ayıp ayıp utan biraz)
markete gidip aldığın sütü köylü üretir. aldığın balı, peyniri, yoğurdu, yufkayı, unu köylü üretir. giydiğin ipeklerin, pamukların üreticisi köylüdür. köylü milletin efendisidir bunun üstüne laf söylenmez.*