ilkokuldayken her yıl yaz tatillerinde 3 ay köyde kalırdım. 3 ay boyunca köylü hayatı sürer, anneannem ve dedeme işlerinde yardım ederdim. hayvanları ahıra sokmak, ahırı temizlemek, hayvanların yemlerini vermek, tarlada çalışmak gibi. köylülerin kendine has bir kokusu vardır, sebebi de hepsinin de aynı işleri yapmalarından dolayı üstlerine sinen kokudur. fakat o kokuya da alışırsınız bir süre sonra, alışmak zorundasınızdır. çünkü işler o kadar yorucudur ki, sabahın 6sında uyanıp akşamın geç saatlerine kadar o işlerle uğraşırlar, temizlenmek için zamanları çok kısıtlıdır. ben en kötü ihtimalle 2 günde bir duş alan biriyim, köydeyken haftada 1 bile alamayabiliyorsunuz, çünkü o yorgunluk bir şey yapmanıza olanak vermiyor. geçen hafta yine köye gittim, dedem ve anneannem hayvan işini bırakmışlar, üstlerindeki o koku da git gide azalmış. o kokuyu bile özlüyorsunuz alıştıktan sonra. çünkü emek kokuyor o insanlar, mutluluk ve huzur kokuyorlar.
- Köy bakkallarında parfüm ve deodarant olmaması
- Ahırların pis kokması
- Tarlalarda duş imkanlarının az olması gibi faktörlerdendir.
Ama ne olursa olsun emekçinin pis kokusu, piç'in parfümünden yeğdir.
Ben köylüyüm!!!
Bizim hayvanımız tarlamız yok fakat bu söylemde bulunanlar siz aşağılıksınız baştan söyliyeyim.
insanlar ekmeğinin peşinde çoluk çocuk büyütüyorlar siz gibi göt büyütmüyorlar.
aşağıladığınız o köylünün tırnağı olamazsınız tırnağı.
Asıl aşağılanacak birşey varsa oda sizin küf tutmuş beyinleriniz!!!
Allah ıslah etsin birşey demiyorum dahada!!!
Köylünün yaptığı işi şehirli de yapsa o da kokar. Siz elinizi otobüsün demirine sürmüyorsunuz kirlenmesin diye, o orda bokun, tezeğin içinde iş yapıyor. Köylü napsın?
emek vermeden kazanç sağlayanların ortak söylemi. oysaki köylü kirlenmemiş bir ruha sahip olurken onların pis olduğunu dile getirenlerinin ruhlarının ne denli batak olduğunu ortaya koyar.
ne zamandan beri insan ayrımı yapmayı madalyalık durum saydınız, ne zamandan bu yana insanlığınızi yitirdiniz?
ortaokulu beraber okuduktan sonra liseye aynı sınıfa başladığımız, arkadaşlarının pis kokuyor diye yanına oturmadığı, benimse aylarca hiç bir şey söyleyemeden o kokuyu çekip yanında oturduğum, genç kız olup güzelleşip etrafı yalakalarla dolduktan sonra, yaşadığım çok büyük acıları bilmesine rağmen bir gün olsun yanımda olma zahmetinde bulunmamış köylü kızının vefasızlığını ve o acı dolu yılları hatırlatan başlık.
Koylunun koyde kokmasi normaldir. Orasi koydur. Adam tarlasina gider calisir terler. Koyunlarini otlatmaya goturur terler. Doganin icinde sonucta ve sehirdeki kadar olanak yok elinde. Ama sehre gelip de hala kendini koyunde sanan varsa onu yadirgayabiliriz. Artik sen sehirdesin, buraya gocmussun buranin sartlarina uyum saglamak zorundasin.
bunlar hiç bir zaman şehre inince yıkanmayı geçtim üstlerini bile değiştirmeye tenezzül etmezler. böyle olunca da kusura bakmasınlar ama çok kötü kokuyorlar ve biz bu kokuyu çekmek zorunda değiliz. özellikle de taşıma araçlarında bu bir ızdıraba dönüşüyor.
köylülerin kokması falan yoktur hatta o kokularda doğallık temiz hava vardır. köyde yaşayan insanlar havanın temiz olması ve yazın insan terlese bile buranın havasından dolayı kesinlikle kokmazlar. asıl kokan insanlar, metropol şehirlerde yaşayan kişiler. çünkü deodorant veya parfüm sıkmadan sokağa çıkamıyoruz kokmayalım diye.
bu başlığa şükrü erbaşın dizeleriyle cevap vermek gerek
Köylüleri Niçin Öldürmeliyiz?
Çünkü onlar ağırkanlı adamlardır
Değişen bir dünyaya karşı
Kerpiç duvarlar gibi katı
Çakır dikenleri gibi susuz
Kayıtsızca direnerek yaşarlar.
Aptal, kaba ve kurnazdırlar.
inanarak ve kolayca yalan söylerler.
Paraları olsa da
Yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır.
Herşeyi hafife alır ve herkese söverler.
Yağmuru, rüzgarı ve güneşi
Birgün olsun ekinleri akıllarına gelmeden
Düşünmezler...
Ve birbirlerinin sınırlarını sürerek
Topraklarını büyütmeye çalışırlar.
Köylüleri niçin öldürmeliyiz ?
Çünkü onlar karılarını döverler
Seslerinin tonu yumuşak değildir
Dışarda ezildikçe içerde zulüm kesilirler.
Gazete okumaz ve haksızlığa
Ancak kendileri uğrarlarsa karşı çıkarlar.
Adım başı pınar olsa da köylerinde
Temiz giyinmez ve her zaman
Bir karış sakalla gezerler.
Çocuklarını iyi yetiştiremezler
Evlerinde, kitap, müzik ve resim yoktur.
Birgün olsun dişlerini fırçalamaz
Ve şapkalarını ancak yatarken çıkarırlar.
Köylüleri niçin öldürmeliyiz ?
Çünkü onlar köpekleri boğuşunca kavga ederler.
Birbirlerinin evlerine ancak
Ölümlerde ve düğünlerde giderler.
Şarkı söylemekten ve kederlenmekten utanırlar
gülmek ayıp eğlenmek zayıflıktır
Ancak rakı içtiklerinde duygulanır ve ağlarlar.
Binlerce yılın kalın kabuğu altında
Yürekleri bir gaz lambası kadar kalmıştır.
Aldanmak korkusu içinde
Sürekli birbirlerini aldatırlar.
Bir yere birlikte gitmeleri gerekirse
Karılarından en az on adım önde yürürler
Ve bir erkeklik işareti olarak
Onları herkesin ortasında azarlarlar.
Köylüleri niçin öldürmeliyiz ?
Çünkü onlar yanlış partilere oy verirler
Kendilerinden olanlarla alay edip
Tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar.
Devlet; tapu dairesi, banka borcu ve hastanedir
Devletten korkar ve en çok ona hile yaparlar.
Yiğittirler askerde subay dövecek kadar
Ama bir memur karşısında -bu da tuhaftır-
Ezim ezim ezilirler.
Enflasyon denince buğday ve gübre fiyatlarını bilirler
Cami duvarı, kahve ya da bir ağaç gövdesine yaslanıp
Onbir ay gökyüzünden bereket beklerler.
Dindardırlar ahret korkusu içinde
Ama bir kadının topuklarından
Memelerini görecek kadar bıçkındırlar
Harmanı kaldırdıktan sonra yılda bir kez
Şehre giderler !..
Köylüleri niçin öldürmeliyiz ?
Çünkü onlar otobüslerde ayaklarını çıkarırlar
Ayak ve ağız kokuları içinde kurulup koltuklara
Herkesi bunalta bunalta, yüksek perdeden
Kızlarının talihsizliğini ve hayırsız oğullarını anlatırlar.
Yoksulluktan kıvrandıkları halde, şükür içinde
Bunun, tanrının bir lütfu olduğuna inanırlar.
Ve önemsiz bir şeyden söz eder gibi, her fırsatta
Gizli bir övünçle, uzak şehirdeki
Zengin bir akrabalarından söz ederler.
Kibardırlar lokantada yemek yemeyi bilecek kadar
Ama sokağa çıkar çıkmaz sünküre sünküre
Yollara tükürürler...
Ve sonra şaşarak temizliğine ve düzenine
Şehirde yaşamanın iyiliğinden konuşurlar.
Köylüleri niçin öldürmeliyiz ?
Çünkü onlar ilk akşamdan uyurlar.
Yarı gecelerde yıldızlara bakarak
Başka dünyaları düşünmek gibi tutkuları yoktur.
Gökyüzünü, baharda yağmur yağarsa
Ve yaz güneşleri ekinlerini yetirirse severler.
Hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe
-Bu verimi yüksek bir tohum bile olsa-
Sonuçlarını görmeden inanmazlar.
Dünyanın gelişimine bir katkıları yoktur.
Mülk düşkünüdürler amansız derecede
Bir ülkenin geleceği
Küçücük topraklarının ipoteği altındadır.
Ve birer kaya parçası gibi dururlar su geçirmeden
Zamanın derin ırmakları önünde...
bir de o nasırlı ellerine sor sen onu diye karşılık verilebilecek yazarın söylemi. o nasırlı eller anlatır neler çektiklerini. gerçi senin nasırlı el anlayışın da direkt başka yerlere kaçar.
köylüleri kötülerken ama bir yandan onun yetişdirdiği patlıcanı "deep throat" etmesini ihmal etmeyen şahıs tespitidir. köylülük yaftasınını anadolu halkı olarak belirtmek bariz cehalettir. *
köylü dediğin köy kokar.köy tezek koksada.gayet olası durumdur.
kim ki ne iş yapıyorsa üzerine o emeğin kokusu siner.
şehirde çalışan da kokar, ama açığı parfüm kapar.