Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
ikincisinde, daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,
Çok az şeyi
Ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doğuşu izler,
Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
Görmediğim bir çok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.
Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten.
Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın.
Hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan,
Gitmeyen insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım.
Eğer yeniden başlayabilseydim,
ilkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.
Ama işte 85'indeyim ve biliyorum...
Ölüyorum...
bu şiiriyle beni kendisine aşık etmiş adamdır. hayatın gerçekliği bu kadar içten ve saf bir şekilde başka türlü anlatılamazdı sanırım...
cennetin uçsuz bucaksız bir kütüphane olduğunu tasavvur ettiğini söyleyen kitapsever..
dostoyevksi'yi ilk defa okuyan okurun gözlerini, denizi ilk defa gören çocuğun gözlerine benzetmiştir.. **
babil kitaplığını oluşturan yazarlardan bir veya birkaçının borges'in kendi olduğu söylenir. takma isimler kullanıp öyküler yazar, daha sonra o öykülerin sadece müdürlüğünü yaptığı kütüphanede olan bir elyazmasından geldiğini söyler. Gizem sever. Yaratır da.
ülkemizde her yayınevi değiştirdiğinde, aynı öykülerinin yerini sırasını değiştirip değiştirip bir çok kitabını basmışlar bazen sadece bir öyküsü için bizi diğer tüm öykülerini bildiğimiz kitaplara para vermek zorunda bırakmışlardır. Şimdiye kadar okuduğum en güzel derlemesi zamanında can yayınlarının bastığı "yolları çatallanan bahçe" idi.
son olarak; beethoven'ın sağırlığıyla, borges'in körlüğü arasında bir paralellik mutlaka vardır.
Fervor de Buenos Aires (Buenos Aires Tutkusu, 1923)
Luna de enfrente (Yolun Ötesinde Ay, 1925)
Cuaderno San Martin (San Martin Defteri, 1929)
Poemas, 1943 (Şiirler, 1943)
Poemas, 1923-1953 (Şiirler 1923-1953; 1954)
Poemas, 1958 (Şiirler, 1958)
(4 Ağustos 1899,Buenos Aires/Arjantin-14 Haziran 1986,Cenevre/isviçre)
Arjantin tarihinde önemli yeri olan ingiliz asıllı bir aileden geliyordu.
I.Dünya Savaşı'nın hemen öncesinde ailesiyle Cenevre'ye göçtü.
1919'da buradan ayrılarak Mayorka ve ispanya'da birer yıl kaldı.
1921'de Buenos Aires'e döndükten sonra doğduğu şehri bir anlamda
yeniden keşfetti. 1938'de 9 yıl boyunca çalışacağı
'kütüphane memurluğu'na başladı. Bu dönemde, H.Bustos Domecq
takma adıyla dedektif hikâyeleri yazdı. 1946'da Juan Peron'un
iktidara gelişiyle, kütüphanedeki işinden atıldı. 1955'de
Peron devrilince Arjantin Ulusal Kütüphanesi Müdürlüğü'ne getirildi.
Aynı sıralarda Buenos Aires Üniversitesi'nde ingiliz ve Amerikan
edebiyatı profesörlüğüne başladı. Kalıtımdan gelen bir hastalık
nedeniyle 1920'den beri görme bozukluğu çeken Borges bu yıllarda
görme yeteneğini bütünüyle kaybetti. 1961'de Samuel Beckett'le
birlikte Formentor Ödülü'nü kazandı.
(kaynak: http://www.iletisim.com.tr )
ilk çevirisini dokuz yaşındayken yapmış şair ve öykücüdür, bir de denemeleri var.
oscar wilde'ın "mutlu prens"ini (the happy prince) ispanyolcaya çevirmiş.
1899 da buenos aires te doğmuş adamımız. "acayip" "fantastik" diye nitelendirilebilecek öyküleriyle meşhurdur. tanrı, düşler, kabala, gaşolar, kanun kaçakları
işlediği konuladan bazıları.magnum opus u "alçaklığın evrensel tarihi" serlevhalı kitabı. platon un esin perisi tezine inanırmış. edebiyatı güdümlü bir düş olarak anar hazret.
konuşmalarının derlendiği "yedi gece" binbir gece masalları,karabasanlar , şiir vb hakkındadır. en az öyküleri kadar esaslıdır konuşmaları
kitapları doğulu diyebileceğimiz kahramanlara da sahiptir bazen. "muhteşem türk" lerden biriyle bile karşılaşabilirsiniz. hatta kuran dan bir alıntı. binbir gece masallarını çok beğenir ve bunlardan esinlendiği öyküleri de vardır.
poe, kafka üstadları arasında. nasıl olmuş da nobel vermemişler. latin edebiyatının usta yazarlarından. hatırlayabildiğim aşkla ilgili tek hikayesi var: ulrike
"ey okuyucu , Tanrı seni uzun önsözlerden korusun"
diyor. bizde burada duralım.
yıllar bana kilgore trout olmaya boyun eğmeyi öğretti
borges hakkında bilinmesi gereken o kadar çok şey vardır ki. tam anlamıyla şahsına münhasır bir yazardır borges. arjantinde yaşayan ingiliz kökenli anarşist bir babanın oğlu, tüm ailesi asker kökenlidir ve bununla gurur duyarlar. buna karşın borges'in babası anarşisttir. borgesi okula göndermez. zaten o dönemde ortaya çıkan salgın hastalıklardan dolayı pek çok aile çocuklarını okula göndermemektedir. borges kitapların arasında büyümüştür.hatta " ben yaşamadım, okudum. "demiştir. ilerleyen yıllarda borges kütüphanede çalışmaya başlar. ama kütüphanede çalışması tam bir trajedidir. ikiyüz elli binin üstünde kitabın arasında olan bir kitap kurdu o zaman 35 yaşındadır ama kör olmuştur. artık onun için kitapların hiçbir manası yoktur adeta birer tuğla gibilerdir onun için.
1899-1986
Buenos Aires'de dünyaya gelen, deneme ve kısa hikaye yazarı. arjantinli olmasına rağmen avrupa kültüründen, özelikle ingiliz edebiyatından oldukça etkilenmiştir. ayrıca kalıtımsal bi sebeple yavaş yavaş gözleri bozulmuş ve 35 yaşında kör olmuştur. gözleri işlevini yitirdikten sonra da yazmaya devam etmiştir. hatta eleştirmenler en iyi yapıtlarını kör olduktan sonra verdiğini söylerler.
öne çıkan eserleri:
*Atlas
*Büyük Taş Yüz
*Alef
*Konuk Kaplan
*Lord Arthur Savile'in Suçu
*Alçaklığın Evrensel Tarihi
*Kum Kitabı
*Çalınan Mektup
*Ressamın ikinci Sözleşmesi
*Kaçan Ayna