john fowles ile tanışma hikayemden bahsetmek istiyorum her saçmalayan gibi. yine bir yolculuk sırasında gazetemi hatmettikten sonra otobüsle ilgilenmeye başladım. arkalarda bir yerde oturuyordum. yolları, elektrik tellerine konan kuşları, çitleri, geçip gittiğimiz evleri seyreylerken gözüm öndeki koltukta oturanın okuduğu kitaba kayıverdi. adam hararetle okuyor ve kitabı elinden düşürmüyordu. meraklandım saçma bir şekilde, acaba kimdi bu kitabın yazarı? sabırla bekledim kapağı kapamasını ve nihayet tahmin edersiniz ki john fowles ın olduğunu gördüm. fotoğraf zihnim tek hamlede gördüğü bu yazarı not defterime yazmamda büyük yardımcı oldu çünkü adam dayanamayıp kapatır kapatmaz tekrar açtı sayfaları.
tanım:günümüzün iyi yazarlarındandır şahsi kanaatim.
not: john fowles, böyle bir entry neden eksilenir ki diye düşünerek bu konuda beni roman yazdırtma sevdasına düşürtmüştür ayrıca. heralde adamın kitabını dikizlememden hoşlanmadı. olabilir tabii.
Koleksiyoncu , Büyücü romanlarını ve Aristos incelemesini yazan feylesof ...
Kitaplarında köle dünyada özgür bireyselliği tanımlamaya anlatmaya çalışır...
Sayısız konuda sıra dışı görüşlerini karşılayarak sunar
bütün kitaplarını (neredeyse) okumuş bir fowles hayranı olarak söyleyebilirim ki (biraz kişisel entry gibi duracak ama) en sarsıcı kitabı büyücü dür. 500 küsür sayfalık bu korkunç kitabı elimden düşürmeden iki günde okuduktan sonra iki hafta şaşkınlık içinde kafamın içinde yankılanan "oha" "oha" "oha" nidalarıyla ve ördek adımlarıyla dolaşmıştım.kolleksiyoncu diğerlerine nazaran daha kolay okunur (alt metinlere fazla uğramazsanız ve anlam katmanlarında çalışan zihinsel asansörü fazla kullanmazsanız eğer), fransız teğmen'in kadını'nı ise ağlama krizleri yaşamadan ve kaslarınıza kramp girmeden bitirme ihtimaliniz çok azdır, baştan söyleyeyim (henüz okumamış olan duru ve taze beyinlere). bizim edebiyatımızdan ilinti kurulabilecek yazarlara örnek olarak bilge karasu ve yusuf atılgan ı vermek isterim.
okuduğum iki kitabında (the collector ve the magus )kadın karakterleri olabildiğine yetkin, erkek karakterleri ise zayıf gösteren bir yazardır. kitapları cinsel dürtüler, insanın iç dünyası ve temel nokta olarak özgürlüğü benimsemiştir.
fransız teğmenin kadını adlı romanıyla da ingiliz literatüründe tematik, varoluşçu, esrarlı anlatımıyla yerini kazımıştır.
performansı yüksek kurgusuyla okuyucu kitlesini sabitleyen 1926/31 mart doğumlu ve 2005/5 kasım yılları arasında hayat süren yazar,denemeci.
aklıbaşında, olan bitenin farkında, oluştuğunu ve duruma hakim olduğunu düşünen insanların, başlangıç olarak en temel e koyduklarını sandıkları tuğla çekildiğin de nasıl kendi üzerlerine çökebileceklerini ve oluşan bu 'geç' bana ne oluyor durumunda nasıl bin e bölünebileceklerini bildirir kitap tı büyücü.. bütün tuğlaları o yaşlı adam çekiyor du.. kendininkileri bile..