Toplumsal özgürlük toplumsal bütünlük anlayışını anlattığı toplum sözleşmesi adlı eserini okuyun genel öğretisini anlarsınız.
Bence de rousseau bence de.
sözlükte var bir tane bunun özentisi. petit beurre ile birlikte kitaplar, yazarlar hakkında konuşup duruyorlar. çok biliyorlar amk. sevmem böyle tipleri. popülerin kölesi tiplemeler.
Toplumu öyle güzel şekillendirdiler ki başta rousseau olmak uzere dönemin yazarları, devrim toplumdan yapılmaya başlandı.
oysa bizde monarşi bile kendi kendine kısıtlama koydu (1808 sened-i ittifak), halktan asla böyle bir talep gelmedi, bir grup ayanın kazan kaldırmaması için yavaş yavas anayasal düzene geçişin ilk adımları atıldı, sonraki düzenlemeler de hep batıyı ve bizden kopmak isteyen halkları tatmin edebilmek adına yapıldı.
Hiç türk halkı "ben kula kulluk etmem sikerler padişahını da feristahini da demedi", bunu diyecek kadar zihnen gelişmiş bir toplum olsak Atatürk devrimleri de tutardi. niye tutmadi, çünkü o da tavandan yapıldı tabandan arzu edilmedi. Atatürk cumhuriyeti ilan ederken ülkenin %90 ından fazlası böyle bir şey beklemiyordu, zaten bunu algılayabilecek ve sindirebilecek fikri olgunluğa da erismemisti toplum. 100 sene geçti aradan, hala insanlar seçme ve seçilme hakkının gücünü algılayamadı maalesef, yani bizim için demokrasi falan çok ağır şeyler kaldıramaz bizim topraklar bunu, atam bunu ongoremedi maalesef, belki de toplumu buna hazirlayabilecegini dusundu ama olmadı. Atatürk öldükten 12 sene sonra halkin toprak ağalarının (lokal padisahlar) kurduğu bir siyasi oluşum olan demokrat partiye sarılması ve bu oluşumun bir başka versiyonunun da şu anda iktidarda olması bu dediklerimi ispatlıyor.
yenilikler halktan çıkmazsa kabul görmez, akp'nin yenilikleri ise daha doğrusu yenilik demeyelim de eskiye dönüş diyelim hep halk temelli, halk bunu istiyor yani, rte çıksın desin ki hepiniz benim kullarımsınız, milyonlar der ki bir daha söyle.
işte bu yüzden akp günden güne güçlenecek, yaptıkları şeyler uzun vadede kalıcı olacak, her seferinde "oha bunu da mı yaptılar" diyeceğimiz şeyler yapacaklar ama daha da güçlenecekler.
ezcümle maalesef ki Atatürk devriminin hatta önceki meşrutiyet denemelerinin başarısızlıkla sonuçlanmasının yegane sebebi böyle bir kaç yazarımızın/fikir üstadımızın olmaması ve toplumu bu devrimlere hazırlayamamaktır. umarim gelecek nesiller bu ülkeyi bu bataklıktan kurtarirken ayni yanilgiya dusmezler.
birçok insan gördüm ki benden çok daha bilgince felsefe yaparlardı, ama felsefeleri sanki kendilerine yabancıydı. herkesten daha bilgin olmak istedikleri için, nasıl kurulduğunu anlamak amacıyla dünyayı incelerlerdi. ama bu, kazayla rastladıkları bir makineyi gözden geçirmek merakından başka bir şey değildi. insan yaratılışını öğrenmeye çalışıyorlarsa, bunun nedeni ondan bilgince söz edebilmek içindi, kendilerini anlayabilmek için değil.
"Tarihte ilk kez bir toprak parçasının etrafını çitle çevirip burası benimdir diyen ve buna inanacak kadar saf insanlar bulabilen ilk insan, uygar toplumun gerçek kurucusu oldu. O zaman biri çıkıp çitleri söküp atacak ya da hendeği dolduracak, sonra da insanlara sakın dinlemeyin bu sahtekarı, meyveler herkesindir toprak hiç kimsenin değildir ve bunu unutursanız mahvolursunuz diye haykırsaydı, işte o adam insan türünü nice suçlardan, nice savaşlardan, nice cinayetlerden kurtaracaktı."
(bkz: insanlar arasındaki eşitsizliğin kaynağı)
başyapıtı toplum sözleşmesi'nin yasacılar bölümünde şöyle demektedir:
-"hâlâ yaşayan musa yasası, bin yıldan beri dünyanın yarısını yöneten muhammed yasası, bunları yapanların büyük adamlar olduğunu bugün bile gösteriyor bize. kendini beğenmiş felsefe ya da particilik ruhu bunlara mutlu birer düzmece gözüyle bakadursun gerçek politika, onların yapıtlarında o uzun ömürlü kurumlara önderlik eden büyük ve güçlü zekaya hayran kalmaktadır."
ilk olarak lisedeki tarih öğretmenimden duyduğum fransız düşünür, yazar. insanların özü itibari ile iyi olduğu görüşünü savunur. daha sonrasında ise sosyal, psikolojik, toplumsal nedenlerin insanın doğasını değiştirdiğini söyler.
Fransız filozof. düşünceleri beni her zaman etkilemiştir, cidden baba düşünürlerden biridir gözümde.
kendisi eşitliği savunan filozoflardan biridir hatta bunun üzerine birçok eser yazmıştır ancak gerçek hayatta kendisi Avrupa da önde gelen en büyük köle tüccarlarından biriydi. e tabi, salt felsefe karın doyurmuyor.
''insanların kendi kendilerine yarattıkları ihtiyaçların her biri, kendi boyunlarına bağladıkları birer zincirdir'' der üstad. günümüzde gereksiz yere o kadar çok şey alıyor ki insanlar şaşmamak elde değil. henüz iki saat önce arkadaşımın neden macbooka bu kadar ihtiyacı olduğunu, iphone 7 aldığını ve bunun çok işine yarayacağını uzun uzadıya anlatmasıyla aklıma geldi bu sözü. yüzümde ufak bir tebessümle sohbetin bitmesini diliyordum. işin ilginç yanı bu ülkede hala antonio ricci gibi karakterler de var.
"Bir toprak parçasının etrafını çitle çevirip "bu benimdir" diyen ve ona inanacak denli saf başkalarını bulan ilk insan, uygar toplumun gerçek kurucusu oldu. Kazıkları sökerek ya da hendeği doldurarak başkalarına, "Bu düzenbazı dinlemeye son verin, meyvaların herkese ait olduğunu ve toprağın hiç kimseye ait olmadığını unutursanız bittiniz demektir" diye bağıracak biri, insan soyunu suçlardan, savaşlardan, cinayetlerden, sefilliklerden ve dehşetlerden kurtarırdı."
fikirleri japon kalkınmasının da temelini oluşturmuş büyük filozoftur.
(bkz: japonlar batının tekniğini aldı kültürünü almadı) yalanı ele alınırken lafı edilen beşli yemin'deki "kötü gelenekleri doğanın yasaları ile değiştirmek" maddesi doğrudan rousseau'dan alınmadır.
Siyasi fikirleri, Fransız Devrimini etkilemiştir. Düşünceleri özellikle, Devrim'den sonra kurulan yeni devletin kalkınmasında, toplumun sosyal yapısında ve eğitim sisteminde etkili olmuştur
Kendisi büyük idealistlerden biridir.
Rousseau anlaşılması güç bir düşünür olmuştur. Kendisini hep halktan birisi olarak görmüş, halktan kişiler arasında daha rahat etmiştir. Romantizmden etkilenmiş ve etkileri görülmüştü.