neredeyse bütün teknolojik aletlerin geliştirildiği,kısa kısa insanlardan oluşan ülkedir.insana "yaww bu ülkenin havasında bişi mi var,bütün herkesin kafası icat çıkarmaya çalışıyor" dedirtir.samurayları ve geyşalarıyla ünlü yerdir.
her zaman eşit olmakla övünen fakat son dönemde gelir eşitsizliğin zirveye çıktığı ülkedir. öyle ki gelir eşitsizliğinde büyük ekonomiler içinde abd, britanya ve fransadan sonra 4. sırada yer alır hale gelmiştir. dengesizliğin giderilmesi için yapısal reformlar hızlandırılmıştır.
allahın dünya üzerine saçtığı karizma tohumlarının hiç birisi bu ülkeye düşmemiştir...gel sen dünyanın ikinci büyük ekonomisi ol, binlerce yıllık tarihin mirasçısı ol ama kimsenin sikinde olma...
bu durumdan kurtulmak için japon milletinin ilk yapması gereken hede kesinlikle yurtdışına çıkan turistlere fotoğraf makinesi taşıma yasağı getirilmesidir,akabinde en azından kafamızda çizdiğimiz sabit vucut uzvu şeklinde vucutlarıyla birleşmiş fotoğraf makineli japon imajından kurtulma ihtimalleri olacaktır...
ikincisi,kesinlikle ingilizce telaffuz öğrenmelidirler...japonların ingilizceleri çince yi andırmakta ve kendilerini çinli sanmamıza sebep olmaktadır..
üçüncüsü,japon milleti topyekun bir estetik göz ameliyatı olayına girmelidirler...en azından üç beş tane japon teknoloji kullanılarak, kendilerinin çizdiği o kocaman gözlü anime karakterlerindeki kızlara benzetilmeli ve devamında mini etek giydirilmelidir..
Sumo olayına cinsel bir bakış açısı getirilmeli ve gerekiyorsa rüşvet ve bağışlarla sumo pornosu japonyayı tanıtma idealiyle dünya porno sektörüne eklemlenmelidir..
Ninja ve samurai dna larına ulaşıp dünya coğrafyasına japonyayı tanıtma amacıyla bi kaç bin tane klon karizmatik japon salınmalıdır...
en büyük üç şehri tokyo, yokohama ve osaka'dır. tokyo bölgesi 24 milyon nüfusu ile dünyanın en kalabalık bölgesidir fakat tokyo'ya bakıp bütün ülkenin binalar ormanı şeklinde olduğu yanılgısına düşülmemeli. kişi başına düşen yeşil alan miktarı ile japonya başa güreşmektedir sıralamalarda. bunun yanında demiryolu ağı ile aşmış, saygılı ve yabancılara karşı ürkek olan insanların ülkesidir. kalbimi bıraktığım yerdir.
baris manco hayrani olduguna inandirildigimiz ulkedir. ancak bilinenin aksine, televizyondan gururla izledigimiz hincahinc dolu konsere gelenler o donemde revacta olan bi tarikatin muritleridir. ve japon halkinin cogunun hele hele yeni nesillerin baris manco ya dair hicbir fikirleri yoktur.
insanlarin ufak tefek oldugu bu memlekette devasa kargalar vardir. kendilerinin korkunc oldugu yetmezmis gibi bide urkunclukte kendi ulkenizdekine tas cikartacak sesleri vardir. sayilarida hic az degildir her kose basinda bikacina rastlamaniz mumkundur. ayrica hirsizdir bu japon kargalari, piknik sirasinda kisa sureyle ortaligi bos bulmalariyla plastik kaplarida icindekilerle birlikte yuruttuklerine sahit olunmustur. o kadar ki yumurtladiklari donemlerde koyu renkli elbise giyen insanlara saldirirdiklarindan turistlere bile uyarilar yapilir. o kadar vahsidir yani
insanlarin cumartesi ve pazar arasindaki gecislere nasil uyum saglayabildiklerini anlayamadigim ulke!! cumartesi burada is gunu sayildigindan haftanin 6 gunu hep ayni siyah renk takim elbiseleriyle ve is arkadaslariyla birlikte gayet cool gormeye alistiginiz insanin pazar gunu nasil olupta ruh halini o garip renklere ve mutlu aile tablosuna uydurduklarini anlayabilmek zor.
bastirilmislik ve cift karakterliligin hayat tarzi olarak benimsendigi ulke!