derrida, adalet için anlamın imkanlarını, bastırılanı ortaya çıkaracak radikal bir okuma fikrini savunur. herkesin hep duyduğu üzere, her okuma yeniden yazmadır. yapısöküm ile susturulmuş olanın sesini açığa çıkarmayı amaçlar derrida. anlam diye yutturulanı, mutlak olmayıp mutlak diye yutturulanı göstermek ister. bu yüzden de anlama ve tanımlara işaret eden bir felsefe değil, sınırda olan bir felsefe vardır burada. bu felsefenin amacı yeni bir anlam üretmek değil. susturulanın ortaya çıkmasını sağlamaktır.
adalet kavramının hukukun dışında ve ötesinde olduğunu iddia eden filozof. adalet kavramı doğa yahut akıl vasıtasıyla anlaşılamayacağı için, bunun anlamına ulaşmanın sadece tek bir yolu vardır: vahiy. o yüzden adaletin mistik bir temeli olduğunu söyler.
seferad yahudisi olan derrida cezayir den fransa ya 22 yaşında göçtüğünde asıl hedefi futbol oynamaktı, fakat batı düşünce yapısı bir ortadoğulu olarak onu eleştrirel bakmaya itmiş ve fransız bir filozofla çalışmalarına başlamış. batı felsefesinin genetiğinde yer alan ve gelenek oluşturulmuş hakim düşünme mantığını ters bulup ilk kitabı ses ve fenomen ile yapısökümcülüğün temellerini atıp, batı düşünce tarihini bi miktar silkelemeyi başarmıştır.
fransız filozof, edebiyat eleştirmeni, yapı söküm üstadı.
ona göre; Anlamın kökeninde çoğul farkların hareketi veya oyunu ve karar verilemezlik bulunmaktadır. Klasik metafizik manasında “felsefe” de bu oyuna dayanmakta ama onu gizlemekte ve durdurmaktadır. Farkların birbiriyle ilişkisini ve etkileşimi görebilmek için klasik metafiziğin sorgulanması gerekir. Bu da ancak metafiziğin içinde çalışan, onun ilkelerini, kavramlarını, stratejilerini sorgulayan bir dekonstrüksiyonla gerçekleşebilir. Dekonstrüksiyon metafiziğin hangi değerlerden ve kabullerden oluştuğunu açığa vurur ve bunları tartışmaya açar.
Kendisini okurken bütün okunanların daha önce aslında sadece harfleri birleştirmek olduğunu fark ettiren filozof. ipucu, Différance, aktarımsallık, dekonstrüksiyon vb. Onlarca terimle felsefe ve bütün okuma etkinliklerini yeniden ele almaya iter. Ayrıca büyük oranda heidegger içerir aslında, Heidegger okuyanlar bilir.
Fuko daha haklı bence. ikisinin de çıkış yeri de sassure’ün dil teorisi. Derida bey dil teorisinden şunu çıkarmış. Hepimiz öyle takılıyoruz ama bu kendiliğinden oluyor. Fuko bey diyor ki hayır, Söylemi şekillendiren bir şey var. O da will to power. Bu aslında fuko üzerinde daha bir niçe etkisini gösteriyor. Derrida daha ziyade heidegger etkisinde sinik bir tip. Haydeger bey de mesela nazi olduğundan dolayı hiç pişmanlık göstermemiş. Çünkü sorumluluk hissetmiyor.