bugün

(bkz: i killed my mother)
genç yetenek olarak bahsedilen xavier dolan'ın ilk uzun metraj filmidir.bu da yorumum:

Filme gelirsek ilk yarım saat sıkıldığımı söyleyebilirim ama film ilerledikçe seyirciyi kendisine çekiyor.Çekimler oldukça farklı ve güzel,bazı replikler gayet etkileyici ama işte eksik olan bir şey vardı o da bence filmin sürükleyici olmayışı ve hep bir kısır döngü içinde olması bunu açmam gerekirse yani Hubert hep annesine karşı bağrıyor annesi sinir bozucu bir tavırla karşılık veriyor sonra Hubert annesiyle iyi geçinmeye çalışıyor sonra yine araları bozuluyor bu döngü nerdeyse filmin başından sonuna kadar devam etti evet zaten hayatta böyle değil mi diyeceksiniz evet hayatta böyle ama sinemada bu döngü sıkıcı gözükür.Filmin gerçekten ağır bir temposu var açıkçası bence gereksiz sahneler de yok değildi.Farklı ama çok sade ve ağır kalmış bir film.Güzel bir konu ama bence olay örgüsü bakımından iyi işlenememiş diye düşünüyorum.Açıkçası ben filmin fazlaca tek taraflı düşünülerek yazıldığını düşünüyorum çünkü hep çocuk kendi açısından bakmış annenin açısından hiç bakılmamış filmde bu yüzden sanki hep anne suçluymuş gibi lanse edilmiş.Xavier Dolan'ın yönetmenliğini beğendiğimi söyleyebilirim bu filmde ama senaryo bakımından her ne kadar etkileyici diyaloglar olsada film fazlaca kısır döngü içinde ve fazlaca ağır tempoda işliyor,oyunculuklar iyi.Son olarak film farklı bir film,her ne kadar ağır tempoda işliyor olsa da ilgiç bir yapım.

6.5/10
xavier dolan'ın şahaserlerinden, izlenmesi gereken evlat-ana konusunu farklı bir bakış açısından irdeleyen film.
1989 doğumlu yönetmen Xavier Dolan'ın 2009 yapımı filmi.

Narsisistik anne ve ilgisiz baba tarafından kötü bir şekilde yetiştirilmiş eşcinsel bir ergenin annesiyle yaşadığı gitgelli ilişkiyi, iki uyumsuz insanın birlikte yaşama çabasını ortaya koyan film. Başta ergenin ergence tavırlarından, annesinin basit kötü yanlarını hoşgörmeyip büyütmesinden dolayı anneye hak verseniz de zamanla annenin de dengesiz, çocuğuna başkasının önünde bağırıp onurunu kıran, çocuğunun kişiliğini ve hayatını hiçe sayan, hatta yer yer çocuğuyla rekabet eden değişiğin biri olduğunu görünce hataların karşılıklı olduğunu anlıyorsunuz. Anne, çocuğunu sevdiği halde manyağın biri olduğu için çocuğunu incitmekten kendini alıkoyamıyor .

Babanın ergenusu 7 yaşında terk etmiş olması da kanımca evde hakim olan hırgürün önemli sebeplerinden. Anne ve baba, hata yaptıklarında birbirlerini engelleyen fren ve denge mekanizmaları gibidir ama ilgisiz baba yapamayacağını düşünerek (bu da ne demekse aq) aileyi terk edince hem annenin dengesiz tavırları çocuğu ezmiş hem de anne tek başına çocuk yetiştirme yükünün altında ezilmiş.

Müzikle, ağır çekimli geçiş sahneleri, ki yönetmen diğer filmlerinde de bunu yapıyormuş, güzeldi, sanatsaldı filme ayrı bir hava katmış. Görüntüler de yer yer güzel fotoğraflar gibiydi, mekanlar da zevk yansıtan cinsten. Böyle bir filmi 50 yaşında çekmek de takdire şayandır ama bunu 20 yaşında yapabilmek olağanüstü.

Büdüt: narsisistik anne meselesiyle ilgili önemli bir yazıyı paylaşmayı unutmuşum: https://eksisozluk.com/entry/61333000