çoğu gencimizin içerisinde bulunduğu vahim bir durum bu, hatta acınası. Daha gencimiz liseli bir ergen iken, sözüm ona yol gösterici üst kuşakları kendisine "sen işletme yaz, müdür olursun emir almazsın olm" tarzı girişlerle ergencanımızın aklını çelip ülkemizin bilimum köşesine açıköğretim de dahil olmak üzere yayılan işletme fakültelerine yönlendirirler. Bu tüyü bitmemiş ergenin yarraklara yan bastığı ilk andır. Daha sonra ergenimiz "coca cola'da ceo olcam olm ben ehehe" şeklinde girdiği fakülteden zorlanmadan 4 yılda mezun olur ve piyasa "yeni upgrade edilmiş bir göt" şeklinde sürülür.
iş hayatına göt pozisyonunda başlayan bu birey, ofiste (veya fabrika da olabilir) hafif clint eastwood biraz da muhtar kent edalarıyla gezerken zamanla çok da siklenmeyen bir adam oldugunu anlar, aslında zamanla da değil iş hayatının başında bile olabilir bu. Zira o bir müdür değildir, müdür olamamıştır ve asla müdür olamayacaktır. Sadece "x" işinden sorumlu, piyasadakilerin yarısından daha az para alan geçici bir elemandır. prosedür gereği müdürdür, taşağın son kılının müdürüdür.
Bu duruma yavaş yavaş alışmaya çalışan göt bey, çaycı süleyman abi'nin de kendisini siklememesi üzerine "yeaa burada kendimi geliştiremiyoruğğm babuş yeaaa, kariyer meselesi" nidaları ile işten ayrılır.
24 yaşında olup işsiz bir işletmeci olmak zor iş olsa gerek, uzun süren iş arama sürecleri başlar, bir bankada veznedar olmakla biter. Siz hiç veznede bir göt gördünüz mü? Piyasada çok var bunlardan. Hepsi aynı fabrikadan seri üretimle çıkmışlar, belli. (bu arada işletme fakültelerinde nasıl dört dörtlük bir göt olunur dersi veriyorlar mı merak ettim şimdi)
gencimiz bir kaç yıl fatura yatırma, para sayma işleri ile uğraştıktan sonra götlüğün de verdiği oryantalizmle beraber satış pazarlama konusunda müşteri hizmetleri personeli olur. Artık bir masanın başındadır, ve artık karşıki dağları o yaratmıştır. Çaycının siklemediği o proje sorumlusu değildir o artık, y bankasının satış pazarlama müşteri hizmetleri personelidir. Kartviziti de vardır "göt bey, müşteri temsilcisi" yazar üzerinde. (gerçi bunu daha çok barda sarhoş olan kızlara vermekte kullanır, bazen de maganda tipli paralı müşterilerine uzatır) Artık o beyaz yakalıdır, office boydur, önceki işindekinin aksine tamamen ofisin demişbaşıdır.*
--spoiler--
buraya kadar anlattığım sadece girişti. Bir işletmecinin gözünden baktım hayata, evet hayat rafet el romanın da dediği gibi acımasız soğuk ve zalim. Ama bu kadar stresli yaşamın arasında insan nasıl olur da hala kendini en üst düzey insan, über insan, sultanların sultanı, bulunmaz hint ipeği gibi görebilir anlamıyorum arkadaş. alt tarafı yarrak gibi bir fakültede okudun, makro mikro derslerinde kedi tırmalamış şımarık mahalle piçi gibi ağladın ki o makro mikro denilen dersi iktisatçı ve matematikçi kardeşlerim "derse giriş" olarak görüyorlar lan!
Aslında bunları "olm müdür olacaksın hehe" diye piyasaya süren adamları bulup tek tek kasıklarına ağda yapacaksın. Nedir kardeşim piyasa bu kadar "müdürüm müdürsün müdür" triplerinde götler sürmek? Nedir ulan her konuda "şimdi olaya şu yönden bakacak olursak" nidalarıyla yaklaşan adamlarla yüz göz etmeniz? o yönden 200 km hızla analdan alırım senin!
Ayrıca askerde de çok çektim ben bu ibnelerden. neymiş efendim makrosu varmış da, çok zor bir dersmiş de, bazı bolumlerde Makro 2 mi ne varmışmış da. varsa var tillahını siktiğim ama niye anlatıyosun bunları bana? ulan zaten askeriye gibi ormantik bir yerde yeterinde beynim sikilmiş, niye hala kılcak damarlarıma bu kadar nüfuzlu bir şekilde tecavüz ediyorsun?
------------devamı gelecek acıktım amınakoyayım---------------
not: daha yazacağım, içimde yazmak istediklerim var daha, ayrıca bütün işetmeciler alınmasın üzerine sadece %99'luk bir kısımdam söz ediyorum. ayrıca yazımın sonunda niye böyle bir yazı yazdığımı da yazacağım beni daha iyi anlayacaksınız.
işletme fakültesine hiç gitmedim, bizim kampüste vardı bir tane i.f. ama ters bir yerdeydi sadece önünden geçmişliğim var. içeride ne teraneler dönüyor bilemem. ama aklıma takılmıyor değil hani ders müfreatından mı yoksa genelde eblek tipler mi gider işletmeye bilemeyeceğim. sadece demek istediğim bütün işletmeciler göt değildir ama bütün götler işletme fakültelerinden çıkar. bu nu ders olarak mı okutuyorlar yoksa genetik gibi nesilden nesile mi akıyor bu birikim? bunlar çok kafamı kurcalıyor bak.
neyse biz göt bey'e dönelim. asıl hikaye spoiler 2'den sonraki süreçte başlıyor. o eli yüzü düzgün, insani değerleri tavan yapmış mahallemin bıçkın delikanlısı mehmet gidiyor yerine sadece sistem odaklı, her daim en yüksek verim saçmalıklarını tekrarlayan göt memoş geliyor.
(Bu paragraf duygusal öğeler içerir, sulugözler okumasın lütfen)
bu göt ile oturduk birgün içiyoruz*, arkadaşlık ortamı felan. söz metin abi diye sevdiğimiz, özel bir şirkette söforlük yapan 40-50 yaş arası bir abiye geldi. Bu metin abimiz aylık 200 lira aidatlı ssksı dışında herhangi bir sosyal güvencesi olmayan üç çocuk babası bir adam.
+ ya yaşlı başlı adam, yazık bu yaştan sonra iş de bulamaz.
- abi olaya şu yönden bakmak lazım ki, sistem bunu gerektiriyor.
+ niye ki lan?
- şimdi metin abinin maaşı, tazminatı falan felan.....
ulan annesini çok sevdiğim için orospucocuğu diyemediğim ama bir o kadar da orospuçocuğu olan mahlukat! tamam insanlık değerlerini yitirmiş, götünü sikseler Menkul Kıymet Değerlemede bir teknik analiz aracı olarak görebilirsin ama burada o adamın patronunun veya insan kaynaklarının ağzıyla konuşmak nasıl bir mentalitedir? Niye gereksiz yere bu denli avukat kesilmek?
Bu ve buna benzer durumları fazlasıyla yaşadım, üsttekisi sadece bir örnek. Mühendise, avukata, savcıya, veterinere, ota, boka baksan "evet, zor durum ya" diye bir tepki geleceğinden eminim de sana ne oluyor göt?
(sulugözler buradan devam edebilir)
olaya işletmeci arkadaşlarımızın gözünden de bakmak isterim. elbette 4 yıl boşu boşuna okumuyorlar. işletme de güzel bir bölüm eh işte. Elbette sen de öğrendiklerini ortamlarda bizimle paylaşıp "aslında yarrak gibi bir bölümde okuyorum" imajı yaratmamak, böyle bir imaj varsa bile bunu yok etmek için uğraşıyorsun. kendince haklısın güzel kardeşim ama benim gözümde sen zavallı bir insancıksın!
söylemeden de geçemeyeceğim, "yalnız bu bölümün güzel yanlarından birisi bol bol karı kız varmış falan felan" gibi şeyler klasik abartmalar. evet karı kız var, sayısı da bol ama ugg giyen bir kızı yanımda bile görmeye dayanamıyorum ben ki bu fakültedeki kızların %90'ı ugg giyiyor. Nedir bu TSE damgalamış gibi tekdüzecilik? en azından benim mühendislik fakültemdeki kızların kaş ve bıyık kalınlığı birbirinden farklıydı. (tiksindim amınakoyayım tekrar gelince aklıma)
Buradan yanlış anlaşılmalar için o %1'lik kesimden özür dileyerek, ve yeni ergenlerden de işletme fakültelerine gitmemelerini rica ederek sözlerimi bitirmek istiyorum. Daha söylemek istediklerim var ama belki başka zamana canlar.
herhangi başka bir şeyler okuyup kendini bir bok sanmaktan farksızdır. kendini bir bok sandığın andan kasıt 'erdim lan, yeterim herşeye' hissinin ortaya çıktığı an ise,şunu söyleyeyim ki hiçbir şey okumak yetmez sağlıklı insanda.
he, bir şey okumakla kafayı bozduysa kişi, o artık pamuk prensesi bile okusa bir bok sanabilir kendini.
sanıldığı kadar kolay olmayan bir bölümdür. mezunları da haklı olarak bununla övünürler.
işletme fakültesi/işletme bölümü mezunuyum örgün öğretimdir. ayrıca bursludur da.
spk kredi derecelendirme sahibiyim. sadece işletme ve iktisat mezunlarının alabildiği en az 3 yıllık deneyim gerektiren bir lisans türüdür. diğer bölüm mezunları bu lisansı alamazlar. ha sen bu lisansın da ne olduğunu bilmiyosundur. araştır, uğraşamam senin gibi kültürsüzle.
bu mezunlar satın aldığınız her türlü mal ve hizmetin, gerek mali yapısını gerek pazarlamasını yaparlar. nakit akışlarını sağlarlar. mali müşavirler de işletme ya da maliye mezunu olmak durumundadır. devlete karşı imza yetkisi sadece kendilerindedir.
sorumluluğu ağır bir bölümdür. bu bölüm mezunlarına çok ihtiyaç olduğu için bütün üniversitelerde vardır.
evet saygı yoksunu yazar. kendimi gerçekten çok iyi bok sanıyorum.
haddini aştığını, hakaret boyutuna ulaştığını görüyorum.
atladığın bir şey var; okumakla adam olunmaz. eşşeğe altın semer vursalar eşşek yine de eşşektir. *
işletme fakültesi sadece bilkentte vardır.
dolayısıyla orayı bıtırmek de önemlidir.
ha sadece işletme bölümü deniyorsa o ayrıdır, ama hiçbir okumayıp, kendini geliştirmemekten daha kötü değildir.
hiç bir şey okumamaktan iyidir. ayrıca o bahsettiğimiz fakülteyi bitirmek hiç kolay değildir. çoğu insan haftada 6 gün çalışır 1 gün ya kendisi çalışır ya da kursta dirsek çürütür. ama yine de bitirirler. o yüzden takdirimi kazanmış kişilerdir.
her boku bildiğini sanmaktan iyidir.
sanki bir şey icat etmişçesine ona buna çamur atmaktır bu. şimdi bilmediğin etmediğin işler hakkında ahkam kesmek zır cahil insanın işidir. ohoov sen üniversite okudun ben hayat üniversitesi diyen adamın kompleksidir bu. iyi bir yönetici olmak sorumluluk bilgi, tecrübe, insan ilişkilerinde başarı, empati yeteneği, mantık, matematiksel zeka işidir. gördünüz mü ne kadar çok şey saydım. her işletme mezunu bu vasıflara sahip değildir elbette. her mühendis iyi bir mühendis, her doktorun çok iyi bir doktor olamayacağı gibi. birbirimize okuduğumuz bölümlere laf atmak birbirimizi çukura itip, bu ülkenin ileriye gitmesini istemeyenlerin ekmeğine yağ sürmekten başka birşey değildir. yapmamız gereken şey aslında üniversite eğitiminin bölümler bazında daha ne kadar iyi olabileceğini,bizlerin neler yapacağını tartışmaktır. okumak nedir biliyor musunuz? aslında bilmediğini öğrenmektir. lakin kime anlatıyorum vur kafaya tın tın içinde beyin yok. vizyon yok. vizyon ne demek mi? e yani...
bok demişken bakın ne diyor aziz nesin:
ciddi ciddi işletme okuyan bir öğrenci olarak yaptığım iştir. sonuna kadar da arkasında olduğum bir davranıştır. bütün gün facebookta oyun oynayıp, yakışıklı çocukların oynadığı dizileri izleyip ciddi ciddi işletme okuyan arkadaşlarını yoldan çıkaran roomielere selam olsun..