Az konuş, kimseyle muhatap olma (mümkün mertebede az iletişim) herkese gülmek zorunda değilsin, ciddiyetini koru.
En az ilk 2 ay etrafı süz, kim nasıl bak, ona göre davran.
iyi öğretmen sıkı kuralları olan ve bu hususta idaresinden, velisinden öğrencisine kimsenin gözünün yaşına bakmayan, aynı zamanda çok sarılan, öpen, çok sevgi gösterenmiş.
iş hayatı...
birinci sorumluluğunu canını savunur gibi hırsla yap ve geri kalan her şeyi savsaklayarak yap.
yüzlerce şey yazılabilecek, sonunda hepsinin en çok 10 maddeye indirgenebileceği başlık.
bana göre o kadarı bile hava civa.
iş hayatının öğrettiği şey kendi işinizi yapmadığınız müddetçe maddi manevi sömürü öğesi olacağınızdır.
bir nevi insan hayatının boşa harcanması.
bana o yüzden emeklilik kavramı da bomboş gelir mesela.
ben senin için 40 sene köle olup ölene kadar x lira alacağıma, ki 40 sene çalışıyosun ama 1 sene bile dönüşü olacağını kimse garanti edemez, işin çakallığı da orda zaten...
onun yerine ben kendime, kendi istediğim şartlarla çalışıp 55 yaşında bile 5x lira kazanacaksam o zaman 40 yıl birinin emir eri olmanın anlamı yok.
para kazanmak olmazsa olmaz.
ama iş hayatı, insan kaynakları, emeklilik, yan haklar falan bunların hepsi emekçinin ağzına bal çalıp onları çalıştırmaya devam ettirebilip, sistemi sürdürülebilir kılmak için icat edilmiş şeyler.
başka türlü nasıl laf dinletecekler çalışanlarına? bunlar olmasa hele ki türkiye'de ödenen ücretlerle kim kimi sallar?
hayatta hiçbir şeyi sessiz sedasız yapmayacaksın.sana bir iş verildiyse ufak bir iş de olsa yaptığın işi ballandıra ballandıra anlatacaksın. sessiz sedasız dünyayı kurtarsan kimsenin umrunda bile olmuyor. tecrübe ile sabittir.
- muhasebecin kadın olacak. erkekler yatırılması gereken paraları yiyor. ( dürüstleri de var tabii ki. )
- şirket içinde duygusal vs ilişkiye girmeyeceksin- kimseye de % 100 güvenmeyeceksin.
- 2-3 tane koruma görevlisi beslemek şart.
- çalışanın hakkını yemek yok, maaşlar da zamanında ödenecek.