sizden az deneyim ve bilgisi olan bir müdür, yöneticilik haricinde hiç ekip çalışması yapmamış herhangi bir alanda dirsek çürütmemiş şans eseri buralara kadar gelmiş bir direktör, iş yerinde dönen hırsızlıklar ve bunun departmana haliyle size dokunabiliyor olması, genel geçer insanları katmayacağım onlar zaten ur, iş öğrettiğiniz çırağın sizden sıyrılmaya kalkması, her insan gibi her iş yeri de ayrı bir kötü tecrübe oluyor işi kastetmiyorum ama iyi tecrübe katan bir iş yeri hiç görmedim ve duymadım.
bence en kötüsü bilginle yonttuğun taşın kafanı yarması oluyor.
Yeni geldi diye kendini bi sikim sanıp yeni gelen uşağı eziklemeye çalışan tiplerden nefret ederim.
Hayat boyu defterlerini dürdüm, dürmeye de devam edeceğim. Korkun benden ibneler, bendeki taşşak hepinize yeter. Kimseye artislik yapmayacaksınız herkes hadini bilecek.
Kötü niyetli,terbiyesiz, alaycı, riyakar(içten pazarlıklı- kuyu kazan insanların olması veya sinir gıcık bir patronla çalışmak.insanı işinden soğutur böyle insanlar.
Çalışanın asıl düşmanı patron değil, yine diğer çalışanlardır arkadaşlar.
En büyük müttefikleriniz de, en büyük gizil düşmanlarınız da aynı sınıftadır.
O yüzden güveniyor da olsanız herkesle her şeyi konuşmayın.
iş hayatının kendisidir. insanın olduğu yerde mutluluk olamaz. sonra diyorlar ki vay efendim hayvanlara insanlardan çok değer veriyorsunuz. insanın nesine değer vereceksin lan ? o hayvan diye küçümsediklerin en azından menfaati uğruna sana diş bilemiyor arkandan iş çevirmiyor. yemek verirsen yiyiyor sevmek istersen sevdiriyor.
iş ahlakı olmayan, sürekli kaytaran, hep daha fazlasını isteyen, sürekli diğer insanların açığını kovalayan işçiler.. sürekli işçileri daha fazla sömürmeye çalışan hep daha azını vererek daha çok iş isteyen "rabbena hep bana hep bana" diyen işverenler..
bu ülkede bir iş hayatın olacaksa en temizi esnaflık. kazandığında sana zararında sana. başka hiçbir insan ile iş konusunda uğraşmayacaksın. insanlarla tek temasın "müşteri-satıcı" olarak kalacak. beğenirse alır beğenmezse almaz al gülüm ver gülüm ilişkisi en temizi gerisi hepten zarar.
her yerde her ortamda kuyunu kazmak isteyen o pelinsuvari ve mericvari p.c'ler olacaktir. çözüm, kiminle ne bilgi -kisisel/kurumsal- paylastigina dikkat etmek ve tabi pek cok zaman yaptigimiz gibi mecburen mesafeli olmak, sınırı aşmamak. bu son yazdigima mecburen demem belki bazilari tarafindan yadirganir ama zaten mesafeli insanlar bilirler ki - ben de onlardan biriyim- insan bir sure sonra sıkılıyor bu kadar mesafeli ve kontrollu olmaktan, dogal, fazlasiyla sosyal, gizlisi olmayan bir insan olmak istiyorsun ama boyle oldugun zaman mutlaka bir yerden darbe yiyorsun ve onceki olusturdugun fabrika ayarlarin olarak 'mesafeli mode on' da kalmaya devam etmek zorunda oldugunun farkina variyorsun.
Hayatın en üzücü yanlarından biri beş kuruş para için dışarda yüzüne bile bakmayacağınız insanlarla yan yana çalışmak zorunda kalmak ve ömrümüzü bu şekilde heba etmek.Umarım işinden memnun olmayan benim gibi insanlar kısa bir süre içinde finansal özgürlüğe kavuşuruz yada değerimizin anlaşıldığı daha kalite insanlarla çalışırız.
millet olarak genelimiz çok tembeliz.
mesela bizdeki etnik siyaset yada bölücülük, tarikatçılık, kemalizm vs hepsi ama hepsi çok tembel, özgüvensiz ve kolay yolu seçmekten başka birşey değil. yukarıdaki saydığım ideoloji yada inançsal yaklaşımların içi boş olduğundan değil çok ağır boşaltıldığındandır.
misal adam komünist ama ekim devrimi nedir bilmez troçkyi tanımaz. kitaplarını okumamıştır.
dincidi, muhafazakarlık nedir bilmez. (bkz: türkiye de muhafazakarlık)*
kürtçüdür veya türkçüdür bu toprağın milliyetçiliğinin ne olduğunu ziya gökalptürkçülüğün esasları gibi bir eseri okumamıştır.
kemalisttir nutuk okumamıştır.
örnekler artırılabilir.
bu kuşakta efenim, tutturmuş bir yurd dışında çalışma hayatı süper diyorlar *
bunun anti inovatif jenerasyonu almancılardır. bu kültürü onlar genelde buraya aktarmışlardır. 70 lerden beridir yurt dışında yaşam... yurt dışına gidince bunlar warp motoru yapacaklar arkadaşlar... dönercide çalışacak pezevenk.
bu yaklaşımlarının hepsinin altında kolaycılık kolpalığı vardır. maalesef cumhuriyetimizin 100. yılında durum budur hala ve hala.
Çok sevdiğim bir adam var, adı Mustafa Kemal Atatürk ve onun kurduğu bu cumhuriyet hala bir şekilde (ben inanamıyorum - kurumsallığı öyle bir sağlama oturtmuş ki adam) ayakta...
ve o der ki ;
hiç bir şeye ihtiyacınız yok sadece çalışmaya ihtiyacınız var.
lütfen çalışın arkadaşlar, işinizi iyi yapın. söylemlere, sonuçlara değil, süreçlere ve icrahatlara odaklanın.
Genel olarak insan kaynaklı şeylerdir. Birbiri arkasından iş çeviren ve karşı karşıya geldiğinde canım cicim olanlardan ve patrona yalakalık yapmak için patron elini yıkarken başında havluyla bekleyenlerden de iş hayatından da tiksineceksiniz. Siz doğru dürüst işinizi yapacak, sorumluluklarınızı yerine getireceksiniz ancak patroncular terfi alacak, siz olduğunuz yerde kalacaksınızdır. Yetiştiremiyorum dedikçe daha çok iş üstünüze yıkılmaya çalışılacaktır. Ve en tiksinç olan şeyse iş hayatında pozisyonunuz ne olursa olsun, yerinizin çok kısa sürede doldurulabilecek olmasıdır.
Evli karıların aldatma furyası. Zaten çalışmak başına tiksindirici aq. Şöyle anakaralardan uzak deniz kıyısında palmiyelerle çevrili tek katlı geniş verandalı bağ bahçede her şey yetişebilen iklimin hep 28 derece olduğu kendine has iskeleli bir de ufak tekne bağlı yaklaşık 30 dönümlük bir yerin olsa başka ne istersin.