bir zaman sonra , kendince ve birazda herkesçe doğru kabul edilen , görülen şeyleri sadece bilmek yetmiyor. yani her şeyi az çok doğrusunu bilmek , ama yapmamak, yapamamak durumu. aslında birazda harekete geçmemek durumu.
doğruları bilmek , hata yapmamak değil elbette. ama bunu gösterememek, tam olarak duyguları belli edememek kötü olan.
Bakalım Fenerbahçe beni bu sene delirtebilecek mi geçen sene epey bunun üzerine çalıştı ama sakinliğimi ve aklımı korumayı başarabildim yılmadım hala Fenerbahçe'ye aşığım, merakla bekliyoruz ben ve en az benim kadar fb ye aşık diğer yarım.
Arkadaşım az önce son 3 saattir bana yazmadı diye sevgilisinden ayrıldı. E sen yazaydın dedim, ben niye yazayım en son ben yazdım dedi.
Tamamda bu bi problem mi belki işi vardır belki uyumuştur dedim.
Yok mutlaka haber verirdi dedi.
inşallah çocuk haber vermeden ölmemiştir...
Benim bu kadar gerizekalı arkadaşım olmazdı ya bu araya kaynadı heralde.
Bulunduğum noktadan kesinlikle hoşnutsuzum. insanların kendilerini kandırmak adına söyledikleri yalanları kendime söyleyerek avutuyorum biraz kendimi. Sonra, sonra bunların hepsinin birer avuntu olduğunu bilerek uyanıyorum yeni güne.
insan özlüyor, "mutlu" olduğu günleri. Fotoğraflarmış elimde kalan. Mikail bile bazen Sıçıyor ağzıma. Geçenlerde bilgisayarım çöktü zor kurtardım benliğimi, mutluluğumu.
Ot gibi birşey oldum ben. Sabah kalk işe git. Akşam gel yemek, duş, temizlik üçlüsünden birini seç. Sonra uyu. Sonra kalk uykusuz kalk ama kahve iç, hazırlan işe git. Çalış çalış çalış yorgunluk sonra yine gel aynı terane.
Sıkıldım, bezdim. Hayatımda en büyük heyecan işe bisikletle gitmek. Bazen bisikletin üstünde gözlerimi kapatıp rüzgara bırakmak biraz olsun kendimi. Sonrası...
Sonrası yine hüzün işte.
Aslında melankolik olmayı severdim eskiden. Çünkü hayatımda farklı bir noktaydı. Artık sevmiyorum. Hiç bir şeyi, hiç bir kimseyi sevmiyorum.
Tek başımayım bu hayatta ve korkarım ki geriye bırakabileceğim tek şey hüznüm olacak.
Bu arada korku demişken bazı şeylerden daha az korkar oldum. Büyük hayaller kuramıyorum da zaten. Hayaller küçüldükçe korkularımda küçüldü. Küçük bir insan oldum. Aslında bu beni daha çok bunaltıyor.
Son olarak, yine uykumu kaçırtıcı şeyleri görmek. Buna bilerek ve isteyerek devam etmek, mazoşizm olsa gerek.
Kimsenin bu yazdıklarımı okuyacağını zannetmiyorum. Sadece yazmak için yazıyorum. Belki birilerinin gözüne çarpar ve sonrasında "demek böyle düşünüyormuş" diye adlandırmak için yazdım.
Bugün eve epey misafir geldi hayırlı bir iş münasebetiyle çocukları benim odama doldurdular sonra biraz geç oldu gittiler.
Sonrasında uyumak üzere odama geçtim. Televizyonu açtım kumandayı bulamadım biraz sinir oldum.
Sonra yatağı çektim onun altından buldum kumandayı tekrar eski haline getirdim tam uzandım kumanda yine yok.
Nereye koydum bulamıyorum 2 dk öncesini hatırlayamıyorum kafayı yedim galiba.
Amerikan filmleri çok klişe. herkes mutlu hayat tozpembe filmlerde. eğer bir sıkıntı çekilecekse, o sıkıntı filmin ana konusu oluyor, filmde bu ana sıkıntıdan başka hiç bir dert tasa olmuyor. dubleks bahçeli evler, yakışıklı, güzel anne babalar, çılgın çocuğun kendine has içinde herşey olan odası, kimsenin para veya zaman sıkıntısı çekmemesi gibi klişeler içeriyor bütün filmler.
bu filmlere rastladığımda, yalan olduğunu bildiğim halde hayatımı sikiyim diye haykırarak ağlayasım geliyor. acayip kıskanıyorum amerikan klişe filmlerindeki bu olayı. keşke bende amerikan klişe filmi olsam :(.