aytaç arman
bülent kayabaş
tunca yönder
nur sürer
derya alabora
ara güler
ismet ay
serra yılmaz
kutay köktürk
meral çetinkaya
gibi önemli isimler rol almış.
film aslında başladığı yerde bitiyor. güzel kurgulanmış. ama seyirciye her şeyi açıkça anlatmıyor. hatta seyirci ile bağı yok bile denebilir. filmde bazı tekrar eden mekanlar var o da bir şeyler anlatmaya çalışıyor.diyalogların kapalı ve uzun olması zaten seyirci için eziyet. belki imkanlar daha iyi olsaydı usa yapımı sürükleyici filmlerden olabilirmiş. festivalde en iyi ödülü alması iyi olmuş ama biraz kamera çekimi de iyi olsa belki sinemacıların kült filmleri arasına girebilirdi.
yürüdükçe arka cebinden tanrıyı düşürdü
gelincik tarlalarının başladığı yerde öldü annesi /paslı bir sarıydı saçları
şakakları ıslak
sırtı göl
gölgesi yok idi
sıcak idi
biyerleri egzama idi
kudüse indi
gecenin midesi bulandı
tenleri renksiz ölüler görüp odasına geçecekti
epiphanesi gördü ansızın
sanki galatlılar yürüyordu
şölen vardı
kulakları uğulduyordu
gümüş kalkanlı makedonlar yürüyordu önleri sıra
epiphanes tuhaftı
kölelerle şakalaşıp
fakirlerle yemek yiyor
tekrar tahtına çıkıyordu
bol, kırmızı mantolar giymişti galatlar
sonra kedi miyavladı
karnım acıktı
dalmışım.
hawaii li şarkıcıdır. tam adı israel 'iz' kamakawiwo'ole dir. somewhere over the rainbow adlı şarkısıyla özdeşleşmiştir. insanın içine işleyen bir sesi vardır.
bir roman. yalnız serüven midir, dram mıdır, gezi yazısı türünde midir, sağlık dergilerinden esinlenerek oluşturulmuş mudur bilemem. o derece karışık.
baş kahraman verda nın babasının intiharının (bitmedi lan tamlama) ardındaki sır perdesi (heh bitti) üzerine kurgulanmaya çalışılmış bir dizi kopuk olay var. ne karakterler tam tahlil edilmiş, ne ana olay kitabın sonunda toparlanmış, ne de sağlam bir olay örgüsüne sahip.
--spoiler--
arslanlı ailesi çok klasik. hele o mebrure hanım.. yazarın kendisi de "o bildiğimiz hanımağa tiplerinden" diyerek klişe bir karakterle okuyucuyu karşı karşıya bıraktığını itiraf etmiş. yok kızı istenmeyen bir damat bulmuş da, yok damadı öldürtmüşler de, azmettirdikleri adamı da hapishanede şişletmişler de..
verda nın kocasının kıskançlık krizleri ayrı bir klişe. yazar güya, verda nın kocasına küfür ettirecek, onu bile becerememiş. karı koca arasındaki gerilimler çocukça.
verda nın; oğlu kaan ile boşanma üzerine yaptığı konuşma da çok suni. zannedersin ki üstün dökmen evlerine gelmiş, boşanmanın çekirdek aile yapısına etkileri üzerine kısa bir panel düzenlemiş.
romanın tek dikkat çekici yanı.. alzemeiher ve demans hastalığından muzdarip insanların yaşadığı sıkıntıları gerçekçi bir şekilde anlatması. bir de karadeniz turu yapmak isteyen yurdum insanı, hiç boşuna broşür mroşür aranmasın orada burada. bu kitabı okusun. istediğinden de fazla bilgiyle karşılaşacaktır.
--spoiler--
senin benim bile hiç zorlanmadan oluşturabileceğimiz basitlikte bir kitap. bu tür yapıtların da türk okurunun önüne "muhteşem bir şaheser" olarak sunulması türk edebiyatının gelişimi açısından bakıldığında gayet üzücü.
bu kafayla biz, dış dünya edebiyatının yanında solda sıfır kalmaya, elli yılda bir nobel edebiyat ödülü aday adayı olmaya, var olan potansiyelimizi kuma gömmeye devam ederiz. maalesef ki.
bu gerçekten yola çıkarak çok daha sarsıcı bir roman yazılır. canan tan oturur ağlar. söyliim ben sana.
canan tan'ın ilk defa kendi çizgisinden çıkıp farklı bir roman yazma girişimi. fakat olmamış. konu akmıyor. sebep sonuç ilişkisi bağlanmamış. betimlemelere haddinden fazla yer verilmiş.
david lynch filmlerinden alacağınız tadı yer yer yakalamış gerçi sonuna doğru senaryo belki çok kotarılamasa da başarılı denebilecek; türk sinemasında özel deneysel tadlardan biri. oyunculuklar için aynı şeyi söylemem çok zor ne yazık ki.
edit: bi buldurun be diyenler için yardımcı olabilirim
sloganındaki gibi farklı bir canan tan romanı. yine içinde tanıdık şairlerin dizeleri olsa da bu sefer farklı olmuş. karadenize, marmarise, ankaranın gri havasına yolculuk yapılıyor.
--spoiler--
''meke kuşu'' diye yineliyorum. ''korunuyor demek... ama uğurböceklerini korumaya alan yok!''
--spoiler--
"canan tan'dan farklı bir roman" demek ki şimdiye kadar hep aynı yazıyordu. tekini okuyup hepsi hakkında bilgi edinebiliriz mi ki diye sorgulatır bu sloganı kitabın. reklamları boy boy metro duvarlarını süslüyor şu günlerde.